“İstanbul Sözleşmesi” adı maalesef 2011 yılının ilk yarısında Avrupa Konseyi’nin dönem başkanı olan Türkiye hükümetinin yoğun çabaları ile 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da imzaya açılmıştır. Sözleşmenin hem ilk imzacısı, hem de parlamentosunda onaylayarak sözleşmeye taraf olan ilk ülke Türkiye’dir. Sözleşme 1 Ağustos 2014 tarihinde, 10. üye ülkenin onay mekanizmasını tamamlamasından sonra yürürlüğe girmiş olup 2018 itibari ile sözleşmeye taraf 33, imzacı ülke vardır. Henüz taraf olmamış 13 devletin varlığını da unutmamak gerekir. Türkiye gibi Güney Kore de proje ülkelerden bir tanesidir. Gelişmekte olan bu iki ülkeyi bu ve benzer ahlaksızlık ile çökertmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’de bu işi sinsizce ve bilinçsiz kamu kurumları ve Sabetay medyası aracılığı ile sürdürürlerken Güney Kore’de apaçık sapıklığa gidilmektedir. Örneğin bu ülkede son dönemde erkeklerinde makyaj yapması moda haline gelmiştir. Müzik Grupları aracılığı ile dehşetli ahlaksızlıklar planlanmaktadır. ARMY adı altında açılımı “gençlik için tapınılası gençlik temsilcisi” adı altında faaliyetler düzenleniyor. Ray Kurzweil adı altında bir kişi “İnsanlık 2.0” isimli kitabında şöyle diyor: “Kusursuz dünyayı Tanrı’nın değil bizim yarattığımız gençler kuracak” İşte gayet açık bir şekilde Lut kavminin benzer bir örneğini yaşıyoruz. Doğu toplumlarını dizayn etmek için teknolojik olarak ileri durumdaki Güney Kore özellikle seçilmiştir. Bu ülkeden gelen verilere göre bir köprüde 40 dakika bir intihar olduğu söylenmektedir. 2011’de bir ara günde 40 gencin intihar ettiği haberleri basına yansımıştır. Daha önce yazdığım sakal bıyık yasağı ile ilgili olarak çok sayıda tebrik ve destek mesajı aldım. Özellikle asker ve polis kişiler; bu art niyetli yasağın kaldırılması için daha fazla yazı yazmamı istediler. Cinsiyetsizleştirme adı altında yürütülen ahlaksızlığa dikkat çektikten sonra bu yasağın kaldırılması için devlet büyüklerimize ve özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tekrar rica ediyorum. Lütfen bu sakal bıyık yasağını kaldırınız. Osmanlı devrinde yeniçerilerin pala bıyıkları meşhurdur. Bu hali ile düşmana korku dostlara da güven veren bir hali vardır. Bıyıklı olmak Türk insanının genel tarzı olduğu gibi aynı zamanda Türk askerinin de özelliklerinden bir tanesidir. Nitekim Cumhuriyet döneminde de askerler sakal ve bıyık bırakmaya devam etmişlerdir. Gelin görün ki bazın projeler yüzünden milli değerlerimizden ve birçok özelliğimizden vazgeçtik. Günümüzde hiçbir askerin ne bıyığı ne de sakalı vardır. Bu durum Türk insanı için utanç verici olsa da kadınlara benzemekten hoşlanan bazı generaller için pek de keyif vericidir. Bu garip tutumu eleştirenlere de pek rastlanılmamaktadır. NATO tatbikatlarında görüyoruz ; Türkiye hariç bir çok ülke askeri hem sakal hem de bıyık bırakma serbestliğine sahiptir. Şu etek giyen Yunan palikaryasında bile sakal ve bıyık bırakma serbestliği vardır. Bunu bizim kadınlara özenen ve kadına benzeyerek Batılılaştığını zanneden yöneticilerimize neden bunu anlatamıyoruz? Bu çirkin zorlamayı yaparak bizi böylesine gülünç duruma sokanlar kimlerdir acaba? Ne yani herkes köse yani bıyıksız olmak zorunda mıdır? Eğer CHP yönetimi varsa “evet askerler başta olmak üzere memur dediğin zevat sakalsız ve bıyıksız olmalıdır”. Bunlar kadınların başörtüsüne karışma hakkını kendinde gördüğü gibi erkeklerinde sakal-bıyık bırakmasına karışma hakkı vardır. Kısaca kendilerinin halkın ensesinde boza pişirme görevi vardır. Çünkü faşistlik işte böyle bir şeydir… 1 buçuk milyar Çinlinin neredeyse tamamı kösedir. Yani sakal ve bıyığı yoktur. Bu durum Allah vergisi bir şeydir. Erkek adamın sakal ve bıyığı olur. Kadınlarda olmaz. Bunu bizim Sabetay Yahudilerine anlatmak pek müşkül bir meseledir. Müslümanlar her davranışında hatta yeme içme uyuma adabında dahi Hazreti Muhammed Aleyhissalatü Vesselamı örnek almışlardır. Sakal ve bıyık ise bir sünnettir. Bu durumda sakal ve bıyığı kesmeye zorlamak din ve vicdan özgürlüğüne karşı işlenmiş bir suç olmaktadır. Bunu anlamak ve idrak etmek için adam gibi adam olmak gerekir, vesselam…