Anneler, her zaman sevgiye, saygıya, hizmete ve hürmete layık olan en yüce varlıklardır. Annelerimiz sağken onları mutlaka razı etmeliyiz. Onlar sağken hiç ilgilenmeyip, hatta onları üzüp de, annemiz ölünce ağlamanın bir anlamı olmaz. Anne ve babalarımıza karşı görev ve sorumluluklarımız, onlar vefat ettikten sonra da devam etmektedir. Nitekim sahabeden birisi Rasûlüllah (s.a.s.)’e gelerek anne ve babasının vefat ettiğini ve onlar için ne yapması gerektiğini sorduğunda Efendimiz (s.a.s.) şöyle cevap vermiştir: “Evet, onlar için dua ve istiğfar eder, vasiyetlerini yerine getirir, akrabalarını görüp gözetir, dostlarına da ikram edersin.”(Ebu Davud, Edep, 120) Şayet annemiz hayatta değilse, onun için dua etmeliyiz. “Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrahim,14/41 demeliyiz. Kabrini ziyaret etmeli ve onun için hayırlı işler yapıp, sadaka vermeliyiz. Çünkü vefatından sonra da anne ve babamıza karşı görev ve sorumluluğumuzun devam ettiğini unutmamalıyız. Mümin olarak bizlere düşen görev, anne ve babalarımıza iyi bir evlat olarak onların rızasını kazanmak ve hayır dualarını almaktır. Annelerin çocuklarından beklediği tek şey sevgi, saygı ve annelerine çocukların iyi davranmalrı, onları üzecek her türlü davranışlardan kaçınmalaerrıdır. Çünkü Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurur: “Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası, anne-babanın evladına duası.” (İbn Mace, Dua, 11) Anneler, ömür boyu sevgiye, saygıya, hizmet ve hürmete layık en yüce varlıklardır. Bu nedenle geçici dünya telaşı ile anne-babalarımızı ihmal etmeyelim ki hem dünyamız hem ahiretimiz değer kazansın. Ne mutlu, annelerini sağken layıkıyla sevip, layıkıyla hizmet edenlere, görevlerini yerine getirenlere, üzmemeye çalışanlara, iyi davrananlara. Ne mutlu, onları sadece anneler gününde değil, her zaman hatırlayanlara. Ne mutlu, annelerinin hayır dualarını alıp, dünya ve ahiret mutluluğuna erenlere!