Kalem kağıda dökülmeye başlar,Erol Evgin ve Sezen Aksu “ Ben imkansız aşklar için yaratılmışım,belki de aşk imkansız olmalı” düetinde buluşmuşlar gerçekten güzel buluşmuşlar. Çayımı; birkaç hafta evvel sallama içmeye başladım, bu tamamen üç şekerden birkaç şeker tozuna düşmekle alakalı gibi gözükse de, çayı da kendi haline bırakmamla alakalı yalnız başına sallana sallana demlenmesini bilsin. Birkaç gündür kurduğum cümlelere bakıyorum artık iki kere dönüp o cümle üzerinde konuşmak istemiyorum. Cevabı yoksa muhatabdan, bu da benim öğrendiğim ulvi tecrübelerden biridir diyorum. Bu teselli değil muhatap susuyorsa demek ki kayda değmeyen bir mevzuya değinmişimdir diyorum. Muhatap bir konu üzerinde duruyorsa onu idrak etmek için ciddi bir efor harcıyorum.Kendime susmayı ve dinlemeyi öğretiyorum işin özü bu. Muhatapla kurulan diyalog mühim,sizin de elbette incitmeye,kaybetmeye korktuğunuz değerli muhataplarınız vardır.O halde kulak vermek gerek hayatımızda korktuğumuz bir insanın değeri mühim olmalı bizde kendimize ulvi bir değer yükledik ki en değerli muhatabı bulduk veya o buldu daha doğrusu fani dünyada buluştuk.Uhrevi dünyada ruhlarımız tanışmış zaten tanışmışız ki şuan hasbihallik hatırımız var! Bir insanın sabırsızlığını Ruhunun erken yaratılmasına bağlayanlardanım ya siz? Karakterlerin örtüşmesi de bununla bağlantılı mistik bir güç söz konusu. Mesela şahsımın ruhumun 1970 veya 1960lar karakteri ile örtüştüğünü düşünmekteyim.Sabırsızlığımın dozu yine de fazla. Bu hesaplama tutmadı ve bir tebessüm ile paragrafımı bitiriyorum. Bu denli derine inmeye hacet yok. Erol Evgin ve Emel Sayın düeti de bir başka haz veriyor “Hani Yılları Sayar Ya İnsan…Bir Garip Duygu Çöktü Omuzuma…” “Karıncalara göre, hayvanlar ikiye ayrılır.Tavuk,Kaz, Ördek gibi vahşi hayvanlar ve Aslan, Kaplan Çıngıraklı Yılan gibi şefkatli hayvanlar.” “Çevrendekilerin Ne Olduğunun Cevabı Senin Ne Olduğunda Gizlidir.” Bir paylaşımda okumuştum sonra araştırdım bu birkaç paragrafı; Bir psikoloji profesörü, öğrencilerinden bir karıncanın etrafındaki hayvanları nasıl algıladığını düşünmelerini istemiş. Çıkan sonuca göre karıncanın gözünden hayvanlar alemi ikiye ayrılıyor: 1- Aslan, kaplan ve çıngıraklı yılan gibi zararsız ve iyi huylu hayvanlar. 2- Piliçler, ördekler ve kazlar gibi yırtıcı hayvanlar. “Çevrendekilerin Ne Olduğunun Cevabı Senin Ne Olduğunda Gizlidir.” Karakterinin mayasında ne varsa o karakter kendine benzeyen karakteri kendine çeker. Bu paragraflar pek düşündürdü beni. Birazda siz düşünün… Hazreti Mevlana Celalettin Rumi’nin beytinde ifade ettiği üzere“Kimle Gezdiğinize, Kimle Arkadaşlık Ettiğinize Dikkat Ediniz Çünkü Bülbül Güle,Karga Çöplüğe Götürür” konuyu özetliyor. Uhrevi dünyada kaç karakterle tanıştık bilemeyiz elbet,lakin şu fani dünyada kimlerle hasbihal ettiğimize dikkat etmemiz gerek. Çöplüğe götüreni de var güle götüreni de… Karakterler; masum gözüken vahşiler, vahşi gözüken masumlar. Her şey sizin nasıl gördüğünüze bağlı.