Mekke’li müşrikler hayat hakkı tanımayınca, Müslümanlar Medine’ye hicret ettiler. Medineli Müslümanlar ki onlar “ensar” ismi ile yâd edilirler, onlara evlerini barklarını açarak tam bir kardeşlik ve dayanışma örneği gösterdiler. Allah da onları sonsuza kadar şerefli ve aziz kıldı. Sözlükte “yardımcılar” anlamına gelen ensâr; “nasîr” veya “nâsır” kelimesinin çoğuludur. Terim olarak; dinleri uğruna Mekke’den Medine’ye hicret eden Hz. Muhammed’i (asm) ve ashabını Medine’ye kabul eden ve onlara her türlü yardımı yapan Medineli Müslümanlara denir. Ensâr kavramı Kur’ân’da âyetlerde de geçmiştir. Mealen; Allah’ın muhacirlerle birlikte ensârdan razı olduğu, onlar için cennetler hazırladığı (Tevbe, 9/100) onları bağışladığı (Tevbe, 9/117); ensârın muhacirleri sevdiği, onları kendilerine tercih ettikleri (Haşr, 59/9), malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad ettikleri (Enfâl, 8/72) bildirilmiştir. Hz. Muhammed (asm) Medine’ye göç eden Mekkeli Müslümanlarla ensârı birbirlerine kardeş yapmıştır. Ensâr muhacirlere kucak açmış ve her şeylerini onlarla paylaşmışlardır. Eğer “ensâr” kavramını ele alıp yola çıkılır ise bugün Suriye konusunda yapılan ve yapılması gereken işler konusunda daha ciddiyetle durulup çareler bulunabilir. Aksi takdirde bir tv programında yaşadığım gibi olayları sadece siyaset-ekonomi yani para-pul ekseninde değerlendirecek olur isek büyük hata ederiz. Elbette mültecilere yardım edeceğiz. Onlara evimizi barkımızı açıp elimizden gelen yardımı göstereceğiz. Yoksa “dostlar alışverişte görsün” misali yardım ediyor görünmekle, Allah’ın rızasını kazanmak mümkün değildir. Ülkemiz eğer onca kriz operasyonuna maruz kaldıktan sonra ayakta kalmış ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmış ise işte Suriyeli kardeşlerimize yaptığımız yardımların rolü büyüktür. Belki de onların duası sayesinde 15 Temmuz darbesini ve planlanan yıllardır büyük emek verilerek hazırlanan dehşetli faciayı önlemiş olduk. Allah, halkımız üzerindeki korkuyu kaldırdı ve cesaretle tankların üzerine atlayıp darbeyi durdurma zaferini gösterdi. İnsanlar üzerindeki korku kalkmakla iş bitmedi;aynı zamanda darbecilere de korkunç bir ürkeklik ve karamsarlık verdi, Allah. Fetocu-Kamalist işbirliği hak ile yeksan olup kesintisiz olarak 50 yıldan beri gerçekleştirdikleri darbeler sona erdi. Darbeciler öylesine korku ve dehşet içine düştüler ki en kralı gelse dahi artık tanklarla milletin önüne çıkıp bir halt edemez. Bu nedenle 15 Temmuz 2016, çok önemlidir ve insanlık tarihinde önemli bir köşe taşı olmuştur. Elbette mültecilerin duasından başka daha nice neden vardır ve bunlar sayesinde Rabbim İslam âlemini ve bu büyük âlemin göz bebeği olan ülkemizi korumuştur. Bunların her birisi ele alınarak incelenmeli ve “ABD-Siyonist-Avrupa ittifakının nasıl olur da bu denli emek verdiği bir plan başarısız kalır?” sorusuna cevap aranmalıdır. Bu sorunun diğer cevaplarını araştırmacılara bırakıp sadece Suriyeli mülteci kardeşlerimizi ele alarak Haçlı-Siyonist-Batı ittifakının planlarının boşa çıkarılmasını arz etmek istiyorum. Öncelikle yapılan bir araştırma sonuçlarından yararlanarak Türkiye’deki Suriyeli sayısını söyleyelim: Toplam 2.850.000 olan göçmen nüfusunun 1.600.000’i çocuk, 820.000’i yetişkin kadın ve 430.000’i yetişkin erkekten meydana gelmektedir. Bu insanlara “ Ülkenize geri dönecek misiniz?” sorusuna neredeyse tamamı “Savaş biter bitmez döneceğiz!” demektedir. Mekke’li Müslümanların Hudeybiye Anlaşmasına Peygamberimizi (asm) üzmek pahasına nasıl karşı çıktıklarını anlatmak gerekir…