Adı umut yolculuğu olsa da birçoğu ölüm yolculuğu… Dünyanın gözü kapalı! Kıyıya yüz üstü vuranlar diğerlerine umut olamadı maalesef… Vicdanlarını aralamadı, gün geçtikçe ölü sayısı artmakta. Ülkemiz dâhil bir kaç devlet bu konuda hassas. Dünya umursamıyor… Her gecen gün bu sayı artmakta. Ortadoğu’daki katliam arttıkça bu tehlikeli umut yolculuğu da artıyor. Daha iyi bir yaşam daha aydınlık bir gelecek… Oysa düşündükleri gibi asla olamıyor… Kıyıya çıkmak ayrı bir sorun sınırı geçmek ayrı bir sorun. Ellerinden her şeylerini alanlar şimdi birçoğuna terörist gözüyle bakmakta. Ölümle yaşam arasında bir yolculuk. Hiç bir güvenliğinin olmadığı bir yolculuk. Her gün Ege kıyılarına vuranların umutlarını görüyoruz.
İnsanlığın kaybolduğu Batı bu durumu sadece kâğıt üzerinden sadece kamuoyunda hassasiyet olarak yorumluyor! Oysa yeni bir umut için kendilerine sığınanlara her gün farklı bir planla karşılık veriyorlar. Biliyoruz çıktıkları topraklarda insan hayatı çok ucuz fakat medeniyete açıldıkça daha bir değer kazanır diye düşünüyorduk. Oysa onlar umutlarına yaklaştıkça vicdanların daha da karardığını görmekteler. Temeli çöküntü, duvarları çatlak, çatısı açık bir binaya sığındıklarını görüyorlar… Ne de olsa birçoğunun hayatı pamuk ipliğine bağlı. Merdiven altı yelek ve botlarla hayallerine ulaşmaya çalışanlar hayalleri suya düşmekte hatta düşürülmekte… Birçoğu insan tacirlerinin çirkin tuzaklarına düşürülmekte onların ellerindeki tüm imkânları alan onları bir zulüme, ölüme sürükleyenler. Bugün hala insanlık dersi verme mücadelesinde, hala barış, hala düzen sözleri mırıldanmakta. Gecen her zaman bir bedenin daha karaya yüzüstü vurmasına sebep olmakta. Bir çocuğun hayali asla Ege kıyılarında kumsalda cansız bir beden olmamalı. Bu hüzünlü tablo hayal bile kurulurken insanın içini burkar birçok katı taş yüreklerin kalplerin yumuşamasını sağlar. Başka çıkar yolları yok ki? Ya öldürülüyor ya öldürtülüyor yahut kullanılıyor… Sığınacak bir yerleri olmayanlar kendilerine güvenli bir sığınak bulma hayaliyle bu uçuruma sürükleniyor. Hani denize düşen yılana sarılır misali, öyle bir botla ölüme yahut sonu belli olmayan yöne çekiyorlar küreklerini… Birçoğu alabora oluyor umutları denizin ortasında kalıyor!
Ortadoğu’da sorunlar her geçen gün daha farklı sorunlar yaratmakta. Göçmen krizini daha üst seviyelere taşımakta. Birçok bölge terörden temizlenmiş olsa bile artık o insanların belleğinde güvensiz bölge olarak yer tutmakta. Çünkü her gecen gün roller ve dengeler değişmekte ve bu durumdan en çok etkilenen bölge halkı.
Peki, bölge temizlendi asayişin sağlanması insanların güven altında olması ne kadar zaman alır? Bu sorunun cevabı Irak’ta gizli. Irak’ta tam bir asayiş sağlanabildi mi? Onca yılar geçmesine rağmen. İnsanoğlu vargücü ile dünyayı daha kolay nasıl kirletebiliriz! Vargücü ile güçsüzü ezme cabasında! Kimileri bir kuru ekmeğe muhtaç kimileri ise sürekli kendisine bir yenilik bir çılgınlık arayışında. Ocakları yıkanları yaşamı bir kan bataklığına çevirme mücadelesi olanların ağızlarından insanlık, barış, huzur naraları dökülmüyor! Oysa her dakika her saat birileri ölüyor o topraklarda! Kaçmak isteyenlerden de ölüyor! Kalmak isteyenden de birçoğu tutsak o topraklarda! Barut kokusunun ve bomba gürültüsünün, huzursuzluğun bittiği günün özlemiyle yanıp tutuşuyorlar… Oysa bitmiyor tam aksine genişliyor git gide. Huzursuzluk coğrafyası! Sadece adı değişiyor, oyun kurucuların sahnesinde adı Şii, Sünni, Türk, Kürt, zalim, hain, masum, düşman önemli değil! Model değişiyor! Masum sürekli ziyanda, hep kaybetmekte. Hayali olanların hayalini gerçekleştirmek için çok zor bir yolculuk, riskli, çünkü düşenin ve yıkılanın karşısına sürekli iyi ve insanlık sevgisi olan insanlar çıkmıyor… Onların üzerinden 3 kuruş kazanıp kirli midelerini taş yüreklerini doyuran insanlarla ortalık dolu. Kimileri kirli insan, kimileri kirletilmekte yokluk ve sefaletlerini alıyorlar yanlarına bir de korkularını uzun bir yolculuğa çıkıyorlar. Akbabalar diyarında yaşam mücadelesi için öyle kollarını açıp onları bekleyenlerin olduğunu düşünmeyin!
Birçok anne ve babanın en büyük hayalidir çocuklarına en iyi en güzel ve en güvenilir hayatı sunmak. Birçoğu kendi hayatlarını bile bu uğurda hiçe sayarlar. Birçoğu zaten çaresiz o topraklarda… Kölesi olmuşlar, onların muhafızları al şu silahı kardeşine sık sonra ona uzatmış silahı al sende sık… Kim ölmüş önemli değil. Onlar hiç kendisinden olmamış, onların tek istekleri var? Petrol ve kan… İkisine de doyamazlar!
Evet, küçücük bedenleri kıyıya vuran çaresizleri görmeyecek kadar kirlendi dünya! Acımayacak kadar canavarlaştı! Gönüller katılaştı iyice, kalpler bırakın yumuşamayı yavaş yavaş ölüyor!
Ümmet derin bir uykuda… Uyanıkların ise yüzleri hep başka yönde. Umuda tutunmaya çalışanlar tek başına… Lakin Firavunları yalnız değil! Elinizi uzatırsanız yaşama tutunurlar ama görmemezlikten gelirseniz! Boğulanları, cesetleri kumsala vuran çocukları ve suyun üzerinde yüzen biberonları siz sadece izlersiniz!
Kaybolmuş derin sularda kurtarılanlarda aynı yolculuğa devam ya kıyıya ulaşacaklar yahut derin sularda boğulacaklar… Siz bekleyin kıyılarınıza bir çocuk cesedinin vurmasını, bekleyin bir Aylin bebeğin daha taş yüreklerini yumuşatmasını… Vakit yok artık. Birçok Aylin bebek boğuluyor… Daha kaç Aylin daha?