Barbaros Kardeşlerin maceralarının anlatıldığı “Barbaroslar Akdeniz’in Kılıcı” isimli televizyon dizisi sadece Türkiye’de değil bütün Müslüman ülkelerde ilgi ile takip ediliyor. Dizi her ne kadar tarihi olaylara bağlı kalarak kurgulanmış ise de gerçekleri tam olarak yansıtması çok zordur.

Bu güzel dizinin faydaları çoktur. Gençlere denizciliği sevdirmek ve denizde çalışmayı hatta kariyer yapmayı teşvik etmektedir. Çünkü denizciliğe önem veren toplumlar kısa sürede dünyanın süper güçlerinden biri olmuşlardır. Örneğin Roma İmparatorluğu, Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği ve ABD gibi ülkeler denizcilik kültürleri ve deniz gücünü etkin olarak kullanmaları sayesinde dünyanın en güçlü devleti olmuşlardır. Bu gerçek halen değişmemiş dünyanın başat ve güçlü devleti olunması için denizciliğe önem verilmesi gerekmektedir. İşte bu maksada hizmet için bazı makalelerime denizcilik konularını ve hatıralarımı da ilave ederek katkıda bulunmaya çalışıyorum.

Zira denizcilik konusunda ne kadar yazıp çizsek azdır. Denizciler; günümüzde de çok zor şartlarda çalışan, ülkelerinin refahını yükselten, dünya ticaretinin çok büyük bir bölümünü gerçekleştiren insanlardır. Tüm dünya dış ticaretinin yüzde 70’den fazlası hala deniz yolu ile yapılmaktadır. Dünyada 70.000 i aşkın ticaret gemisinde çalışan 1,5 milyondan fazla denizci, dünya ekonomisine ve toplumların refahına eşsiz bir katkı sağlamaktadır. Ülkelerin ham maddelerini, mamul ürünlerini, yakıtlarını, gıdalarını ve hayati birçok ihtiyacını emniyetli, çevreye en az zarar verecek şekilde taşımaktadır.

Bununla birlikte denizcilerin hem kendi ülkelerine hem de bütün dünya vatandaşlarına yaptıkları katkılar hakkıyla bilinmemekte ve anlaşılamamaktadır. Hiç olmazsa Türkiye’de bazı özel günlerde ve gündemi etkileyen dizi filmler sayesinde denizciliğin önemi ile ilgili yazılar yazarak kamuoyunun dikkatinden kaçan hususları dile getirmek gerekiyor. Kaptan-ı Derya Hızır Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanmasının, 27 Eylül 1538 tarihinde Haçlı Donanması’nı mağlup ettiği muhteşem zaferin hakkıyla ekranlara getirilmesi bu açıdan çok önemlidir.

Fakat milyonlarca liralık emek ve masrafı gerektirmektedir. Her ne kadar çekim teknikleri ve animasyonlar ile bilgisayarlar gerçeğe yakın görüntü verse de bunu ekranlara taşımak oldukça zordur. O halde bizde bu büyük zaferi makalemize taşıyalım ve Barbaros kardeşlerden şehit olmadan hayatta kalan tek kardeş olan Hızır Reis’in Haçlılara karşı giriştiği mücadeleden sadece bir tanesini dile getirelim. Preveze Deniz Zaferi, Türk denizcilik tarihinin önemli dönüm noktalarından bir tanesidir.

Bu nedenle her 27 Eylül günü Deniz Kuvvetleri Günü olarak kutlanmaktadır. Yüz yirmi iki gemiden oluşan Kaptan-ı Derya Barbaros Hızır Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması, 27 Eylül 1538 tarihinde Andrea Doria komutasındaki iki yüz almış iki gemiden oluşan Haçlı Donanması’nı mağlup ve perişan etmiştir. Düşman donanması Müslümanların iki katından fazlaydı. İşte tarihin en büyük deniz savaşlarından birinin geçtiği bu bölge; Adriyatik Denizi’nin Arnavutluk sahilinde bulunan Arta Körfezi’ndeki Preveze açıklarıdır.

Hızır Hayrettin Paşa, 122 parçalık büyük bir filoyu ustalıkla manevra yaparak taarruz ettirmiş ve kendisinden sayıca üstün olan Haçlı Donanmasını mağlup etmiştir. Bir çeşit baskın şeklinde geçen saldırının meydana getirdiği sürpriz etki; Andrea Doria komutasındaki birleşik donanmayı şaşkına çevirmiş; panik içerisinde dağılarak, büyük kayıplarla geri çekilmek zorunda bırakmıştır. Bu zafer, Akdeniz’deki Osmanlı hâkimiyetini tam anlamıyla pekiştirmiştir.

Preveze Deniz Zaferi, büyük bir şeref ve gurur kaynağı olarak bugün dahi Müslüman Türk denizcilerine ışık tutmaktadır. Preveze’nin askeri, siyasi ve psikolojik sonuçları pek büyük olmuştur. Artık Osmanlı ile baş edebilmek için ancak koordineli bir deniz seferi açmak gerekiyordu. Tek başına hiçbir devlet denizlerde dahi Osmanlıya karşı koyamazdı. Hıristiyan dünyasının bu savaşta aldığı en önemli ders, Osmanlıya karşı ancak komuta birliği sağlanmış bir deniz gücünün başarılı olabileceğinin anlaşılmasıydı.

Preveze, tüm Akdeniz’i Osmanlı hâkimiyetine açmıştı. Osmanlıyı Akdeniz’in büyük bir bölümünün efendisi yapmış Hızır Hayrettin Paşa, bu zaferle Orta ve Batı Akdeniz’de de egemenliğini kurmuş ve bu son zaferle Yunanistan ve Levant’taki yani Doğu Akdeniz’deki pozisyonunu iyice güçlendirmişti. Osmanlı Devletinin en güçlü yıllarının 1538 ile 1566’daki Kanuni Sultan Süleyman’ın yılları olduğu neredeyse tüm tarihçilerin ortak kanaatidir.

Barbaros Hayreddin Paşa, Preveze’de Haçlı donanmasının neredeyse yarısını denize gömerek dünyanın en büyük devleti olmak için denizlere hâkim olmak gerektiğini ispatlamıştır. Preveze galibiyeti ile Hıristiyanların Haçlı birlikteliği parçalanmış, Venedik barış imzalamış daha sonraki Kıbrıs ve Girit’in fethi yolu açılmıştı. Zaferden sonra Adalar denizinde ve Akdeniz’de birçok ada ele geçirilmiş Hıristiyan korsanlarının akınları durdurulmuştur.

Ayrıca Latin devletleri, Karadeniz’de ticaret gemilerini serbestçe dolaştırma iznini yitirmiştir. Kısaca 27 Eylül’deki Preveze Deniz Zaferi’nden sonra, Akdeniz’deki Osmanlı deniz üstünlüğünü perçinlenmiştir, vesselam…