İsrail Muhribi Eliat, 1967 yılındaki savaşta güdümlü mermi ile batırılan ilk savaş gemisi olmuştur. Üstelik kendisinden çok daha küçük ölçekli hücumbotlar bu işi başarmışlardır.

21 Ekim 1967 yılında Mısır Deniz Kuvvetlerinin elindeki Komar sınıfı hücumbotlar attıkları 4 adet Styx isimli füzeden 3’ünü İsrail muhribine isabet ettirmişlerdi. Port Said açıklarında gerçekleşen bu olaydan sonra savaş sahalarında büyük savaş gemileri yerine daima güdümlü mermiler söz sahibi olmuşlardır.

1982 Yılındaki Malvinas (Falkland) Savaşında Arjantin, elindeki güdümlü mermileri (Exocet) başarı ile İngiliz destroyerlerine karşı kullanarak ağır kayıplar verdirmiştir. Fakat sadece 24 füzesi bulunduğundan savaşa devam edememiş bunlar tükendiği için hemen kıyısındaki Malvinas Adalarını İngiltere’ye vermek zorunda kalmıştı.

Malvinas savaşında Arjantin çok önemli bir kayıp daha yaşamıştı. 2-4 Mayıs 1982 tarihleri arasında İngiliz Nükleer denizaltısı Conqueror, Amiral Belgrano Kruvazörünü batırmıştı. 323 Denizcinin ölümüne yol açan bu olaydan sonra dünya üzerindeki büyük zırhlı savaş gemileri tek tek emekliye ayrılmıştı. Çünkü savaş teknolojisi değişmiş güdümlü mermiler ve torpidolar çok küçük platformlardan atılarak bu büyük gemileri rahatlıkla savaş dışına itebiliyorlardı.

Birinci ve İkinci Körfez Savaşlarında ise güdümlü mermiler yeniden sahneye çıktılar. Binlerce Irak tankı, ABD’nin uçaktan atılan güdümlü mermileri ile demir tabuta dönüşmüştü. Savaş silah bakımından güdümlü mermiler nedeniyle orantısız bir güç gösterisine sahne oluyordu. Irak askerleri, demir tabutlara dönen tanklar ile savaşmak istemiyordu. Her iki savaşta Irak için ölümcül olmuş ve sonunda çoğu sivil 2.5 milyon Müslüman ölmüştü.

Şimdi ise Türk savunma Sanayinin ürettiği Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA’lar) benzer etkiyi göstermektedir. Türkiye bunları Suriye, Irak ve Libya’da başarı ile kullandıktan sonra Azerbaycan’a vermiştir. Karabağ’ın kurtulmasında en önemli rol; bu dehşetli SİHA’lar tarafından gerçekleştirilmektedir.

Güdümlü mermilerin çok önemli iki yıkıcı etkisi vardır. Birisi maddi diğeri ise manevidir. Maddi etkisi malumdur. Büyük miktarlardaki patlayıcıyı % 90’a varan başarılı vuruş yüzdesi ile hedef üzerinde patlatabilmektedir. Eğer güdümlü mermiler insansız platformlardan atılıyor ise tahrip etkisi çok daha büyük olmaktadır. Çünkü içinde insan olan araçlar düşmana bu kadar rahat bir şekilde yaklaşamamaktadırlar.

Güdümlü mermilerin ve insansız platformların daha büyük asıl yıkıcı etkisi ise manevidir. Çünkü bunlar kamikaze yani intihar bombacısı olup insanlardan çok farlkı olarak ölümden korkmazlar. İşte bu durum; karşısındaki düşman askerini manevi olarak yıkmakta savaşma cesaretini tamamen ortadan kaldırmaktadır.

Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz bu dehşetli sahneleri izleyen her insan korkuyla ürpermektedir. Çünkü karşısında ölmekten korkmayan fakat öldürmek üzere programlanmış makinelere söz anlatmak mümkün değildir. Bu canavar silahların merhameti, acıması yoktur. İşte son örneğini SİHA’ların yıkıcı etkisi ile gördüğümüz insansız silah araçları; yeni yüzyılın en dehşetli gücü olmuştur. Her geçen gün yeni teknoloji ile donatılmış bu savaş araçları, savaş stratejilerini değiştirmekle kalmamış kullanıcılarına maddi ve manevi üstünlük de kazandırmıştır.

Buna mukabil; milyonlarca dolar ödenerek satın alınmış olan savaş gemisi, uçak, tank, top ve diğer zırhlı araçlar, güdümlü mermiler karşısında birer demir tabuta dönmeye başlamıştır. Bu açıdan değerlendirdiğimizde ABD ve Batılı ülkelerin ikiyüzlü bir şekilde Türkiye’ye karşı uyguladıkları ambargoların; ülkemize asimetrik olarak faydaları olmaktadır.

“Kötü komşu ev sahibi yapar” atasözünde olduğu gibi NATO’daki güvenilmez müttefiklerimizin F-35 ve daha nice silahı satmaması, yerli ve milli sanayinin gelişmesi açısından çok faydalı olmuştur. İşin ilginç tarafı ABD’nin bize vermediği F-35 savaş uçağının en önemli parçaları Türkiye’de üretilmektedir.

Rusya’dan alınan S-400 hava savunma Sistemi bahanesi; dünya üzerinde görülmüş olan en çirkin ve ahmakça davranışlardan birisi olmuştur. “Kendine savunma silahları alamazsın” gibi absürt bir karar alan ABD’nin dünyaya rezil olduğu bir dönemi apaçık bir şekilde izlemeye devam ediyoruz. ABD seçimlerinde kazanan kim olursa olsun her iki lider de S-400’ler nedeni ile Türkiye’ye yaptırım kararı uygulayacaklarını söylemişlerdir. Bu aptalca ve ticari anlaşmalarda kendi kendisini zora sokan kararlar; ABD’nin silah endüstrisi konusunda sonunun yaklaştığını da göstermektedir. Çok pahalı olan ve milyarlarca dolarlık ticaret anlaşmalarına riayet etmeyen ABD ile bundan sonra hiçbir ülkenin silah anlaşması yapması beklenemez. Elbette ABD’nin köleleştirmiş olduğu ülkeler bahsimizden hariçtir. Çünkü bu zavallı devletler istese de istemese de ABD çıkarlarına boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Fakat fırsatını bulduğu ilk anda bunun karşılığını ABD’ye ödetecek olmasından dolayı kimsenin şüphesi olmasın. Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; artık klasik silahların savaş alanlarını etkileyecek tesiri kalmamıştır. Yapabildikleri en önemli iş Rusya’nın yaptığı gibi havadan halı bombardımanı yaparak sivil asker ayırımı yapmadan insanlık suçu işlemektir. Bu uçakların da sonu pek hazindir. Çünkü güdümlü mermiler bunların en büyük düşmanıdır. Çok daha uzak mesafelerden kolayca bunların avlanması mümkündür. Zira F-35’ler de dahil olmak üzere bütün insanlı platformlar birer uçan tabut haline dönüşmüştür, vesselam…