Allahım sen nelere kadirsin. Vakti zamanında köyden şehire nasıl göç ederizin, çabasını verirken şimdilerde uzak beldelerde yaşamak tek hayalimiz oldu. Güzel oldu mu? Oldu bence. Şehirlerin eski çekiciliği kalmadı artık. İş hayatı içinde olan insanlar hafta sonunu zor bekler oldu. Özellikle çağımızın vebasından sonra memleketine dönenler, sayfiye yerlere yerleşenler hayatlarından çok da memnun.

Çok kişi hayal ettiği güzelliklere kavuştu. Bahçelerine çiçek ekenler, organik tarımla uğraşanlar, hayali bile güzel aslında. Benim de küçük bir balkonum var, saksılarda domates, biber yetiştirdim bu sene. Tomurcuklanıyor, filiz veriyor, çiçek açıyor derken bir bakmışsın ki mini minnacık bir domates. İnsan yemeye bile kıyamıyor, her anını izlemek harika tek kelimeyle. Köy hayatı da böyledir herhalde emek ve alınteri dolu.

Güneş’in ağarması ile uyanırsın, mis gibi havayı içine çekersin, toprağın kokusu bir başkadır. Çocukların sesi neşeli, yaşlıların elleri bastonsuz. Sen de daha dinç uyanırsın, kütür kütür eden kemiklerin gevşemiştir, betin benzin kendine gelmiştir. Tıngır mıngır gezen koyunları, kuzuları izlersin, öyle bir dinlendirir ki seni ne tasa kalır ne de keder. Sütünü sağarsın yoğurdunu kendi ellerinle yaparsın.

Ekmeğini mis gibi pişirirsin odun ateşinde. Toprağa bir verirsin o, sana misli misli. Köpekler, kediler peşinde pervane, sen nereye gidersen oraya gelirler. Yıldızlara ellerini uzatsan tutacaksın gibi. Gökyüzü lacivert, sivri sinekleri saymazsak köy akşamlarının tadına doyamazsın. Ah bir de baharsa, çiçek açmışsa ağaçlar, filizlenmişse tomurcuklar rüya gibi sanki. Şehir hayatı yordu mu bizi. Kariyerini tamamlamış ya da emekli olmuş herkes köy hayalinde.

Yıldızlar daha yakın gökyüzü daha parlak çünkü. Özgürsün bağıra bağıra şarkı söyleyebilirsin, kuşların peşinden koşabilirsin hatta. Mart ayı geldiği zaman topladığın tohumları eker sebze bahçesi yaparsın. Her gün bu hayatı yaşamak için çalışıyoruz şehirde. Keşke hepimiz köylerimizde kalsaydık. Neydi o telaş, neydi o acele şehirlere göç etmek için yeni mi anladık doğanın, doğalın bu kadar güzel olduğunu.

Bizim değilmiydi oralar, birden nasıl uzaklaştık birden nasıl özenir olduk. Şimdi özümüze dönmek için deliler gibi çalışıyoruz. Her birimizin köyü vardı dereleri, nehirleri, ormanları... Hepsini terkettik şimdide onlara ulaşmak için emekliliğimizi bekliyoruz. Hayallerimiz tersine döndü. Zengin olacağım en iyi okullarda okuyacağım diyenler neredeler?

Bir karış toprak bulup nasıl hayvancılık nasıl organik tarım yapabilirim hayalleri kuruyorlar. Korkuttu artık şehirler bizi her gün bir kaza, cinayet, hırsızlık haberleri duymaktan yorulduk. Herkes depresyonda sabahları  mutsuz uyanıyoruz, günaydın demeyi bile unutur olduk. Kafamızda binbir tane sorun, virüs de tuz biber oldu. Köyüne, toprağına gidenler dönmedi.

İyi mi oldu bilmem de bu hastalık daha fazla sürerse şehir hayatı kalmayacak. Belki hırslarımızdan da vazgeçeriz kim bilir. Doğa dinlendirir bizi, bol oksijen alıp hücrelerimiz yenilenirse şu gürültüden, kirli havadan, çatık kaşlardan uzaklaşırsak hayatı daha çok sevmeye başlarız. Mutlu sabahlarımız olur, gülümsemeyi hatırlarız.

Evet gidelim bence de uzaklarda dediğimiz köyümüze gidelim. Orda bir köy var uzakta ama hayallerimiz kadar yakın unutmayalım...