Trendyol Süper Lig’in 3. haftasında, unutulmaz bir Karadeniz derbisi sahnelendi. Trabzonspor ile Çaykur Rizespor, taraftarlarını coştururken adeta futbolseverlere nefes kesen anlar yaşattı. Sahada başlayan mücadele sonucunda ise Çaykur Rizespor, deplasmanda 3-2’lik skorla galibiyeti elde ederek büyük bir zaferin altına imza attı. Kıyasıya mücadele, toplam 5 golün atıldığı bir karşılaşma haline dönüştü. Taraftarlar adeta nefesini tuttu, pozisyonlar birbirini izledi. Maçın ardından Trabzonspor Teknik Direktörü Nenad Bjelica, basının karşısına geçti ve duygularını açıkça ifade etti.

Bjelica’nın vurguları, sahanın ötesinde bir hikayeyi anlatıyordu. Türk oyuncularının üzerlerinde hissettiği medya baskısına özellikle dikkat çeken Bjelica, bu baskının altında yatan gerçekleri gözler önüne serdi. Özellikle Umut Bozok ve Enis Destan’ın emeklerine ve potansiyellerine vurgu yaptı. Geçtiğimiz haftalarda oynanan 2-0’lık Galatasaray-Trabzonspor maçının ardından, “VAR hakemlerine” yönelik yapılan eleştiriler ve Umut Bozok’un performansına dair yapılan yorumlar, maç sonrası uzun bir süre boyunca medyanın odak noktası haline geldi. Özellikle Karadeniz bölgesi medyasının ve hatta Trabzonspor taraftarlarının ilgi odağı olan bu eleştiriler, Teknik Direktör Bjelica’nın özellikle Karadeniz basını ve Trabzonspor taraftarları tarafından hedeflenen Umut Bozok’u ilk 11’de sahaya sürerek, hem kendi kararlarının hem de takımının arkasında durduğunu gösterdi.

Bjelica, bu duruşunu keskin bir ifadeyle medyaya yansıtarak adeta bir isyanı dile getirdi. Bjelica’nın “Umut Bozok baktığınızda en çok gol katkısı veren oyuncu” ifadesi, genç futbolcunun saha içindeki etkisini ve performansını bir kez daha öne çıkarıyor. Her türlü eleştiriye rağmen, Umut Bozok’un saha içindeki enerjisi ve emeği, takdiri kesinlikle hak ediyor. Bu maç sadece 90 dakika süren bir müsabaka değil, aynı zamanda futbolun içindeki duyguların ve değerlerin canlı bir yansımasıydı. Her vuruş, her pozisyon ve her oyuncu, sahada kendi hikayesini yazıyordu ve bu hikayeler, futbolun büyüsünü daha da derinleştiriyordu. Nenad Bjelica’nın isyanı sadece bir maç sonucunu değil, aynı zamanda futbolun derinliğini ve oyuncuların sadece futbollarını geliştirmek ve takımdaşlık ruhunu pekiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda her maça hazır olmak için gösterdikleri insanüstü çabaları da yansıtıyordu.