CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fox TV'de canlı yayınlanan "İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

Küçükkaya'nın, sahurda imam hatiplilerle bir araya geldiğini aktarması üzerine Kılıçdaroğlu, son derece güzel bir program olduğunu belirterek, gençlerin siyaseten kendilerine dayatılan bir anlayışı reddettiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, bu gençlerin inançlı insanlar olduklarını, bir araya gelmeyi, konuşmayı, tartışmayı, herkese eşit mesafede olmayı arzu ettiklerini aktararak, "Kendilerine belli bir siyasi partinin arka bahçesiymiş gibi davranmalarından da son derece rahatsızlar." dedi.

Bu gençlerle daha önce de TBMM'de bir araya geldiklerini belirten Kılıçdaroğlu, sahur programında kendisine imam hatiplerin kapatılıp, kapatılmaması yönünde sorular sorulduğunu dile getirerek, "İmam hatipler hiçbir şekilde kapatılmayacak. Niye kapatalım imam hatipleri? Türkiye'de birlik ve bütünlüğü sağlamak zorundayız. Genç imam hatiplilere bu konuda büyük görev düşüyor. Onlar ön yargısız yaklaşıyorlar. Onlar hiç kimsenin arka bahçesi olmak istemiyorlar. Daha özgür, daha rahat düşünmek istiyorlar, tartışmak, konuşmak, dünyayı keşfetmek istiyorlar." diye konuştu.

Sahur programına giderken partisinin Konya'daki seçim bürosuna bir "saldırı" gerçekleştirildiğinin haberini aldıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Biz genç imam hatiplilerle bir araya geliyoruz, oturuyoruz, konuşuyoruz. Sevgiyi, hoşgörüyü, barışı, insan olmayı, karşılıklı düşünce alışverişinin ne kadar değerli olduğunu konuşurken, bir başka coğrafyada, bir başka ilimizde seçim büromuza yapılan saldırı... Bunlar asla bizim kabul edeceğimiz şeyler değil. Doğru da değil. Valinin, emniyet müdürünün bu vesileyle dikkatini çekmek isterim."

Kız çocuklarının eğitimi

Kemal Kılıçdaroğlu, kız çocuklarının eğitimine ilişkin yöneltilen bir soru üzerine de kız çocuklarının okumasının çok önemli olduğunu dile getirerek, kadının eğitildikçe toplumun de eğitilmiş olacağını kaydetti.

Sınavı kazanan bir kız çocuğunun, kalacak yer bulamıyorsa okula devam etmekte zorlandığına işaret eden Kılıçdaroğlu, partisinin belediye başkanlarına "Mutlaka bir öğrenci yurdu yapın" talimatı verdiğini aktardı.

Küçükkaya'nın, Çorum'un Güney köyünde bir öğrenciye burs verdiğini hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, imam hatip lisesinde okuyan bir kız öğrenciye burs verdiğini, bu öğrencinin son derece başarıyı olduğunu ve kendisinin de bununla gurur duyduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, pek çok kişiye de burs verdiğini aktararak, zaman zaman sosyal medyada kendisine hakaret içerikli paylaşımlar yapanlara açtığı davalardan, bu kişilerin öğrencilere burs vermeleri koşuluyla vazgeçtiğini söyledi.

Hakkında açılan tazminat davaları

Hakkında açılan tazminat davalarına ilişkin yöneltilen sorular üzerine Kılıçdaroğlu, o davaların büyük bir kısmını üst mahkemelerde kazandığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, Küçükkaya'nın, "Ama şimdi çok büyük bir para çıktı. 197 bin lira." ifadesi üzerine, "Yargıtayın kararları vardır, tazminat davalarında verilecek rakamların kişisel zenginliğe yol açmaması gerekir der. Ama o kararların hiçbirisine uyulmadı. Deliller de toplanmadı. Çünkü benim söylediğim her şey doğru. Örneğin dekontlar." diye konuştu.

Küçükkaya'nın "Man Adası'ndan mı bahsediyorsunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Evet" yanıtını vererek, şunları kaydetti:

"Dekontları, Halk Bankası 'Bu dekontlar yanlıştır, bu dekontlar bizim bankamıza ait değildir' diyemiyor zaten. Orijinallerini verdik zaten savcılığa. MASAK'ın raporu var. O da bakıyor, para hareketlerinin hepsi doğru. Sonra Erdoğan da doğruladı bunu. 'Evet, 18 milyon dolarlık bir şirketi sattık.' dedi. Kime sattın? Sermayesi 1 sterlin olan bir şirkete. Yani naylon bir şirkete. O zaman şu soruyu sordum 'Peki bu hangi şirket?' Onun cevabını bu zamana kadar almış değilim. Şimdi bu hakim, deliller toplanmadan ki FETÖ'den önce atılmış, sonra tekrar göreve iade edilmiş, hemen oturuyor, 197 bin lira tazminata mahkum ediyor. Bu davayı kazanırım hiç önemli değil benim açımdan. Bu davayı kazanmamak mümkün değil zaten, delillerin hepsi çok açık, net. Hiç kimse bu deliller 'Doğru değildir, sahtedir' diyemiyor."

"Asla inandığımız yoldan geri dönmeyeceğiz"

Küçükkaya'nın, kendisine ve başka gazetecilere de bazı davalar açıldığını söylemesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Korkutmak istiyorlar, sindirmek istiyorlar. Kimse konuşmasın, kimse bir şey yapmasın diye. Ama ne yaparlarsa yapsınlar biz asla ve asla inandığımız yoldan geri dönmeyeceğiz. İnandığımız yoldan geri dönersek bu ülkenin insanına katkı veremeyiz, cesaretlendiremeyiz. Biz davamızda haklıysak, söylediklerimizde haklıysak, söylediklerimizin tamamı belgeliyse sonuna kadar gideceğiz. Kayseri'de de bir sürü tazminat davaları açtılar, hepsini kazandık. Bir dava var onu da Anayasa Mahkemesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götüreceğim. Bir yerde bir usulsüzlük, yolsuzluk varsa bunun üzerine gitmek benim görevim zaten."

"Bu seçimler Türkiye'nin geleceği açısından hayati"

Kılıçdaroğlu, toplumun her kesimiyle, esnaf, çiftçi, muhtar, sanayici, tacirlerle özel toplantılar yaptıklarını, hepsinin kendilerini dinledikten sonra umutlarının arttığını anlattı.

"Türkiye sahipsiz değil" diyen Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin sorunlarının olduğunu ama bu sorunların akılcı politikalarla çözülebileceğini kaydetti.

Bu seçimlerin Türkiye'nin geleceği açısından hayati olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Var olan bütün bu olumsuzlukların sağlıklı ve tutarlı bir politikayla aşabileceği yönünde bir kanaat oluştu." dedi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sayın Muharrem İnce, Allah nasip ederse 25 Haziran'da cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacak. 1. veya 2. turda. Ama idealimiz bu yönde, şu anda bütün veriler 2. tura kalacağı şeklinde... Ama gerçekten bir dip dalga geliyor. Muharrem İnce 1. turda da cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturabilir. İkincisi ise Millet İttifakı'nın parlamentoda çoğunluğu elde etmesidir. Bu da olacaktır. Şu anki bütün veriler, Millet İttifakı'nın parlamentoda çoğunluğu alacağını gösteriyor. Değişik siyasi partiler bir araya gelip, demokrasi konusunda güç birliği yaptı. Farklı siyasi partilerin demokrasiyi, insan haklarını güçlendirmek, var olan sorunları parlamenter demokratik sistem içinde çözmek için bir araya gelmesi Türkiye'de bir ilk."

Kemal Kılıçdaroğlu, seçimden sonra Millet İttifakı'nın devam edip etmeyeceğinin sorulması üzerine, şu yanıtı verdi:

"Millet İttifakı ilkesiz bir ittifak değil. Önce ilkelerin belirlendiği ve bunun kamuoyuyla paylaşıldığı, daha sonra da bu ilkelerden hareketle yola çıkılan bir hareket. 4 parti bir araya geldi, oturduk, konuştuk, ilkelerimizi belirledik, 'bu ilkeler çerçevesinde birlikteliğimizi sürdüreceğiz' dedik ve bugünkü noktaya kadar geldik. Öbür ittifak ise ilkesi yok, oturulup hazırlanan bir metin yok, kamuoyuyla paylaşılan, hangi konuda ve hangi gerekçelerle bir araya geldikleri de belli değil. Ama biz öyle değiliz. Eğer ilkelerden yola çıkmışsanız bu ilkeler gerçekleşinceye kadar birlikteliğimiz devam edecek. Demokratik parlamenter sistemi getireceğiz. Parlamentoda demokratik parlamenter sistemi getirme konusunda eğer diğer partilerden de destek alırsak tabii çok memnun olurum, belki AK Parti'den de milletvekilleri buna destek verecektir." 

"Demokrasiyi güçlendireceğiz"

Anayasa değişikliği ile ilgili düşüncelerini aktaran Kılıçdaroğlu, yurtdışında yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da yurtdışı milletvekilleriyle parlamentoda temsil edileceğini belirtti.

Millet İttifakı'nda izleyecekleri yol haritası için komisyon kurulduğunu ve bu hafta içinde ortak metin açıklayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, ortak paydadan yola çıkarak milli iradenin parlamentoya tam yansımasını sağlayacaklarını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra en geç 48 saat içinde OHAL'i kaldıracağını açıkladığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Bütün dünyaya şu mesajı vereceğiz, 'Biz yönümüzü demokrasiye çevirdik, OHAL'i kaldırıyoruz. Demokrasiyi güçlendireceğiz.' 'Kaldırıyoruz' (Cumhurbaşkanı Erdoğan) demiyor ama 'Neşter vurmayı düşünüyoruz'. Yani 'Ağırlaştırabiliriz' anlamına da gelebilir. 'OHAL'in kime ne zararı var?' diyor, o nedenle kaldırmayacağını söylemişti. OHAL'in herkese zararı var. 81 milyona OHAL'in zararı var. Türk lirası niye bu kadar değer kaybetti. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Ben bunu söylediğim zaman kızıyorlar, havuz medyası, 'Vay efendim herkesin can ve mal güvenliği var' Bir kanun hükmünde kararnameyle herkesin mal varlığına el konulabilir, patron tutuklanabilir, savcıya, hakime talimat verilebilir."

Bir siyasi parti başkanı tarafından atanan hakimin siyasal kimliği ile öne çıkacağını ifade eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Danıştay üyesi bir hakimin Muharrem İnce ile ilgili sosyal medya paylaşımı yaptığını hatırlatarak o hakimin istifasını istedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Partili bir cumhurbaşkanı tarafsız olamaz. Çift kişilikli insanlar sağlıklı karar alamazlar o nedenle bunlar ayrılmıştır. Cumhurbaşkanının tarafsız olmasının temelinde yatan amaç şudur, o mahkemeye hakim tayin edecek, onun için tarafsız olmak zorundadır. Bir partinin genel başkanı hakim tayin ettiği andan itibaren orada adalet sistemi çöker. Cumhurbaşkanı tarafsız olmak zorundadır, bütün siyasi partilere eşit mesafede olmak zorundadır, hiçbir partinin de üyesi olmayacak, bunun da yasaklanması gerekiyor, eskiden olduğu gibi. Cumhurbaşkanı tarafsızdır. Sayın Abdullah Gül, tarafsız bir cumhurbaşkanı. Şerefin ve namusun bu coğrafyada ne kadar değerli olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir kişi 'ben şerefim, namusum üzerine tarafsız davranacağım' diye yemin ettikten sonra gidip partiye kaydolursa, şeref de namusu da ayaklar altına almış demektir."

"Muharrem İnce'nin performansını son derece başarılı buluyorum"

Muharrem İnce'nin performansını son derece başarılı bulduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, "Genç, dinamik, enerjik, ne söylediğini bilen, toplumla gayet güzel ilişkiler kuran, onların nabzını tutan, bir de ufku ve hedefi olan bir kişi. Sayın Muharrem İnce, fabrikalardan, üretimden söz ediyor, öbürü kıraathanelerden söz ediyor. Aralarında dağlar kadar fark var. Ufku tükenen bir kişi Türkiye'yi yönetemez." dedi.

Babası kamyon şoförü olan İnce'nin Anadolu insanı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, kamyon şoförlerine seslenerek, "Sizin gibi çalışan, çocuğunu yetiştiren ve cumhuriyet, fırsat eşitliği sayesinde bugün cumhurbaşkanlığı makamına aday olan Muharrem İnce'ye oy vermeniz lazım." ifadelerini kullandı.

İnce'nin seçilirse başarılı bir cumhurbaşkanı olacağını, başarılı olmaması için hiçbir neden olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, İnce'nin ortak aklı egemen kılarak ülkenin sorunlarına çözüm üretebileceğini aktardı. 

Kılıçdaroğlu, "Ayrıca kibirli değil. Bir yere geldim diye 'Herkesi perişan edeyim, yok edeyim. Kimse düşüncesini ifade etmesin.' diye bir düşüncesi de yok. Erdoğan'ın zıttı diyebiliriz." ifadelerini kullandı. 

İnce'nin, iki kere de kendisine rakip olduğu hatırlatılarak, "Bu süreçte sizi kırdı mı?" şeklindeki soruyu Kılıçdaroğlu, "Yok hayır. Genel başkanlığa aday olduğu süre içinde de konuşuyorduk. Böyle bir küskünlük 'vay sen neden rakip oldun' gibi bir şey söz konusu değil." diye yanıtladı.

7 Haziran'da CHP-AK Parti koalisyonu kurulmuş olması halinde bunların hiçbirisinin olmayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sayın Davutoğlu istiyordu zaten. Bozan Erdoğan oldu. Biz hiçbir zaman partimizin çıkarlarını, ülkemizin çıkarlarının üstünde tutmadık. Bireysel olarak da kendi çıkarlarımızı, bir başkasının çıkarlarının üzerinde tutmadık. Her şeyi demokratik kuralların, hukukun üstünlüğü içerisinde hem uygulamaya koymak hem onları savunmak üzere inşa ettik. Geldiğimiz nokta gerçekten Türkiye'nin geleceği açısından son derece kritik. Bu seçimlere giderken her vatandaşıma sadece şunu söylüyorum, geleceğini, çocuğunu, vatanını, bayrağını düşün ve oyunu öyle kullan. Karanlık, gerginlik yaratan bir tabloya, kavgadan beslenen bir siyaset anlayışına son vermek istiyorsan mutlaka ve mutlaka sandığa giderken yeniden düşün."

Kılıçdaroğlu, Davutoğlu'nu samimi birisi olarak gördüğünü anlatarak, "Görüşmelerimizin tutanaklarını bana göstererek, bu tutanakların demokrasi tarihimizdeki çok önemli tutanaklar olacağını söylemişti. Gerçekten de öyle. Onlar Cumhuriyet Halk Partisi'ni çok farklı düşünüyorlardı. Oysa Cumhuriyet Halk Partisi'nin varlık nedeni bu ülkenin çıkarlarını, bayrağını, milletini, demokrasiyi, gelir dağılımındaki eşitliği savunmaktır." diye konuştu. 

"Sandığa 16 Nisan'daki 'evet' oyunu tersine çevirmek için mi gidiyoruz?" şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, "Evet" yanıtını vererek, "Diyorlardı ki 'Sandığa gidin 'evet' deyin enflasyon düşecek. 'Evet' deyin dolar düşecek, terör bitecek.' Ne oldu? Tam tersi oldu. Ne yapmamız gerekiyor? Madem ki tam tersi oldu, demek ki bu rejim, tek adam rejimi Türkiye'ye bir fayda getirmiyor. Eğitim sistemine bakın, 16 yılda 14 kez değişti." ifadelerini kullandı.

İnce'nin Diyarbakır'da yaptığı mitingi nasıl bulduğunun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Gayet güzeldi." dedi. 

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mitinge yönelik eleştirilerinin sorulması üzerine,"Erdoğan'ı rahatsız etti. O kadar kalabalık beklemiyordu." karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "İnce'nin konuşmasını dinleyenler HDP'liler" şeklindeki söylemini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu ne demektir? Bütün dünyaya şunu söylüyor; 'Ben bütün bilgileri istihbarattan alıyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir istihbarat devletidir, bir demokrasi devleti değildir, burada demokrasi yoktur. İstihbarattan alıyorum bilgiyi ve herkesi de izliyorum.' Başka bir şey daha ifade ediyor, 'Ben bu ülkede 81 milyonu fişlemiş vaziyetteyim. Kim HDP'li, kim CHP'li, kim MHP'li onları gayet iyi biliyorum. İstihbarat da bu işi yapıyor.' diyor. Nereden biliyorsun meydana gelenlerin tamamının HDP'li olduğunu? Orada AK Partililer de vardı, Cumhuriyet Halk Partililer, Diyarbakırlılar vardı orada. Sen kalkıyorsun bütün Diyarbakır'ı suçluyorsun." şeklinde konuştu. 

"Bir grup bizim yaptığımız konuşmaları dinliyor"

Küçükkaya'nın, "Telefon dinlemelerinin FETÖ ile bittiğini düşünüyorduk. 'Bunlar bizim telefonumuzu dinliyorlar' dediniz. Ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

"Bir grup bizim yaptığımız konuşmaları dinliyor ve Erdoğan'a servis ediyor. Erdoğan bunu itiraf etti çok şükür. Bu dünyaya verilen bir mesajdır ve bu mesajın algılaması dünyada şöyle olacaktır, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde demokrasi yoktur. Orası İstihbarattan gelen bilgilerle yönetiliyor.' Erdoğan daha önce de benim için 'Ey Kılıçdaroğlu, senin nefes alışını bile izliyoruz.' demişti. Doğru, izliyorlar zaten. Keşke gerçekleri bizi dinledikleri telefonlardan öğrenseler de onun gereğini yapabilseler bari. Biz aydınlıkta ne konuşuyorsak, miting meydanlarında, televizyonlarda ne konuşuyorsak, telefonda da onu konuşuyoruz. Bunlar miting meydanlarındaki konuşmalarımızı değil de telefonlarımızı dinliyorlar, çünkü bunlar bütün karanlık işleri telefon görüşmeleriyle yapıyorlar."

İttifakın varlık nedeninin yüzde 10 seçim barajının ortadan kalkması olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, hangi partiye oy verilirse yüzde 1 de olsa o partinin hanesine yazılacağını, milletvekili sayısının bu oranlarına göre belirleneceğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, "Ekonomiyi yönetebilir misiniz?" sorusu üzerine şu şekilde konuştu:

"Devlette liyakat sistemini bozmazsanız, en kolay yönetilen kurum devletin kendisidir. Nedeni de şu, herkesin görevi yasalarla tanımlanmıştır. Nüfus memuru ne iş yapacak bellidir, asker ne iş yapacak bellidir, vali, kaymakam ne iş yapacak bellidir, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, müsteşar ne iş yapacak bellidir. Liyakat sistemini kurduğunuz zaman mekanizma tıkır tıkır işler zaten. Siyasi otorite bürokrasiye talimat verir. Örneğin Merkez Bankası'na 'Enflasyonu yüzde 4'e indir kardeşim.' der. O araçlarını kullanarak enflasyonu yüzde 4'e indirir ama siyaset araçlarına müdahale etmez, ettiği zaman liyakat sistemi allak bullak olur. Ekonomiyi, maliyeyi, adaleti, iyi bilen, evrensel hukuka inanan, demokrasiye inanan insanlarla ülkeyi yöneteceksiniz."

Ekonomiyi yönetecek kadrolarının olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, emekliye iki dini bayramda verilen ikramiyenin CHP'nin seçim vaadi olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, paranın nerede ve kimin için kullanıldığının önemli olduğunu vurgulayarak, "Son 15 yılda Londra'daki faiz lobisine ödedikleri faiz 151 milyar dolar. Para var, rantiyeye para var. İçeriye 687 milyar lira, eski parayla 687 katrilyon lira ödüyorlar. Demek ki para var." ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce'nin cumhurbaşkanı olduktan sonra OHAL'i kaldırma açıklamasının Türkiye'nin demokrasiyi kabul ettiği algısının güçlendirileceğini belirterek, şunları kaydetti:

"Şu açıklamayı ya Sayın Muharrem İnce ya da onun yetkilendirdiği ekonomiden sorumlu cumhurbaşkanı yardımcısı yapacaktır, bütün dünyaya, 'Biz Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele ederken araçlara siyasi müdahale yapmayacağız.' diyecek. Bir üçüncüsü var o çok önemli, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı kuracağız. Kısa adı OBİT olacak. Türkiye, İran, Irak ve Suriye. Muharrem Bey hemen gidecek, bu ülkeleri ziyaret edecek. Diyecek ki 'Ortadoğu'da hep beraber, ortak ses çıkaralım.' terörü birlikte bitireceğiz. Ortadoğu'yu yeniden onaracağız. Ortadoğu'ya barışı getireceğiz."