KIRIKKALE (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, döviz kurundaki artışa ilişkin, "Döviz yükseldi, mahvolduk. Döviz düştü, faiz yükseldi mahvolduk. İkisi düşmüyor, ya döviz artıyor, ya faiz artıyor. Dövizi getirenlerle faizi elde edenler aynı adamlar aslında. Değişen bir şey yok aslında." dedi.

Kılıçdaroğlu, Kırıkkale'de meslek odaları, yörede etkili olan kişiler, Millet İttifakı'nın diğer bileşenleri, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Konferans Salonunda bir araya geldiği toplantıda, herkesin mutlu olacağı, güzel bir ülkede yaşayacağı yeni bir siyaset anlayışı başlattıklarını söyledi.

Türkiye'de sorunlar yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bunları birlikte çözeceklerini belirtti.

Kırıkkale'de gezerken birçok vatandaşın iş talebini iletmek için yazdığı notların ceplerini doldurduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Ankara'yı geziyorsunuz aynı, tablo değişmiyor. Türkiye'nin neresine giderseniz tablo değişmiyor. Kaç milyon işsizimiz var, 10 milyonu aşkın işsizimiz var. 1 milyonu aşkın ise üniversite mezunu işsiz, her alanda. Halen babanın aylığına bakıyor, emekli aylığına bakıyor, oradan 'bana da harçlık düşer mi?' diye. Şu soruyu kendimize sormak zorundayız. Dünyanın neresinde olursa olsun bir iktidarın başarısının temel ölçüsü istediği ekonomik program ya da politika istihdam yaratıyor mu yaratmıyor mu? İstihdam yaratıyorsa başarılıdır, yaratmıyorsa başarısızdır. Bunun için iktisatçı olmaya da gerek yoktur. Sonuç, istihdam değil işsizlik yaratıyorsun. O zaman sen başarısızsın. İstihdam yaratıyorsan başarılısın. Nüfusumuz Almanya ile aşağı yukarı aynı. Almanya dışarıdan işçi alıyor, bizde her sene işsiz sayısı artıyor. O zaman yapacağımız kurallardan bir tanesi, demokrasiye inanıyorsak, ülkenin geleceğine inanıyorsak, ülkemizin güçlü olmasını istiyorsak, ülkemizin üretmesini istiyorsak hangi iktidar olursa olsun işsizlik yaratan bir politikayı izliyorsa ona oy vermeyeceğiz. Demokrasinin temel kuralı budur. Buraya oy istemeye gelmedim. Zaten seçim de yok. Ama burada doğruları konuşmamız lazım. Siyasi parti futbol kulübü gibi tutulmaz. Verdiği hizmet milletin terazisinde tartılır, başarılı ise yoluna devam eder. Başarısız ise kusura bakma bir başkasını getirilelim, başarılı olacak mı olmayacak mı. 10 milyonu aşkın işsiz demek, Türkiye'nin bir felaketle karşı karşıya olması demektir. Sıradan bir rakam değildir bu. Üniversite mezununun işsiz olması daha büyük bir felaket."

Hangi organize sanayi bölgesine gitse iş dünyasının, "sanayicinin nitelikli ara eleman bulamıyoruz" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri kuracaklarını anlattı.

Bunların yatılı, 5 veya 6 yıl olacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, mezuniyetinde işinin hazır olacağını vurguladı.

Kırıkkale Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Varlı'nın konuşmasında, siyasiler arasında gerginlik istemediğini söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Başkan, 'yukarıda gerginlik istemiyoruz' dedi. Gayet güzel. Gerginliğin kaynağı kim? 2018 ağustos ayında Türkiye krizle karşı karşıyaydı. 2018'in ağustos ayında İstanbul'da bir basın toplantısı yaptım. Kriz geliyor, bu kriz büyüyecek, yanlış hatırlamıyorsam 13 madde halinde nelerin yapılması gerektiğini anlattım. Ne hükümeti eleştirdim ne bir başka yeri eleştirdim. Bu sorunun çözülmesi lazım dedim ve parlamentoda yasal düzenleme yapılması gerekiyorsa biz size her türlü desteği veririz dedik. 2018'den söz ediyorum. Biz de katkı verelim, engel olmayalım. Arkadan eleştiri geldi. Olabilir ama eleştiri benim saydığım 13 madde üzerinden gelmiyor. Siz niye konuşuyorsunuz, niye bunları söylüyorsunuz diye. Ne söyleyelim biz. Söylemek için izin mi alacağız?"

Arkasından 2020'ye geldiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bir ekonomik buhranla karşı karşıya kaldık. Çünkü kriz artık gitti, buhrana döndü. Yine eleştiri yapmadık. Yine bir basın toplantısı yaptım. Orada da maddeler halinde nelerin yapılması gerektiğini anlattım. Orada da hiçbir şey olmadı. Söylediklerimizi yapmadı. Sonra bugünkü hale geldik. Geçen salı günü hükümetin buhrandan en az yarayla kurtulmamız için veya sıyrılmamız için neleri yapmamız gerektiğini 9 madde halinde saydım. 'Bunları acilen yapın' dedim. Yine bir eleştiri getirmedim ama bu da olmadı. Olmuyor da zaten." diye konuştu.

Sorunun siyası tercihten kaynaklandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Sorun, devleti yöneten otoritenin siyasi tercihinden kaynaklanıyor. Siyasi tercihi ekonomi, döviz, faiz eksenli yönetiyor. Döviz yükseldi, mahvolduk. Döviz düştü, faiz yükseldi mahvolduk. İkisi düşmüyor, ya döviz artıyor ya faiz artıyor. Dövizi getirenlerle faizi elde edenler aynı adamlar aslında. Değişen bir şey yok aslında. Bol miktarda döviz geliyor, faiz artıyor. Bir süre sonra faizi düşürelim diyorlar, başka bir para operasyonları. Değişen bir şey yok. Faizi elde edenlerle dövizden rant elde edenler aynı kesim. Şimdi sizin vicdanınıza seslenmek istiyorum. Ben bunu eleştirdim, dedim ki 'bu eksende bir devlet yönetilemez.' 27,5 yılımı devlete verdim. Maliye Bakanlığı'nda hesap uzman muavini olarak başladım. Binlerce kişinin katıldığı sınavı kazanan 11 kişiden biri de benim. Bütçe nasıl yapılır, vergi nasıl toplanır, harcama nasıl yapılır, tasarruf nasıl yapılır, 27,5 yılım bunlarla geçti. Ama şu anda devleti yönetenlerin devlet kademelerindeki yeri ve görevi nedir? Devleti gerçekten biliyorlar mı? Nedir devlet? Siyasi partiler, devlet değildir. Siyasi partiler iktidara devlet olmak için gelmezler, devleti yönetmek için gelirler. Bunu söyledim. Çözümleri de söyledim. 'Yaptığınız yanlıştır' dedim. Nasıl çözülür, söyledim. Bir sefer bu faiz, döviz ekseninden Türkiye'yi süratle çıkaracaksınız. Üretim, yatırım ve istihdam eksenine döneceksiniz. Para politikasıyla maliye politikasını beraber götüreceksiniz. Bir devlet sadece para politikası ile yönetilemez. Dünyanın hiçbir ülkesinde de para politikasıyla bir devlet yönetilmemiştir. Yönetilen devlet de ekonomik olarak batmıştır."

Ödenen vergilerin de nerelere harcandığının bilinmediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Vergi veriyoruz. Nereye gidiyor bu vergiler, hangi yatırıma gidiyor, hangi istihdam sorununu çözüyor? 83 milyon insan neden Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale gelsin ve biz neden milyarları oraya veriyoruz? Hangi gerekçeyle veriyoruz? Bu sistem böyle yürümez. Bu sistem bizi ekonomik buhranın ortasına getirdi, bıraktı ve daha da derinleşecek. Çünkü çözüm üretilmiyor. Biz söylüyoruz, bizi dinlemiyorlar. İyi niyetli söylüyoruz, biz bunları söylerken, 'sen bundan anlamazsın' lafını da kullanmıyoruz. Devlette liyakat var. İşi ehline vereceksin. İşi ehline vermiyorsun. İşi ehline vermediğin takdirde bu iş yürür mü?"

(Sürecek)


Kaynak: aa