Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti.
Türkiye’de,  8 Mart 1984 yılından itibaren her yıl, çeşitli kadın örgütleri tarafından yaygın olarak kutlanmaya başlandı. 
Dünyadaki tüm kadınların sorunlarını hatırlamak, onları ön plana çıkarmak ve çözüm yollarını tespit etmek, ilgili her kurum ve kuruluşun ve her aklıselim insanın ilgilenmesi gereken bir konudur.
İnsan kaçakçılığı, fuhuş, pornografi ve uyuşturucu son yıllarda toplumların bünyesini adeta kanser gibi sarmakta.
Kurumlaşan bu sektörler, toplumsal dokuyu ve manevi değerleri her geçen gün çürütmekte ve yozlaştırmaktadır.
Bu sektörlerde, başta kadınlar olmak üzere, erkek, çocuk, yaşlı, genç her cinsten ve her yaştan insan kullanılmaktadır.
Savaşlar, göçler, yönetim sistemlerinin çıkar amaçlı ekonomik özellikleri ve eğitim sistemlerinde ki aksaklıklar, güçsüzleri ve fakirleri daha da yoksullaştırmakta ve insanları zorla fuhuş sektörüne itmektedir.
Sefalet, yoksulluk ve açlık, kıtlıktan ve üretim yetersizliğinden değil, adaletsiz gelir dağılımından kaynaklanmaktadır.
Günümüzde, medyadan eğlenceye, modadan spora, tatil anlayışından sanat anlayışına kadar her şeyde kadın cinselliğini ön plana çıkartmaktadır.
Başta medya ve iş dünyası olmak üzere, birçok alanda cinsellik bir obje olarak kullanılmakta.
Tüketim çılgınlığı, lüks hayat cazibesi ve medyanın kuşatması altında ki insan hayatın labirentlerinde benliğini kaybetmekte, yönünü ve istikametini yitirmektedir. 
 Bütün bunlar, fuhuş ve pornografi endüstrisine talebi arttırıyor. Ve bütün bunları hayatın bir parçası gibi normalleştiriyor.
Bu sektörde en fazla kadınlar ezilmekte, sömürülmekte, aşağılanmakta ve baskı altına alınmaktadır
Sistematik olarak, başta kadın hakları olmak üzere, insan hakları ihlalleri yapılmaktadır. 
Bir insanlık suçu işleniyor.
Her şeyin parasallaştığı,  kadın onur, haysiyet ve erdeminin para karşılığı satıldığı bir dünyada adaletten, haktan, hukuktan ve barıştan bahsedebilir miyiz?
Her şeyi metalaştıran batı dünyası, insan ticaretini ve insan hakları ihlallerini maalesef bir sorun olarak görmüyor.
Dünya geneli incelendiğinde, insan tacirleri kurbanlarının  % 80 ninin kadınlar olduğu bildiriliyor.
Ve yine dünya genelinde, insan tacirlerinin elinde bulunan her 100 kişiden 87 si seks kölesi olarak çalıştırılıyor.
Kadınların fuhuşa teşvik edilmesi, şiddet görmesi, sömürülmesi dünyanın olduğu gibi, ülkemizin de en önemli sosyal ve toplumsal sorunlarından biridir.  
Fakat demokratik yönetimlerde, fuhuş, pornografi ve uyuşturucu bireysel bir tercih olarak değerlendirilmekte ve demokratik bir hak olarak görülmekte. Yasal düzenlemelerle koruma alınmaktadırlar. Yaygınlaşması için de çeşitli enstrümanlarla teşvik edilir.
Bu sektör, yetkili kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri tarafından masaya yatırılmalı ve irdelenmelidir.                                                                                                                    
Hepimizin bildiği gibi 8 Mart’ta dünya kadınlar günü kutlanıyor.
Her yıl olduğu gibi yine kadınlar pazarlama aracına dönüştürülüyor.
İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde, kadınlar kadına değer vermek adına, günümüzdeki kadar istismar edilmedi ve sömürülmedi.
Tarihin hiçbir döneminde, günümüzdeki kadar kadın ticareti yapılmadı, cinsel obje olarak kullanılmadı.
Tarihin hiçbir döneminde, bu günkü kadar şiddete, tecavüze ve cinayete kurban gitmedi.
Tarihin hiçbir döneminde bu günkü kadar, işgal altındaki topraklarda, özgürlük ve demokrasi adına katledilmediler ve akıl almaz zulümlere uğramadılar.
Yine bir takım kurum ve kuruluşların, içerisi boş söylemlerini ve arkası gelmeyecek vaatlerini dinliyoruz.
Başta medya ve bir takım kuruluşlarında kadın hakları kavramı altında, kadınları istismar ederek, kadınlara karşı sömürülerini sürdürdüklerine şahit oluyoruz.
Ve yine mağdur edilmiş, ezilmiş, sömürülmüş kadınların umutları ve beklentileri istismar ediliyor.
Büyük bir kısmımızda sağır ve dilsiz olmanın rahatlığını yaşamaya devam ediyoruz.
8 Mart dünya kadınlar günü dolayısıyla, yeniden bu konuyu tartışmaya açmalı ve bir şeyler yapılmalı.
 Sömürülen, mağdur, mazlum ve korumasız bu insanların karanlık dünyalarına bir ışık olmak için projeler üretilmeli ve uygulamaya konulmalı.
İnsan hakları ihlallerinin önüne geçilecek çalışmalar yapılmalı.