Tarih boyunca İslam Dünyasının ve Türkiye’nin düşmanları her daim var olmuştur. Başta Yahudiler ve Hristiyanlar İslam dinini yeryüzünden silmek adına birçok oyuna, fitneye başvurmuşlardır. İsrail, Amerika, Almanya, Rusya ve İngiltere İslamiyet’i yok etmek için uğraşan ülkelerin başında gelir.
Lakin İngiltere bu ülkeler arasında en şerlisi olma ve kendini gizleme konusunda özel bir yer tutar.
Müslümanlara aşırı düşmanlık beslemiş büyük fitnelere imza atarak yüzbinlerce Müslümanı katletmişlerdir.
Son üç asırda Türk ve İslam âlemi, nerede bir ihanete uğramışsa, bunun altında mutlaka İngilizler vardır. İngilizlerin bütün İslam âleminde takip ettikleri siyasetin temelinde şu üç kelime yer alır “Parçala, yönet ve dinlerini imha et.”
İngilizler, İslam Ülkeleri arasında devamlı birbirleri arasında sürekli birbirlerine düşmanlıkları vesavaşları kışkırttılar.
Osmanlı devrinin son âlimlerinden Seyyid Abdulhakim Arvasi İngiliz fitnesini şöyle açıklar.
“İslam’ın ve Müslümanların en büyük düşmanı İngilizlerdir. İslamiyeti bir ağaca benzetirsek, başka kafirler, fırsat bulunca bu ağacı dibinden keser Müslümanlarda, bunlara düşman olur. Fakat bu ağaç bir gün filiz verebilir. İngilizler böyle değildir. Bu ağaca hizmet eder, besler Müslümanlar da, onu sever. Fakat gece kimse anlamadan gizlice köküne zehir sıkar. Ağaç öyle kurur ki, bir daha filiz veremez.”Vah vah çok üzüldüm.”diyerek Müslümanları aldatır. İngilizin, İslam’a böyle zehir salması demek, para, mevki ve kadın gibi, nefsani arzular karşılığında satın aldığı yerli münafıkların, soysuzların elleri ile İslam âlimlerini, İslam kitaplarını bilgilerini ortadan kaldırmasıdır.”
Hakikaten, Osmanlı dönemimin de yetiştirdikleri casusları Müslümanların içine sızarak Müslümanları birbirine düşürmüş ve fitneleri sebebiyle birbirlerine düşman etmişlerdir. İngilizlerin casusluk faaliyetleri alabildiğine fazladır ve dahi ünlü casusları mevcuttur.
Saklama gereği duymadıkları ünlü casuslarından birkaçı şunlardır;
Hempher:
Başta Arabistan’da olmak üzere Muhammed Abdul Vahhab aracılığıyla sapık din adamı Teymiye’nin fikirleri ile Hempher’in yalanları karışımı olan Vehhabiliğin ortaya çıkmasına ve diğer bölgelere yayılması yönünde faaliyet göstermiştir.
William Penn:
Bir önce ki yazımın konusu olan, Dinler arası diyaloğun fikir babası ve Pensilvanya’yı faaliyetlerini yürütmek adına üs olarak kurmuştur.
Arabistanlı Lawrence:
Birinci Dünya Savaşında İngiliz ajanı Lawrence’nin kışkırtmaları neticesinde Arapların Türklere karşı haince davrandıklarına tarih şahittir.
Aynı zamanda Avusturalya’yı Büyük Britanya adına işgal eden, Aborjinlerezulmederek, bugün kendi anavatanlarında sefil durumda yaşamalarına neden olan da yine İngiliz kaptan John cook’tur.
İşte İngilizler kendilerini bu kadar soylu, üstün(!) bir millet olarak gördüklerinden, yeryüzünün kendilerine bahşedilmiş olduğunu dolayısıyla her kötülüğü başkalarına mübah gören küstah bir akıl tutulması içindeler. 
Demem o ki;
Bugün bile bütün açık oturum ve konuşmalarda, İslam Âlemi ve Türkiye düşmanlarının oyunları, fitneleri zikredilirken, bunların başında Amerika, İsrail ve diğer Avrupa ülkeleri haklı olarak isimlendirilirken asıl baş düşman İngiltere’nin adı sanı pek geçmemesi dikkatimi çekmekte. Umuyorum ki, bundan böyle İslam ve Türk düşmanları basında konuşulduğunda İngiltere büyük puntolar halinde zikredilir.
Buradan, basında bu konuyu ele alan konuşmacılara acizaneduyurumdur…
Ve yazımı İngilizlerin oldukça meşhur, sömürgeciliklerine atfedilmiş bir sözle bitirmek isterim;
“İngilizlerle el sıkışırsanız, el sıkıştıktan sonra parmaklarınızı sayacaksınız bakalım yerlerinde duruyor mu?”
Sözün özü;
Çıbanın başı İngiltere’ye dikkat!
Selam ve dua ile…