Özgürce ihanet çığırtkanlığı acilen susturulmalı!
Özgür ihanetin hür medyası olmak gayretinde olan basın yayın organlarından birisinde görev yapan Yavuz Baydar, özgür medya için birlik çağrısı yapmış. Hatta çok manidâr ki eski kavgaları bırakıp ortak bir cephede buluşmaya yönelik açık davette bulunuyor. Kiminle peki? Aslında düne kadar taban tabana zıt olduğu kurum, kuruluş ve şahıslarla… Ne adına?  Tek bir şey. O da meşru iktidara ve milletin yarısından fazlasının oyuyla seçilen Cumhurbaşkanına… Mesnetli, mesnetsiz kıyasıya saldırı… 
Bu uğurda sözüm ona 180 aydın(!) özgür basın için Hitler dönemine müsaade etmeyeceğiz kabilinden bir karalama ile yeni bir saldırı eylemi içinde oluyorlar. Kant, kendi zamanında bu günler için bir tespitte bulunuyor. Diyor ki; “Bütün hak ve özgürlük eylemleri basın ile uyumlu değilse gerekli görülmez.” 
Bu aydın olduklarını iddia eden insanlar bazı şeyler kendi istedikleri veya olmasını bekledikleri gibi olmadığı için isyan bayraklarını açıp olmadık işlere kalkışarak bizim de içinde bulunduğumuz tüm basın için söylenilen birçok kötü yakıştırmayı haklı çıkarmaya gayret edip bunu da başarıyorlar. 
Minimum elfaz ile maksimum yalan söyleme sanatı diye tarif edilen medyada keçisi çalınan müftüyü “Keçi çalan müftü” ilan etmek gazeteciliğin maharetlerinden sayıldığı, masa başı haberlerin en kolay iş olduğu, en başarılı asparagasın en yüksek taltifi aldığı bu cenah şimdilerde tam da hiçbir şeyin istedikleri gibi gitmediği telaşındalar. 
Özgürlükten anlayışları o kadar gariptir ki devletin sırlarını ifşa edeceksiniz, dış siyaset dengelerini değiştirecek operasyonlarla ilgili bilgileri aşikâre edeceksiniz, mahremi nâmahreme ihbar edecekler sonra da özgür basın olacaksınız…
Sınırda silah malzemesi görüntüleyip “IŞİD’e silah malzemeleri Akçakale’den” diye manşet atıp devleti ortaya çıktığı günden beri terörist ilan ettiği bir örgütle iş tutmakla suçlayacaksınız sonra da özgür basın olacaksınız.
Çıkıp medya organlarında aleni bir şekilde içinde yaşadığınız, üstünde beslenip barındığınız ülkenin halkın %52’sinin açık desteği ile Cumhurbaşkanı seçilmiş bir liderini aleni bir şekilde tehdit ve tahkir edeceksiniz sonra da özgür basın olacaksınız.
Özgür Gündem gibi bir gazete hala bu ülkede yayın yapabiliyorsa, insanları aleni bir şekilde meşru devlet ve iktidara isyana ve direnişe davet edebiliyorsa, özgürlük anlayışı şuanda birbiriyle birebir örtüşen diğer medya organları aynı daveti algı oluşturma gayretiyle yapabiliyorsa daha nasıl bir özgürlük istiyorlar acaba? 
Hür olmaktan kastınız ihanetinize mani her şeyin önünüzden çekilmesi ise hiç kusura bakmayın bu ülkede bir devlet ve halkın desteğini almış bir siyasi irade var. Bu ülkede ülkesini seven, dinini seven, milletine aşık insanların bulunduğu daha özgür medya organları var. Çünkü özgürlük Hakk’tan ve halktan yana olmaktır. Özgür olmak doğrunun ve iyinin yanında olmaktır. Anlayacağınız meydan boş değil.