Tabu’nun sözlük anlamları:

*Yasaklanarak korunan.

*Kutsal, kutsallaştırılmış veya tanımlanamayan güç

*Kimin ne zaman koyduğu bilinmeyen, uyulmaması halinde kişinin ölümde dahil çok ağır ceza görebileceği kurallar.

Tabu, kısaca ilkel toplumların korkuları, vehimleri ve yasaklarıdır.

Geçmişi çok eskilere dayansa bile, günümüzde hala geçerliliğini koruyan ve yaşayan bir kavramdır.

Her zaman kanunların, din ve ahlak kurallarının önünde yer alır.

Tabular sorgulanamaz. Onlara sorularla ve eleştirel bir şekilde yaklaşılmaz.

Tabuların hüküm sürdüğü bir yerde bir farklılık bir yenilik oluşturmak çok zordur.

İnsanları ruhsuzlaştırır, gözleri kör, vicdanları kötürüm ve zihinleri tarumar eder.

Toplumları kendisine sevdalı esirler haline getirir.

Tabulara dokunduğunuz an yandığınız andır.

Tabular, tabuları koyanların kendilerine güvenmediklerinin bir delilidir.

Bunları yaşatmak ve ayakta tutabilmek için topluma korkular ve vehimler enjekte edilir.

Hayali düşmanlar icat edilerek dikkatler dağıtılır. Korkularla bağımsız ve hür düşünceler köreltilir ve dumura uğratılır.

Tabuların egemen olduğu bir toplum ne medeni bir toplumdur ne de sivil bir toplumdur.

Medenileşme ve sivilleşme demek, toplumun zihinlerine zerk edilen tabuları, korkuları ve vehimleri yıkmak ve parçalamak demektir.

IMF (İnternational Monetary Fund) Uluslararası Para Fonu.

 1944 yılında ABD’de kuruldu. 188 üye ülkenin oluşturduğu uluslararası bir finans kuruluşu.

Kağıt üzerindeki görevi, bilanço açığı olan üye ülkelere kredi imkânı sağlamak. Gerçekte ise, uluslararası kapitalist hegemonyanın mekanizmalarından biridir. IMF borç vermek için ülkeden bazı şartları gerçekleştirmesini ister. Bu şartlardan biri de, ülke kaynaklarını ve firmalarını özelleştirme adı altında yabancılara peşkeş çekmektir. IMF reçetelerini uygulayan hiçbir ülke ekonomik istikrara kavuşmamıştır. Aksine gittikçe daha ağır borç yüküne girerek ülkeleri bataklığa sürüklerler. Küresel çeteler bu gibi kuruluşlarla sömürü siyasetlerini devam ettirirler.

Türkiye, yıllarca bağımlı kaldığı IMF'ye 1947'de İsmet İnönü'nün liderliğini yaptığı CHP hükümeti döneminde üye oldu. Türkiye IMF'yle stand-by antlaşması dediğimiz koşullu antlaşmanın ilk imzasını 1 Ocak 1961'de atmıştır.

Türkiye uzun süre IMF ile anlaşmalar imzalayarak, aldığı krediler karşılığı onların gözetiminde ekonomisini yönlendirdi. Bu süreç içerisinde, makroekonomik politikalar başta olmak üzere, özelleştirmelerde, sağlıkta, eğitimde ve tarımda onların reçetelerini uyguladı.

Ekonomik çevrelerde ve kamuoyunda artık IMF’siz ekonomik politikaların imkânsızlığı düşünülemez ve tartışılamaz oldu. Zamanla IMF, ekonominin tabusu haline getirildi.

Artık her siyasi iktidarın IMF ile anlaşması sona erdiğinde yenilemesi birinci görevi oldu.

IMF’ siz bir ekonomik politikanın hayali bile düşünülemezdi. Ancak son zamanlarda IMF’den kredi alan devletlerin birçoğunun iflas noktalarına ulaşmaları, kuruluşa olan tepkileri artırmıştır.

Recep Tayyip Erdoğan hükümeti tarafından, 2010 Mart ayında IMF ile yapılan müzakereler neticesinde stand-by anlaşmasının yapılamayacağı açıklandı. Türkiye, IMF'ye olan borcunun son taksitini Mayıs 2013'te ödeyerek bir dönemi kapattı. IMF’ye olan bağımlılığına da son vermiş oldu.

Böylece bir tabu yıkılmış oldu.

Hatta IMF kaynaklarının yetersiz kalması durumunda, kaynakların arttırılmasında taahhütte bulunan ülkeler arasında 5 milyar ABD dolarıyla Türkiye de var.

Hükümet, IMF’nin ekonomik politikalarından yararlananlar ve tabuların gölgesinde yaşamlarını sürdürmek isteyenlerin sert eleştirilerine muhatap oldu.

Türkiye’nin IMF’ye olan borcunu kapatması ve IMF’ye kredi verme durumuna gelmesi olumlu gelişmelerdir.

Aradan yedi yıl geçti. Bu süre içerisinde IMF ile anlaşma yapılmamanın ne kadar isabetli olduğu kanıtlamış oldu.

Milletin düşüncelerine zerk edilen diğer tabuların, vehimlerin ve korkularında yıkılması dileğiyle.