Nefes alışın zor oluşunu
İlk oksijeni çigerlerine yollayan
Bebekten başkası bilemezdi..
Ağlayışına ,mutlu olanlara aldırış etmeyişi ,aslında bir isyandı.
Canım acıdı!!diye feryat ediyordu.Belki bebek lisanıydı,ama isyandı bu!
Feryat edişi, ne tuhaftır ki,
Sevgiyle seyrediliyordu.
Aslında sevinçin yansımasıydı.
Nefes alabilmişti.
Artık canlıydı.
Candan kopan bir can dı.
Acının önemi yoktu.
Nasılsa kolay gelecekti.
Her nefes alışına ,öyle bir alışacaktı ki...
Acıdan eser kalmayacaktı.
Taki... Son defa Dudaklarının arasından çıkarken. Veda edişi ,gelişinden daha bir acı verecekti. Unutmuştu oysa ilk nefesini alışındaki Acıyı... Hayat ona ne acıları sunmuştu. Onlar bile zamanla unutulmuştu. İnsan nasıl bir varlık? Herşeye öyle bir alışıyor ki... Yaşam şartlarını kendine öyle bir monte edişi var ki!!’
Ilk isyanları hayat sahnesine koyan,sonra dan hiç yaşanmamış gibi Anlatabilen bir varlıktı. Ruh, bedenin kendine sundukları kadar dır. Ruh ,bedene muhtaçtır
Beden; ruhunu beslememiş ise
O vakit beden , ölmüş bir ruhun
Ayakta tutmaya çalıştığı bir et yığınıdır.
Ruh ile beden ,beraber var olurlar ise...
O zaman ruhun güzelliği bedenine yansır. Ve ortaya çıkan “hakiki bir kul” olur. Hakiki kul var ise!! Yalancı ya da uydurma kul da var mıdır ki? Elbette var dır.
Bu gibi insanlara;”Taklit kul diyelim.”
Var oluş amacını unutup,yaşamdaki hırs ve bencillik hamuruyla yoğuranlardır.
Ruhu beslemek yani hakiki bir insan olmasını sağlamak için yaşamak yerine,tercihini ,negativ olarak yansıyan bir hayat ile kullanmıştır. “Amaçsız hayat” yani, Yaşam sürmek ,yüzyılın modasına verilen isim olmalıydı. 
Ekinsiz tarlayı sürmek gibi bir şey. İstediğin kadar toprağını işle,tohumu verimli olandan kullanmaz isen,alacağın mahsul kısır kalır. Ruh da aynen bedenin tarlasıdır. Verimli olanı vermeliyiz. İman Sevgi Saygı(duymak ve göstermek) Ve ölümcül bir bedenin kazançı  Taklit insan;zamanla kendi varlığını unutarak,başka sıfatlar altında yaşadığını bile anlamamaktadır.
Taklit kul ,en çokta yaratılan ve görevlerini unutmayan kulları sevmemektedir.
Kendinin o rolü yapamayacağından,sürekli insanlar ile uğraşıp kendi gibi insanların gündemlerinde var olmak isterler.
“Çamur at izi kalsın”deyimi misali.
Unutulan bir şey vardır ki!!!
Çamur önce kendi ellerini pisletmiştir.
Birgün bir iş yerine,iki arkadaş işçi olmak için başvururlar.
Lakin bir tane alınacaktır.
İş veren önce ikisi  ile beraber sonra da ayrı ayrı konuşur.
Birine derki ;”arkadaşın senin çalışkan olmadığını,dürüst olmadığını söyledi.”
Arkadaşı şaşırır;”yalancıdır.”der başlar arkadaşını kötülemeye.
Diğerine de aynısını yapar.
Diğeri başını öne eğer;”o benim yıllanmış dostumdur.
Eğer öyle görmüş ise beni ,haklıdır.”der ve susar.
Arkadaşını kötülemeyen kişiyi işe alır.
O kadar çok anlatımı bir deyişte aksettiren bu hikaye de bir taklit birde hakiki insan vardır.
Günümüzde menfaatler için nice iftiralar atılmaktadır.
Sebep nedir ki?
kiralık olan bir hayat için mi?
Altın altındır
Kömür kömür dür.
Her insan kendini ,
yaşantısıyla ve de konuştukları ile yansıtır.
 Bu dünyayı kazanmak için satmaya değer mi?
Vallahi bu kazanç karsızdır.!!!
Taklidi imanı olan 
Taklidi insana saygı - sevgi duyulmaz.
İman Rabbine kulluğunu sunuşdur.
Elbette ki!! Karışmak kimsenin haddi değil dir.
Mamafih hakiki kulun da bir insan oluş damarı vardır.
Ona dokununmak ta imansızın haddi değildir.
Yaşam tohumunu gübrelememin tek yolu sevgiyle bakmaktır.
Ah ne olaydı da;”İnsan  takliti dir,sakının”yazısını alınlarından okuyabilseydik.
Sevgi ve saygı ile
Değerli okurlarım.