Ülkemizde son yıllarda, sayıları hızla artan “sokağın çocukları” evinden atılan, kaçan, ailesi olmayan veya ailesi tarafından bütünü ile başıboş bırakılan çocuklardan oluşmaktadır. Sokağa itilen çocuk başlangıçta aile bütçesine destek sağlamak gibi masum gerekçelerle işe başlamakta, ancak zamanla çeşitli suç ve kötü alışkanlıkların pençesine yakalanmakta veya kişisel gelişimini zedeleyecek süreçlerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu koşullarda ‘sokakta yaşayan çocuklar’, ‘sokakta çalışan çocuklar’, ‘bağımlı çocuklar’ gibi tanımlamaların ötesinde, çocuğun gününü başıboş sokakta geçirmesi gibi yaygın bir olgu ile karşılaşılmaktadır. Çocukların ve gençlerin zihinsel, ruhsal ve bedensel gelişiminin güvence altına alınması Anayasa’da belirtildiği gibi önemli bir kamusal yükümlülüktür.  Ancak bu yükümlülüğün aile ve toplumdan bağımsız ele alınması, daha doğrusu çözüm bulunması mümkün değildir.
 TBMM Sokak Çocukları Araştırma Komisyonunun Türkiye genelinde yaptıkları çalışmaya göre, sokaklarda yaşayan çocuk sayısı 1641… Türkiye’de 16577 çocuk sokaklarda çalışıyor. Rapora göre, Türkiye’de uyuşturucu kullanan çocuk sayısı 2550… Sokakta çalışan/çalıştırılan çocuklarla “sokağın çocukları” arasında çok ince bir çizgi vardır ve sokağın acımasız zor koşullarında çalışan çocuklar, hızla “sokağın çocukları” olabilmektedir. Sokaktaki çocukların mendil, simit, yara bandı, su, kalem satma gibi işleri yaptıkları görülmektedir. Sokak çocuklarının %7-%8’i kız çocuklarından oluşmaktadır. Bu çocuklar, sokakların ağır şartlarında hayatlarını devam ettirebilmek için büyük mücadele vermektedirler... Sokak çocukları kavramı, çocukların aileleriyle olan ilişkilerinin düzeyine göre üç kategoride tanımlanmaktadır: 
1-  Aileleriyle sürekli ilişkisi olan çocuklar “sokakta çalışan çocuklar”. Günlerini sokakta çalışarak geçirseler de ailelerinin koruması ve denetimi altındaki çocuklardır.
2-  Aileleriyle zaman zaman ilişki kuran “sokaktaki çocuklar.” Bu çocukların, aile bağları zayıflasa da tümüyle kopmamıştır. Kendilerini halen ana-baba, kardeşleriyle özdeşleştirmektedirler. Gününü sokakta bir şeyler satarak ya da dolaşarak geçiren çoğu zaman geceleri evlerinde geçiren çocuklardır.
3- Aileleriyle hiç ilişkisi olmayan “sokaktaki çocuklar.” Genelde toplumun en yoksul kesiminin ve parçalanmış ailelerin çocuklarıdır. Ailelerinden ya zorla ya da kendi istekleriyle ayrılan bu çocuklar günün 24 saatini sokakta geçiren “sokağın çocukları”’dır. Sokakta çalışan/çalıştırılan çocuklarla “sokağın çocukları” arasında çok ince bir çizgi vardır. Sokağın acımasız zor koşullarında çalışan çocuklar, hızla “sokağın çocukları” olabilmektedir.
a) Çocuğu Sokağa İten Nedenler
       - Göç ve buna bağlı çeşitli uyum sorunları 
- Yoksulluk 
- İşsizlik 
- Ekonomik yoksunluk 
- Çocuğun sokakta çalışıp, para kazanmasına teşvik edici kültürel değerler 
- Arkadaş grupları 
- Ailenin çocuğu ihmal ve/veya istismar etmesi 
- Ailede geçimsizlik ve çocuğun eğitimsizliği 
- Ailenin parçalanması 
- Çarpık kentleşme 
- Sokağın çekiciliği ve özgürlüğü 
- Medyanın olumsuz yayınları 
- Denetimsiz oyun salonlarının çekiciliği
- Ailenin olumsuz tutum ve davranışları 
- Yetişkinlerin acıma duygularıyla çocuklara sokakta rastgele para ve eşya verme gibi olumsuz tutum ve davranışları… 
b) Sokakta Çalışan ve Sokakta Yaşayan Çocukları Bekleyen Tehlikeler
       - İhmal ve istismara uğrama 
- Çocukların bağımlılığa yol açan maddeleri kullanması (bali, tiner, sigara vb.) 
- Zihinsel ve fiziksel gelişiminde gerileme 
- Şiddete maruz kalma (dayak, yaralama, ölüm vb.) 
- Suça yöneltme (hırsızlık, gasp vb.) 
- Psikolojik sorunlar 
- Kazalara maruz kalma 
- Eğitim ve sağlık sorunları 
- Cinsel taciz ve tecavüze maruz kalma.
Sokakta çalışan çocukların bulundukları mekânlar, gündüzleri insanların yoğun olduğu cadde, çarşı ve parklar, geceleri ise bar, cafe-restaurant, otogar gibi sabaha kadar açık olan yerlerdir. Sokak çocukları, kanayan bir yaramızdır. Ekonomik, sosyal, politik ya da teknolojik gelişmelerin; savaşların veya göçlerin gerek toplum, gerekse bireyler üzerinde bıraktığı etkiler dolaylı ya da dolaysız bir şekilde toplumların geleceği olan çocuklara yansımaktadır. Güç koşullar altında yaşayan çocuklar kategorisi içerisinde, giderek artan sayıları ve toplum içinde kolayca görülmektedir.  Dolayısıyla kimsesiz çocukların sorunlarının çözümü için devletin ve vatandaşların bir an önce gereken yardım yapması bu hem insanlığın hem Müslümanlığın bir gereğidir!