Akdeniz Üniversitesi Fen Fakültesi Nükleer Fizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail BoztosunAkkuyu Nükleer Güç Santrali'nin (NGS) teknolojik açıdan Türkiye'nin nükleer lige çıkmasında oldukça önemli bir proje olduğunu belirterek, "Akkuyu'daki yüzde 35'lik yerlileştirme hedefinin, Sinop'ta 10 ya da 15 puan artırılarak yüzde 50'ye çıkarılması gerekiyor. Bir sonraki reaktörde bunu biraz daha artırmayı hedefleyip, en sonunda reaktörün kalbini yapacak bilgi birikimi ve teknolojiye ulaşacağımızı düşünüyorum." dedi.

Mersin'de dün temeli atılan Akkuyu NGS projesine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Boztosun, nükleer enerjinin Türkiye için ihtiyaçtan ziyade, bir zorunluluk haline geldiğini söyledi.

Boztosun, Akkuyu NGS'deki reaktörlerin üçüncü nesil teknolojiye sahip olacağını ve güvenlik açısından hiçbir sıkıntıyla karşılaşılmayacağını ifade ederek, bugüne kadar nükleer santrallerde meydana gelen sıkıntıların birinci ve ikinci nesil reaktör tiplerinde oluştuğunu belirtti.

"Çevreye zarar vermeyen ve yüzde 95 oranında sürekli güç sağlayan bir sistem sanayiye müthiş bir değer katacaktır"

Enerji çeşitliliğinin sağlanmasında nükleer santrallerin oldukça önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Boztosun, "Elinizde çevreye zarar vermeyen ve yüzde 95 oranında sürekli güç sağlayan bir sistem olduğu zaman, bu sanayiye müthiş bir değer katacaktır. Ayrıca ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı katkısı olacaktır." diye konuştu.

Boztosun, sürdürülebilir enerji kaynağı olan nükleer güç santrallerinin kalkınmanın itici gücü olacağına işaret ederek, "Nükleer teknoloji transferi ve yerlileştirme konularında ülkemizin öncelikle yapması gereken şey, araştırma geliştirme projeleri ve ürün geliştirme (Ür-Ge) çalışmalarını üniversite ve sanayi ile iş birliği içinde yürütmektir. Ür-Ge ile sahip olunacak akademik ve endüstriyel tecrübe gelecekte kendi imkanlarımızla yapacağımız nükleer reaktörlerin nüvesini teşkil edecektir." değerlendirmesinde bulundu.

"Nükleerde Güney Kore örneği"

Boztosun, Türkiye'nin yaklaşık 50 yıllık bir serüvenin ardından nükleer enerjiye adım attığını söyledi.

Nükleer reaktörün kontrollü ve kontrolsüz bölgeler olmak üzere iki ana kısımdan oluşacağını ifade eden Boztosun, reaktörün ana bileşenlerinin olduğu bölümün dışındaki kontrolsüz bölgedeki herşeyin yerli sanayici tarafından yapılabileceğini kaydetti.

İlk etapta söz konusu kontrolsüz bölgedeki yerlileştirme oranının artırılması gerektiğine işaret eden Boztosun, şunları söyledi:

"Nükleer teknolojide yerliliğin artırılması hedefine, Güney Kore'de olduğu gibi kademeli bakılması gerekiyor. Nükleer teknolojiyle ilgili konularda çalışmak bir kültür meselesidir. Ülkemizde ne yazık ki, şu ana kadar bu konuda bir kültür oluşturulamamıştır. Rusya'ya gönderdiğimiz öğrenciler ve yapılacak bu ilk nükleer reaktörle edinilen tecrübe bu alanda bir kültür oluşturacaktır. Dolayısıyla şu an Akkuyu'daki yüzde 35'lik yerlileştirme hedefinin, Sinop'ta 10 ya da 15 puan artırılarak yüzde 50'ye çıkarılması gerekiyor. Bizim bir sonraki reaktörde bunu biraz daha artırmayı hedefleyip, en sonunda reaktörün kalbini yapacak bilgi birikimi ve teknolojiye ulaşacağımızı düşünüyorum. Bunun başka bir yolu da yok. Dolayısıyla yerlileştirme bağlamında bir sonraki reaktörde yüzde 50'yi hedeflerken, tıpkı Güney Kore örneğinde olduğu gibi bu süreç içerisinde kendi nükleer reaktörümüzü kendi milli kaynaklarımızla yapmanın yolu açılmış oluyor."