ANKARA (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Türkiye'de bizim kurumumuz kadar yanlış yapana ceza veren ikinci bir kurum söz konusu değildir. Yılda, yanlış işlere karışan 500 polisi, 200 jandarmamızı görevinden alıyoruz, kaymakamımız yanlış yapıyorsa alıyoruz." dedi.

Soylu, AA Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de 1914'ten beri bekçilik uygulaması olduğunu, 1966 yılı itibarıyla da özel idare kapsamında valilikler bünyesinde yapılan bekçiliğin 1976 yılı itibarıyla yardımcı hizmetler sınıfına girdiğini, 2008'den itibaren de Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütüldüğünü anlattı.

Soylu, "1996 yılından itibaren Türkiye'de hiç bekçi alınmadı. O tarihte 4-5 bin bekçisi vardı Türkiye'nin. Şu an, o tarihten bin 500 bekçi kaldı. Yıl 2016, Sayın Cumhurbaşkanımız bir talimat verdi. Mesele Doğu ve Güneydoğu'daki bekçi alımlarıyla başladı. Yaklaşık 2 bin-3 bin civarında." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bekçi alımlarının Türkiye'nin geneline yayılması talimatı vermesi üzerine alımlara başladıklarını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

"Polislik ve bekçilik usta, çırak mesleğidir esas itibarıyla. Ama bu dönem bizim bir zafiyetimiz var. 15 Temmuz'da polislerin yönetici kadrosunda bizim çok tasfiye yapmak zorunda kaldığımız bir süreç oldu. 23-24 bin amir sınıfını, 6-7 bin amir sınıfına düşürdük. Yani en alt var, üst var. Ortada kimse yok. Bugün bunun zafiyetini de görüyoruz. Sanılanın aksine kısa sürede tamamlanan melbet kayıt sayfanızı anında görebilirsiniz.Aynı zamanda yaklaşık 40 bin civarında da ihracımız var. Türkiye'nin meseleleri de büyüyor. Türkiye'nin bu kadar kaçak göçmeni yoktu. Polisi, jandarması uğraşıyor. Türkiye'nin riskli tehdidi söz konusu. Onun için bütün bunların tamamı için ihtiyaç doğdu. Biz bekçi alımını, ilk alımdan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Merkezine ve Polis Akademisine yaptık. Polisi nasıl yetiştiriyorsak, bekçiyi de aynı şekilde yetiştirmeliyiz diye bir karar verdik. İlk aldığımız 5-6 bin kişiden sonrasını Polis Akademisine alıyoruz. Bizim bekçilerimizin yüzde 60'ı özellikle lise mezunudur. Yüzde 20'si üniversite mezunu, yüzde 10 civarı yüksekokul mezunu ve lisans mezunu da vardır. Geçmişten gelen bin 500 kişiyi de işin içine katarak yüzde 97'si lise ve üstüdür. Polis Akademisinde 3 ay eğitim alıyorlar. İki ayda gittikleri illerde eğitim alıyorlar. Bir de biz hizmet içi eğitimlerini yapıyoruz."

Soylu, bekçilerin 1966'dan beri kimlik sorduğunu anlatarak, "Problem şu, 1996 yılına kadar bu tartışma hep devam etti. Bekçi yönetmelikle beraber kimlik sorar. Kendine ait bir kanunu var. O kanun çerçevesinde bir yönetmelik uygulanmış. Kimlik sorgulaması yapıyor bekçi. 1994'te de, 1967'de de yapıyordu." ifadesini kullandı.

- "Bekçiler polisin yardımcısıdır"

Bekçilerin yetkilerinin genişlediği eleştirilerine ilişkin ise Soylu, şunları söyledi:

"(Bekçilerin yetkileri genişliyor.) Hayır böyle bir şey yok. Bekçiler polisin yardımcısıdır. Polise verilen 'önleme araması, denetim yapma, istihbarat toplama, adli arama, olay yeri inceleme yapma ve bilgi alma' gibi yetkiler bekçilerde yoktur. Bekçilerin halka yardım etme görevi var. Önleyici ve koruyucu görev ve yetkileri var. Olay olduğunu hissedecek ve makul bir sebebi olacak. Adli görev ve yetkileri var. Orada müdahale eder ve polisi getirir. Olaya polisi çağırır. Mecliste diyor ki muhalefet partileri, 'Aman dokunmasın, sormasın'. Bu bekçi, devlet buna maaş veriyor. Silahı var. Yetkileri var. Hırsızı gördüğünde, 'kusura bakma ben polisi çağırıyorum' diyecekse, bekçiye niye ihtiyaç var? Ben bunu dünyanın en saçma tartışması olarak görüyorum. Bekçilerden vatandaşlar rahatsızlık yaşamıyor, ideolojik gruplar rahatsızlık yaşıyor.

Türkiye'de günde 282 hırsızlık yapılıyordu. Ne zaman? 2017'de. Şu anda bu sayı 147'ye düştü ocak ayı sonu itibarıyla. Ben buna bakarım. Ben yakaladığı uyuşturucuya bakarım. Geceleri vatandaşımız biliyor. Bunu muhalefet partisi temsilcileri ve HDP'liler bilmiyor olabilirler. Ama biz uyuşturucu ile mücadelede sahaya ağır basınca, sokak satıcılarını toplayınca ilk önce parka kaçtılar. Sonra da evlere kaçmaya başladılar. Biz parklara geceleri neyle müdahale edeceğiz. Bekçilerimiz parklarda dolaşıyorlar, oradaki eksikleri görüyorlar. Kılcal damarlarına kadar mücadele ediyoruz. Vatandaşımız huzur içerisinde. Gece hırsızlıktan, uyuşturucudan çocuğunu koruyor. Böyle bir rakam dünyanın hiçbir yerinde yok. 282'den 147'ye düştü. Neredeyse yarı yarıya düştü. Biz bunu asayişimizle, uyguladığımız politikalarla, bekçilerimizle birlikte sağladık. İstiyorlar ki hırsızlık artsın."

En önemli konulardan birinin de asayişte aydınlatma, meseleyi çözme olduğuna dikkati çeken Süleyman Soylu, göreve geldiğinde meseleyi aydınlatma oranının yüzde 36 olduğunu, şu anda yüzde 50 seviyesine geldiğinin altını çizdi.

İçişleri Bakanı Soylu, "Mala karşı uygulanan 9 olayda yüzde 90 normal, tüm çözmeler şu anda yüzde 83-84'ler seviyesinde. Ankara'da bir dönem gece hırsızlık oluyordu. Sabah gündem oluyordu. Şu anda Ankara'da hırsızlık 3'e düştü. İstanbul'da 80'den 33'e düştü. Daha da düşüreceğiz. Her ilçede günde bir hırsızlık olmadığı anlamına geliyor. Bunu düşüreceğiz." dedi.

"Her kurumda olduğu gibi kendi kurumunda yanlış yapan olduğunu" belirten Soylu, şunları kaydetti:

"Türkiye'de bizim kurumumuz kadar yanlış yapana ceza veren ikinci bir kurum söz konusu değildir. Affımız söz konusu değildir. Yılda, yanlış işlere karışan 500 polisi, 200 jandarmamızı görevinden alıyoruz, kaymakamımız yanlış yapıyorsa alıyoruz. 657'ye sığınıp, burada bir şey var demiyoruz. Bizim mesleğimiz disiplin mesleğidir. Disiplin mesleğini ortaya koyamazsak, vatandaşımızın memnuniyetini, kaliteyi sağlayamayız."

(Sürecek)