Zihinsel ve bedensel engelli olarak dünyaya gelen 20 yaşındaki Mert Şimşek, 12 yıl boyunca süren tedavinin ardından azmi sayesinde yürümeyi, okumayı ve yazmayı başardı. 
"Mental retardasyon" ve "içe dönük bacak" sendromuyla doğan, defalarca ameliyat olup ve uzun süre fizik tedavi gören Mert Şimşek, 12 yıl süren zorlu tedavi sürecini AA muhabirine anlattı.

Şimşek, tedavi sürecinde bazı doktorların kendisi için "yürüyemez" dediğini ancak sağlığına kavuşabileceğine inanan Prof. Dr. Ercan Olcay'ın kendisiyle ilgilendiğini söyledi.

Uzun süren tedavi süreci nedeniyle hastane dışında bir hayatının olmadığını aktaran Şimşek, "Sosyal hayatım hiç yoktu. Ben hiç parka gitmedim, oyuncak görmedim. Bir engelim vardı ama sürekli ağlayan, kendisine ve çevresine zarar veren bir çocuk olmadım. Uslu, kimseye zarar vermeyen, kendi halinde bir çocuktum." ifadelerini kullandı.

"İlk yürüdüğüm zamanı unutamıyorum" 
İlk yürüdüğü zamanı hiç unutamadığını ifade eden Şimşek, "Hayatta en çok yürümeyi istiyordum. Hastane penceresinden dışarıya baktığım zaman, 'Bir gün ben de yürüyeceğim' diye içimden geçiriyordum. İlk yürümeye başladığımda, çok tuhaf duygular yaşadım. Parka gittim, yakınlarımın ellerinden tuttum, insanlara selam verdim. Bu, benim hayata daha sıkı sarılmama vesile oldu. Bisiklet sürmeyi de çok istiyordum ve bir gün babam bana sürpriz yaparak, eve bisikletle geldi. Bisiklete sahip olduğum için çok duygulanıp ağladım. Yatarken bile yanımdan ayırmıyordum. Sabah çok erken kalkıp yeniden bisiklete biniyordum." diye konuştu.

Şimşek, konuşma, okuyup yazma ve zihinsel engelini aşmak için ise özel eğitime başladığını söyledi.

İlk olarak Bakırköy’de özel bir kuruma gittiğini ve burada kendisine zihinsel engelli tanısı konulduğunu anlatan Şimşek, "O kurumda haftada iki gün eğitim aldım. Bir süre devam ettikten sonra evimize uzak olduğu için İkitelli’de bir kuruma geçtim. Burada daha hızlı bir öğrenme sürecine girdik. Çevremdeki insanların okuyup yazabildiklerini gördüğümde, onlardan daha büyük birisi olarak daha da hırslandım. Hayata tutunmak için okuyup yazmam gerektiğine inanıyordum. Vakıf Gureba Hastanesi'nde kalem tutma alışkanlığım vardı ama anlamlı bir bütün yazıp çizemiyordum. Gazete gördüğümde 'insanlar bu kadar çok ve karışık şeyi nasıl okuyabiliyor' derdim." ifadelerini kullandı.

"Kitap yazmak istiyorum"
Tedavi ve rehabilitasyon sürecinde renkleri de tanıyıp ayırt etmeyi öğrendiğini aktaran Şimşek, "Bir iki renk dışında hiçbirisini tanımıyor, ayırt edemiyordum. Defalarca ameliyat olduğum için beynim zarar görmüştü. Renkleri öğrendikten sonra hayatım daha renkli hale dönüştü." dedi.

Öğretmeni Derya İpek’in kendisiyle yakından ilgilendiğini dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:

"Derya Hocam bana ‘Mert sen de bu azmi görüyorum, okumayı, yazmayı öğreneceksin’ deyince, bu bende çok olumlu bir motivasyon kaynağı oldu. Hiçbir dersi aksatmadan, çok çalışarak okumayı da öğrendim. Benim gibi bir sürü Mertler var; hiçbir Mert yatağa bağlı kalmasın. Hepsi başı dik, yürekli ve azimli olsun. Kitap yazmak istiyorum. Kitabımda kendi hayatımı, hastane odalarında yaşadıklarımı anlatarak, benim gibi olan çocuklara ve ailelerine moral vermek istiyorum."