Heyecanla beklediğimiz Ramazan ayı, hızlıca akıp gidiyor. Bu mübarek ay vesilesi ile yetimlerin başı okşanıp, ihtiyaç sahipleri sevindiriliyor. Hamdolsun, bizi yoktan var edip bu güzellikleri yaşatan âlemlerin Rabbine.
Gelin bu yazıda hep birlikte, ramazan öncesi ve sonrası hayatımızda neler değişti diye göz gezdirelim... Camiler, mescitler kısacası ibadethaneler eskisine oranla daha dolu. Diyanetimizin kesin talimatı ile çocuklarımız bu yerlerde daha özgür hareket edebiliyor.
Bu özgürlükte cami ve mescitlerimize ayrı bir hava yansıttı. Buna vesile olan Diyanet İşleri Başkanımızı Mehmet Görmez Bey’de teşekkürü hak etti. Teşekkürler sayın başkan.
Evimiz misafir gördü. Ramazandan önce elbette yine misafir ağırlıyorduk. Ama bu kıymetli ayın hayatımıza girmesiyle birlikte misafir ağırlama zevke dönüştü.
Sayıları arttı, muhabbete ortak olundu. Hep birlikte sofra başında iftar saatinin gelmesi beklendi. Oruçlar beraber açıldı, ‘Allah kabul eylesin’ duası hep birlikte söylendi. Ne naif bir amel.
Fakir ve fukaralar gözetildi. Fitreler ve zekâtlar hazırlanılarak ihtiyacı olanlara sunuldu. Verende mutlu oldu, alanda.
Her iki tarafın gözündeki ışıltı dünyalara değerdi. Kardeşliğimize sunduğu eşsiz bir güzellik oldu, Ramazan.
Aynı şekilde yetimlerimiz ve yaşlılarımız hatırlandı. Ziyaretlerde bulunularak ihtiyaçlar gözetildi. Her daim mutlu olundu, tüm yılımızın ramazan olması temenni edildi. Ne kutlu bir ay.
Gece hayatımız aktifleşti. Aslında Müslüman’ın gece hayatı her daim vardı. Teheccüd namazı efendimizin sürekli yaptığı bir sünnetti.
İhmalkârlığımız ve tembelliğimiz yüzünden çok kalkamasak bile bu ay bize vesile oldu. Sahura kalkıp gece namazlarımızı eda ettik. Rabbim rızası için kabul edilenlerden eylesin inşallah.
Hata yaptığının farkında olan bir insan ‘Ramazan ayındayız’ veya ‘Ramazan ayında yapılmaz’ gibi söylemlerde bulunuyorlar. Sanırım bu ifade her şeye bedeldi. Yapılan hata veya günahlara hiçbir ay fetva vermez elbet. Ama insanların kalplerinde ki o iman nurunun yanması paha biçilemez. En azından bir ay dahi olsa bu zararlı fiillerden uzak kalmış olmak büyük bir nimet.
Bu güzellikleri saymakla bitiremeyiz elbet. Gizli ve açık bir şekilde yapılan öyle güzel ameller vardır ki. Allah yapanlardan razı olsun, amellerini kabul eylesin. Bizlere de böylesi güzel amelleri yapabilmeyi nasip etsin.
--
Yazıma son vermeden bir iki hususu da belirtmek isterim. Sürekli ifade edilen bir kavram var. Ülkemizin %99’u Müslüman diye. Bu oran bu kadar yüksek olmasa bile biz Müslümanlar, saygıyı hak ediyoruz. Kişinin ramazan ayını ibadetle geçirip geçirmemesi onun kendi tercihidir. Lakin bu tercih kişiye alay edercesine hareketlerde bulunma gibi bir hakkı vermiyor. Özellikle topluma mal olmuş kişilerin ramazan ve oruç hakkındaki söylemleri çok önemli.
Sözlerini ince eleyip sık dokuması gerekir. Hele ki, ekranlar önünde herkese açık bir şekilde yenilip, içilmesi nezaketsizlik, haksızlık ve saygısızlıktır. Biz nasıl ki neden oruç tutmuyorsunuz diye baskı uygulamıyorsak, bir zahmet kendileri de bu hassasiyeti göz önünde bulundursunlar.
Ganimet ayı Ramazan bitmeden yaşayabildiğimiz kadar bütün güzellikleri yaşayalım. Bolca amel edip birbirimize dua edelim. Bir sonraki yazıda buluşmak üzere hoşça kalın.