11 Eylül 2001 Saldırısından sonra ABD’nin embesil Başkanı George W. Bush Haçlı Seferi (Crusade) düzenleyeceklerini söylemiş ve nihayetinde Afganistan ABD ve NATO güçlerince işgal edilmişti. Elbette 85 milyonluk Müslüman bir ülke olan Türkiye’nin bu haçlı seferindeki rolü tartışılacaktır. Fakat Türkiye Afganistan’ın işgalinden bu güne kadar bu toprakla muharip güç bulundurmamıştır. Başta Kabil havaalanının işletmesi olmak üzere Afganlıların ihtiyaçlarını gidermeye çalışan askeri güçlerle hareket eden Türkiye’yi bu konuda kimse suçlayamaz ve bunu yapmak doğru değildir.

Haçlı Seferleri ortaçağda Kudüs’ün Müslümanlardan kurtarılması maksadı ile başlamış ve neredeyse bin yıldan beri devam etmektedir. Fakat Batılı güçlerin şimdi İsrail işgali altındaki Kudüs’ün kurtarılması diye bir bahaneleri yoktur. Bununla birlikte “11 Eylül İkiz kuleler saldırısı” veya “kitle imha silahlarının yok edilmesi” gibi uydurma sebeplerle haçlı seferlerine katıldıklarını gözlemlemek mümkündür.

Ortaçağda haçlı seferleri daha çok Roma’da bulunan Papa tarafından başlatılırdı. Dünyanın en vahşi ordularını Müslümanları yok etmek üzere köpek sürülerinin saldırılarına benzer şekilde organize ederdi. Daha sonra Selçuklulara ve Osmanlılara karşı düzenlenen bu seferlerin neredeyse tamamı Anadolu ve Rumeli ovalarında yok edilmişti. İslam’ın bayraktarı olan Türkler haçlı seferlerini durdurmayı başardığı gibi Orta Asya’dan çıkıp gelen Cengiz Han ve Moğol yağmacıların İslam’ı ortadan kaldırma girişimlerine de son vermişlerdi. Sultan Baybars komutasındaki Türkler Ayncalut adı verilen bölgede Moğol askerlerini kılıçtan geçirmiş ve daha ileriye gitmelerine mani olmuştu.

Haçlı seferleri ne yazık ki günümüzde de devam etmektedir. İslam topraklarını sömürmek ve Müslümanları emir altına almak için türlü türlü bahanelerle savaşlar açılmakta ve batılı yağmacılar Müslüman topraklarına saldırarak milyonlarca insanı şehit etmektedirler. Bugünkü yazıya konu olan Afganistan haçlı seferinde de ABD öncülüğünde bir saldırı olmuştur. Fakat bu saldırıdan yaklaşık 180 yıl önce İngiltere Krallığı işgal girişiminde bulunmuştu. İngiltere bu önemli geçiş yolları üzerindeki toprakları ele geçirmek için üç büyük girişimde bulunmuş fakat 1842, 1881 ve 1919 tarihlerinde Afganistan halkları ile yaptıkları savaşları kaybederek bölgeden çekilmek zorunda kalmışlardı.

1842 tarihindeki ilk saldırı, 74 sene sonra 1916’da Kutul Amare’de 6. Osmanlı Ordusuna teslim olmalarına benzer şekilde gerçekleşmişti. İngiliz tarihindeki en utanç verici yenilgi budur. Daha sonra Kutul Amare gelmektedir. Üç kere saldırıp sonuç alamayan İngiliz İmparatorluğu, Emanullah Han’ın başında bulunduğu Afganistan’la imzaladığı Ravalpindi Antlaşmasıyla bölgeden kuvvetlerini tamamen çekmek zorunda kalmıştı.

Bu çekilme İkinci Dünya savaşından hemen sonra devam edecek bu sefer İngilizler Hindistan’ı Müslümanlar aleyhine olarak üç parçaya bölerek terk edeceklerdi. 1989 Yılında Afganistan’ı terk etmek zorunda kalan Sovyetler Birliği, İngilizlere benzer şekilde yenilginin şokunu atlatamadan çok kısa bir zamanda tarihin çöplüğüne atılan bir başka ülke olmuştu.

Komünist ideolojinin en acımasız icraatçısı olan Sovyetler, bir yıl sonra 1990 yılında 6 tanesi Türk Devleti olan 15 parçaya bölünmüştü.