Başlangıcı olan her şeyin bir sonu muhakkak vardır. Gündüz kavurucu sıcaklığıyla dünyayı ısıtan güneşin arkasından gelen serinletici ayın var olması gerekliliği gibi, işleyişi olan bir olayın eninde son bulacağı kesindir.

Bu bitip tükenen sonlar arasında Asıl mühim olan İnsanın dünya hayatının son olduğunu bilip ve ardından gelecek olan sonsuz bir ahiret hayatının başlayacağını inanmasıdır.

Sondan yeni bir başlangıca bir ölüm götürmektedir. Ölüm ise hayatın son bulmasıdır. Son bulmakla yeni bir hayatın başlaması sadece Müslümanlara özgü mesut ve bahtiyar edici bir olay örgüsüdür.

Bir kimsenin Ölüm anı onun öldükten sonraki hayatı hakkında fikir verir. Nasıl ki hayatında doğruluğu nasılsa öyle ölür temeli mevcut ise ölüm ve sonrası içinde durum değişmemektedir.

Hakiki mümin ölümün bir kavuşma olduğunu bilir. Allaha kavuşmayı ister. Allah da ona kavuşmayı ister. Dünya hayatını tarla misali değerlendiren ahiret hayatı da mutlu, mesut ve bahtiyar içinde sürdüreceği ayet ve hadislerle ifade edilmiştir.

Öleceğini bile bile insan nasıl yaşar? Sorusu muhakkak her insanın aklının ucundan geçmiştir.

Bir gün bu hayatının son bulacağını bile bile kötülük yapan insanın haline nicedir acaba. Peki ya yatıp kalkıp hayır dua almak için uğraş sarf eden her an iyilik düşünen insanın hali?

Yeryüzündeki canlıların doğup, büyüme ve ölme temelleri içerisinde sürdürdükleri yaşamdan edindikleri o muazzam bilgiyi bir kenara bırakıp aksi istikamet yolda ilerleyene ne demeli? Aklı selim mi? Elbette hayır.

Korkunun ecele faydası yok mu? E hadi yok diyelim, insana hiç mi faydası yok! Bunca zamandır yapılan çağrının hepsi kuru bir gürültüden ibaret mi? Sağır bir insan bile bu yüzyıllardan beri süre gelen çağrıya kulak verip doğru yoldan ilerlemişti.

Azap var. Kabir hayatı çetindir. Zordur. Eşiktir. Bir adım öncesi o onlarca yıl boş uğraş peşinde tükettiğimiz dünya hayatı; bir adım sonra ise ahiret hayatına açılmaktadır.

Peygamber Efendimiz dünya hayatını ne anlamda nimet bilip aklı selim ile değerlendirip kar edileceği konusunda şu hadisi şerifi buyurmuştur:

“Dünya ahiretin tarlasıdır.”

Dünya hayatında geçen onlarca yılın ahiret hayatı için bir sınav olduğunu unutmamalı insan. Dünyayı ahiret için heder etmek yerine ahiret için dünyamızı heder etmeliyiz.

Çünkü akıl sahibi zamanı son olan bir yaşamı seçmek yerine sonsuz bir alemi seçeceği muhakkaktır.