Ali Can Tiryaki, Burak Çolo, Ekrem Özden/Röportaj 
Suriyeli muhacirler hakkında ön yargınızı yıkmaya hazır olun. "Suriyeliler her ay devletten para alıyor", "Bu Suriyelilerin hepsi dilenci", "Cahil bir toplum ne bekliyorsun", "İstedikleri üniversitelere sınavsız giriyorlar" gibi bir çok doğru sandığınız şehir efsanelerini çöpe atmaya hazır mısınız? Sizler için Suriyeli Muhacirler ile görüştük.



BESSAM OTHMAN
(İnşaat Mühendisi, İstanbul Fatih’te bakkal dükkânı işletiyor)

Suriye savaşı patlak verince önce Dubai’ye gitmiş, orada işler yolunda gitmeyince Aralık 2015’te eşi ve iki çocuğuyla beraber Türkiye’ye yerleşti.

Türkiye’de mesleğini yapmak için bir çok yere başvuru yapmış ama hiçbirinden olumlu bir  cevap alamamış ve sonunda bir bakkal dükkanı açmaya karar verdi.

Bazı Türklerin kendilerine çok yardımcı olduğunu söyleyen Bessam Bey, çocuklarını İstanbul Başakşehir’deki Erdem Beyazıt Okulu’nda Türkçe, Arapça ve İngilizce eğitim aldığını ifade etti. Othman; Suriyeliler’e naktî yardım yapıldığı iddialarını tümden reddetti ve bakkal dükkânı işletmecisi olarak vergi ödediğinden söz etti.



MUHAMMED NUR İSMAİL
(15 yaşında, Arapça-Türkçe tercüman olarak çalışıyor)

Muhammed Nur, Türkiye’ye, anne, baba ve 2 kız kardeşiyle beraber 2 yıl önce Halep’ten kaçmış. Suriye’de şiddetli çatışmalara ve bombardımanlara şahit olmuş. Okula gitmiyor. Bir iş yerinde Arapça-Türkçe tercüman olarak çalışıyor. Annesiyle beraber evin geçiminden sorumlular, babası kalp hastası olduğu için çalışamıyor. Devletten ya da belediyeden asla yardım almadıklarını söylüyor. İşten arta kalan zamanda arkadaşlarıyla vakit geçirmekten hoşlanıyor. Her şeye rağmen Türkiye’de olmaktan mutlu, en azından ölüm korkusu yaşamıyoruz diyor.

AMR AL NOURE (23 yaşında, Kuru temizlemecide çalışıyor)

Amr, Esed rejiminin askeri olmamak için 3 sene önce Şam’dan gelmiş. Ailesi hâlâ Şam’da yaşıyor. Suriyeliler’in Türkiye’de istedikleri üniversiteye sınavsız girebildikleri iddiasını reddediyor ve gülünç buluyor. Kendisi üniversiteye girme koşullarını araştırmış ve bunun için çalışmalara başlamış. Bu süre zarfında bir arkadaşıyla birlikte akrabalarının açtığı kuru temizlemecide çalışıyor.

Murad Ghnem (Masaj Restoran işletmecisi)

Murad Ghnem savaştan ekonomik zorluklarından mağdur olup Türkiye'ye yatırım yapan iş adamlarından sadece birisi. Ailesini geride bırakarak İstanbul'da iki tane mekan açtı. Açtığı mekanlarda Türk ve Suriyeli insanlara iş sağlarken ödediği vergi ile ülke ekonomisine katkıda bulunuyor.  Türkiye'yi çok sevdiğini belirten Ghnem Ayrıntılı Haber'in sorularını yanıtladı.

Öncelikle bey efendi kendini tanıtabilir mi? Türkiye’ye ne zaman geldi? Orada ne iş yapıyordu? Türkiye’ye gelirken ne tür zorluklar yaşadı?
1 sene 7 ay önce geldim Türkiye’ye. Suriye’nin Şam bölgesinden İstanbul’a geldim. Ülkemde ticaret ile uğraşıyordum. Gıda üzerine gene işletmelerim vardı. İstanbul’dan, Suriye’ye gıda ithal ediyordum. Savaş çıktıktan ekonomik olarak zorluk yaşadık. O yüzden Türkiye’de iş kurmak istedim. İstanbul’a gelince de restoran açtım.

Fatihte iki işletmeniz biri kafe biri restoran buralarda kaç kişi çalışıyor? Çalışanların hepsi Suriyeli mi?
Toplamda 42 kişi çalışıyor. Çalışanlarımızdan bazıları Suriyeli, bazıları ise Türk… İşe alırken Türk, Suriyeli ayrımı yapmıyoruz.

Restorandı açarken herhangi bir zorlukla karşılaştın mı veya size karşı kolaylık sağlandı mı?
Belediyede çok zorluk çektik halende devam ediyor bu zorlu durum. Bunun sebebi bizim ile iletişim kopuklukları var. Bazı kurallar var onları anlayamıyorum. Hiç kimse bizi anlamıyor bu yüzdende yönlendiremiyorlar. Bizim ile iletişime geçemedikleri için bu tarz zorluklar yaşanıyor

Yetkili makamlardan talepleriniz nelerdir? Ne tür bir mesaj vermek istersiniz?
Ruhsat konusunda çok zorluk çekiyorum. Özellikle kafenin ruhsatı konusunda bize yardımcı olmalarını istiyorum. Hemen hemen bir sene geçti halen ben resmi ruhsatı alamadım. Ara sıra ruhsat ile ilgili görüşmelere gidiyorum beni sürekli bir yerlere yönlendiriyorlar. Dedikleri her şeyi yapmama rağmen sürekli bir çember çiziyor başa dönüyorum. Halen bizi doğru kişiye ve doğru yere kimse yönlendirmedi. Burada ana problemimiz ise dil oluyor. Bence belediyelere bizim derdimizi anlatabilecek birileri lazım. Çünkü işimden dolayı birçok kez belediyelere gitmek durumunda kalıyorum. Bize daha iyi bir bilgi verebilmeleri için dil sorununu kesinlikle çözmeleri gerekiyor.

Sizin anlatmak istedikleriniz var mı?
Burada iş kurduk, Türkiye’ye katkı sağlamak istiyoruz. Elimizden geldiğince yatırım yapmaya çalışıyoruz. Fakat benim içim rahat değil çünkü vizeler kapanmış. Ben burada yalnızım. Ailem, eşim, çocuklarım hepsi Suriye’de savaşın içinde kaldı. Maalesef vizeden dolayı gelemiyorlar. Benim hep aklım orada kalıyor. Bu konuda yetkililerden yardım istiyorum. Sadece bu durumda olan ben değilim birçok kişi aynı problemle karşı karşıya.
Son olarak Türkiye hükümetine ve halkına çok teşekkür ediyorum. Kapılarını sonuna kadar açtılar bize. Yalnız bir şeye dikkat çekmek istiyorum. Bu söyleyeceklerim oldukça önemli. Şimdi herkes Suriyeli deyince akılarına dilenci geliyor. Fakat hepimiz öyle değiliz! Bizler üniversitelere gittik, akademik anlamda eğitim gördük. Türkiye’ye katkı sağlamaya geldik. Fakat her birkaç kişi yüzünden lütfen bizleri yargılamasınlar. Bizlerde sizler gibiyiz. Her toplumda olduğu gibi iyimiz var kötümüz var. Bizler normalde dilenecek bir halk değiliz. Çok şükür çalışarak Türkiye’ye ödediğimiz vergilerle ülke yararına katkı sağlıyoruz. Daha fazla yatırım yapmak istiyoruz fakat insanlar bize ön yargıyla yaklaşıyor. Oysa bizlerde sizler gibiyiz…  İnşallah bu tür sorunlar ortadan kalkarsa daha da çok yatırım yapmak istiyorum. Ancak şu anlık elimiz kolumuz bağlı. Ön yargıları kırabilirsek her şey çok daha güzel olacak.