3- Sabır

Evlilik, bir bakıma sorumluluk yüklenmektir. Sorumluluğu artan kişinin haliyle yükü de artmıştır, rolleri de. Görev ve sorumluluğu artan eşler ailede haliyle bekârlık dönemine göre daha çok yorulabilecektir. Yorulan çiftlerin stresi artacaktır. Stres artınca sataşma veya bağırma da kendini gösterecektir. İşte bu aşamada eşlerin sataşma, bağırma ve dövüşmeye karşı kendilerini frenleyebilmesi için sabır şarttır. Sabır, eşlerin birbirinin bazı olumsuz söz ve davranışlarını sakince, anlayışla ve tepkisizce karşılamada olduğu gibi, eşlerin birbirlerinin isteklerini yerine getirememeleri durumunda da gösterilmesi gereken önemli bir erdemdir. Bu güzel erdem, eşlerin birbirine karşı gösterildiği gibi yakınlarına karşı da gösterilmelidir. Sözgelimi, eşinin fazla konuşmalarına sabreden, onun annesinin konuşmalarına da sabretmelidir. Böyle davranan bir kimsenin Allah katında da büyük mükâfata erişeceği unutulmamalıdır. Eşlerin birbirlerine karşı adaletli, sabırlı olması gerekir.

Eşler, sağlıklı ve mutlu bir aile ortamı oluşturmak istiyorlarsa hayatın zorluklarına birlikte karşı koymak zorunda olduklarını bilmelidirler. Yan yana, el ele, göz göze sohbet etmeli, nitelikli beraberlikler yaşamalıdırlar. Eşler, birbirlerine cesaret verici, takdir edici sevecen sözler söylemeli, hediye almalı, fiziksel temas kurmalı, birbirlerini hoş görmeli ve yardımlaşmalıdırlar. Çiftlerin birbirleriyle ilgilenmeleri, sorumluluklarına dikkat etmeleri, iyi taraflarını görmeleri, birbirlerine güven duymaları mutluluğun yakalanmasında en önemli faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Eşlerin, birbirlerine karşı bağışlayıcı ve sabırlı olması, ufak tefek hatalarda öfkelenmeyip öfkesini kontrol altında tutması, eşine değer verdiğini hissettirmesi aile mutluluğunun anahtarı konumundadır. Sabır, mü’minin en önemli özelliklerinden biridir. Kur’an-ı Kerim’de, Allah (c.c.) sabredenlerle beraber olduğunu haber vermektedir. (Bakara, 2/153) Dolayısıyla Eşlerin birbirleiyle iyi geçinmeleri için,  sabırlı olmaları gerekir.

4- Sadakat

Sadakat, eşlerin sözlerinde ve işlerinde doğru ve birbirine güven dolu olmaları demektir. Sadakat, içten bağlılık sağlam ve güçlü dostluk... Sadakat duygusu,  eşinden râzı olup onunla yetinmeyi, başka arayışlara koyulmamayı, halinden memnun olmayı ifade eder. Ailede olmazsa olmaz kavramların başında sadakat gelir. Sadakat eşler arasında karşılıklı olduğu zaman hayat şartlarının zorluğu, musibetlerin ağırlığı evliliğin temellerini sarsmaz. Bunun aksi eşler arasında hıyanet olduğu zaman evlilik çatısının çökmesine binanın yıkılmasına neden olur. Eşler arasındaki güvensizlik, sadakatsizlik evin içinde sürekli huzursuzluk doğurur. Bunun tabii neticesi de mutsuz bir dünya hayatı, kaçınılmaz bir son olan âhiret kaybıdır. Sadakatsızlık, aldatma ise bir olgunsuzluk, onursuzluk, sebatsızlık, vefasızlık kısacası Allah’ın verdiğine râzı olmamaktır. Sadakatin zıddı “hıyanet”tir. Bu sıfat eşe ve olgun bir Müslüman’a asla yakışmadığından bunu Kur’ân yasaklamış ve Sevgili Peygamberimiz de münafıklığın alâmeti olarak saymıştır. Örneğin Kur’ân’da “Allah’a, Resulü’ne ve emanetiniz altında olanlara (çoluk-çocuk ve eşlerinize) karşı hıyanette bulunmayınız!..” (Enfâl, 8/27) buyrulmaktadır. Müslüman hem eşiyle hem de diğer insanlarla ilişkilerini sadakat ahlâkı üzere, doğruluk, dürüstlük ve açıklık ilkesine göre düzenlemelidir. Eşler hem evdeki görevleri açısından, hem de iffetlerini korumaları açısından birbirlerine karşı sâdık olmalıdırlar. Eşler arasında ise tüm bu anlamları içererek ihanetten, yalandan, zinâdan uzak bir evlilik temelini ifade eder.