Ne tesadüftür ki; FETÖ’nün teşkilatlanmaya başladığı Kestanepazarı’ndaki sokak aynı zamanda Sabetay Sevi’nin yaşadığı sokaktı. Fetullah Gülen’in özel olarak atandığı Kestanepazarı Camisi, Sabatay Sevi’nin yaşadığı sokağın başında ve evine bakan bir mevkide bulunuyordu.

Harap haldeki bu cami, 1667-1668 yıllarında Ahmed Ağa tarafından yeniden inşa edilerek bugünkü Kestanepazarı Camisi olmuştu. Caminin yeniden yapılış tarihi ise Sabetay tarikatının başlangıç yılları ile çok yakından alakalıdır. Çünkü Sabatay Sevi 1666'da canını kurtarmak için Müslüman olmuş ve kendisini gizlemek adına bir sene sonra evinin sokağının başına bu caminin yapılması sağlanmıştır.

Sabetay Tarikatı, Osmanlı zaptiyeleri tarafından sürekli takip edildiği ve halkı Müslüman olduklarına inandırmak için bu camiye gelip gitmeye başlamışlardı. Sevi’nin ölümünden sonra da taraftarları Kestanepazarı camisine gitmeye devam ettikleri için Kestanepazarı Camisi, Sabetay tarikatı tarafından kutsal kabul edilen bir mekân olarak bilinmektedir.

Cumhuriyet Döneminde de Sabetaycılar bu camiye gelip, ellerini yüzlerini duvarlarına sürerlerdi. Kestanepazarı Öğrenci Yetiştirme Derneği Başkanının şöyle dediği ifade edilmiştir: “İnanın oraya üniversiteli kızlar geliyorlar, tıpkı ağlama duvarında yaptıkları gibi taşları öpüp ellerini sürüyorlar”. 

İşte Kestanepazarı Camisi, sadece Sabetaycılar için değil, FETÖ’cüler için de kutsaldır. Tapu kadastro memuru olan birisi; Sabetay Tarikatı tarafından kısa sürede fahri vaiz yapılıp ardından da jet hızıyla Sabetaycıların kutsalı olan Kestanepazarı Camisine atanmıştı.

Camide İslam dışı vaazlar verdiği için şikâyet edildiği için vaizlikten atılması beklenirken, aynı Osmanlı erkânı harp subayı gibi terfi ettirilmiş Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı yapılmıştı.

FETÖ örgütünün kurucularından olan bu kişi o sırada Fetullah Gülen’i yetiştirmekle görevlendirilmişti. Gülen, Diyanet teşkilatındaki bu kişiler tarafından ilkokul mezunu olduğu halde vaiz yapılmıştı. Ardından da Kestanepazarı Camisine atanarak fitne faaliyetlerine buradan başlamıştı.

Fetullah Gülen, Kestanepazarı Camisine atandığında caminin bahçesindeki bir barakada kalıyor ve Mesihlik iddiasında da Sabetay Sevi’yi takip ediyordu. Hatta kendisine “İsa” yakıştırması da yapılmış çok tepki görünce “Mehdi” olduğu şayiasını yaymıştır. Öyle ki; FETÖ mensuplarının çoğunluğu bu yalana hala inanmaktadır. Hapishanelerde kaldıkları ve suçları kameralarla teşhis edildiği halde hala Mehdinin kendisini kurtaracağına inanan çok sayıda FETÖ mensubu bulunmaktadır.

Örgüt mensuplarının iyice araştırılıp derinine inildiğinde aslında Sabetay tarikatının bir parçası olduğu ortaya çıkacaktır. Zira hem yurt içinde hem de yurt dışında maddi ve manevi olarak Sabetay Tarikatından beslendiği çok açıktır. ABD’nin Türkiye gibi önemli bir ülkeyi karşısına almasının hatta onca baskıya rağmen neden hala Gülen besleyip semirtmesinin sebebi; Sabetay Tarikatı ile ilişkisinden dolayıdır, vesselam…