Demek ki, iyi bir Müslümanın eliyle, diliyle veya benzer bir organıyla ve herhangi bir şekilde Müslümanlara zararının dokunmaması gerekir. Kur’an-ı Kerim’de “Muhakkak ki iman edip sâlih amel işleyenler, yaratılanların en hayırlısıdırlar.” (98/Beyyine, 7)   buyrulur. Âyet-i kerimede sâlih/faydalı işler yapan kişiler övülmüştür. Hz. Ömer (r.a.) şöyle der: “Dünyada üstünlük mal ile, ahirette ise iyi amel iledir.” İman sahibi mü’minler imanın gereği olan sâlih ameller işler ve onu bir davranış biçimi olarak ortaya koyar. Zaten insanın yaratılış gayesi, kimin daha iyi amel işleyeceğinin ortaya çıkması içindir.

“Hanginizin daha iyi amel işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur!”( 67/Mülk, 2) “Kim sâlih amel (iyi işler) yaparsa kendi lehine, kim de kötü amel işlerse kendi aleyhinedir (zararınadır).” (41/Fussilet, 46) “Kim Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup emirlerine uygun yaşarsa, ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.” (24/Nur, 52) Her kim Allah’a ve Rasûlüne itaat eder, Allah’ın kitabına ve Rasûlünün sünnetine tâbi olur ve Allah’tan korkarsa, işte asıl bunlardır kurtuluşa ve mutluluğa erenler. Kur’an-ı Kerim’de, iman edip sâlih amel işleyenleri güzel bir gelecek ve mutluluğun beklediği ifade edilerek şöyle buyrulmaktadır: “İman eden ve sâlih amel işleyenler için güzel bir gelecek ve mutluluk vardır.” (13/Ra’d, 29)

Ayette, güzel bir gelecek ve mutluluğun, iman edip sâlih amel işleyenlerin olacağı belirtilmektedir. Çünkü iman etmek ve bu imanın gerektirdiği şekilde güzel davranışlarda bulunmak, helâl ve haram kavramlarını en ince noktasına kadar düşünüp bu doğrultuda hareket etmek, mü’min için gerekli davranışlardandır. İşte kim bunları yerine getirirse, Allah böylelerine mutluluk ve güzel gelecek vaat etmektedir ki, Allah’ın verdiği sözden dönmeyeceği başka bir âyette açık bir şekilde beyan edilerek şöyle buyrulmaktadır: “Bu, Allah’ın vaadidir. Allah vaadinden caymaz.” (39/Zümer, 20)

Kur’an-ı Kerim’de ister kadın, isterse erkek olsun, mü’min olarak sâlih amel işleyene güzel bir hayat vaat edilmekte ve şöyle buyrulmaktadır: “İman etmiş olarak, kadın-erkek kim sâlih amel işlerse ona güzel bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını, yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (Nahl, 16/97) İbn-i Kesir, tefsirinde bu âyeti şöyle açıklamaktadır: “Bu, güzel amel işleyenlere Allah’ın bir vaadidir. Sâlih amel, kadın olsun, erkek olsun kalbi Allah ve Rasûlüne iman etmiş kişilerden sâdır olan, Allah’ın kitabına ve Peygamber’in sünnetine uygun düşen ameldir. Bu amel emrolunmuş, Allah katında meşru kılınmış bir ameldir. İşte Allah Teâlâ bu güzel amelleri işleyenlere dünyada iken hoş  (mutlu) bir hayat yaşatacağını, âhiret yurdunda iken işlemiş olduklarından daha güzeli ile onları mükâfatlandıracağını vaat ediyor. Hoş/güzel bir hayat, hangi yönden olursa olsun her türlü rahat ve huzuru (mutluluğu) içine almaktadır.

Sâlih amelin, kişiyi mutlu ettiği; kötü amelin de huzursuz ettiği, onu karamsarlığa sürüklediği açıktır.   Gerçek mutluluk yeri cennettir. Oraya da iman ve sâlih amelle girilir.  İman ve sâlih amel olmaksızın kurtuluş ve mutluluk mümkün değildir. “Asra yemin olsun ki, insan gerçekten hüsran (ziyan) içindedir. Bundan, ancak iman edip sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (103/Asr, 1-3) Her Müslümanın, imanını sâlih amellerle ibadet anlayışı içerisinde bütünleştirerek bütün davranışlarını güzelleştirmesi, iyi ahlâk sahibi olması gerekir. Ne mutlu iman edip sâlih amel işlemek suretiyle, dünya ve âhirette huzura,  mutluluğa kavuşanlara!