Çocuk yetiştirmek, sadece besleyip büyütmek ve okula göndermek demek değil. Gerçek manada çocuk yetiştirmek, dünyaya geliş gayesini bilen ve ona uygun davranma becerisine sahip bir insan, bir Müslüman yetiştirmek demek… Bunun için de çocuğumuzu sağlam karaktere ve güzel ahlâka sahip bir şekilde yetiştirmek çok önemlidir.  Toplumları huzura kavuşturan, insanları mutlu kılan, bütün insanların yüzünü güldüren böylesi güzel ahlâklı nesillerin  varlığı değil midir? Çünkü güzel ahlâklı demek, kimseye zararı olmayan demektir.

Güzel ahlâklı olmak demek, diliyle, eliyle kimseye kötülüğü olmamak demektir. Güzel ahlâklı olmak demek hem kendine, hem ailesine, hem de insanlığa faydalı olmak demektir.  İslâm’da din ile ahlâk iç içedir. Bu nedenle dinî eğitimin yanında, küçük yaşlardan itibaren çocuğa iyi bir ahlâk eğitiminin de verilmesi gereklidir. Anne-babalar, çocuklarının ahlâk terbiyesi üstünde büyük bir titizlikle durmalı. Çocuğa doğruyu yanlıştan ayırma ve doğru olanı seçip uygulama niteliğini kazabndırmak hemen çabucak olmaz. Önce bilgilenmesi, sonra da benimsemesi gerekecektir.  Çocukta Ahlâk kavramları, belli dönemlerden geçerek olgunlaşır. Çocuk büyüdükçe davranışları daha tutarlı olur. Çocuğun “insanî vasıflara” sahip olarak yetişmesinde, ahlâkî değerlerin önemli bir rolü vardır. Ahlâkî değerler, çocuğun olumlu davranışlar kazanmasına öncülük ettiği gibi, kişilik gelişimine de büyük bir katkı sağlamaktadır.  Ahlâkî erdemlerin kazanılması ancak bireylerin zihninde ve gönlünde Allah sevgisi, insan sevgisi ve sorumluluk duygusu yerleştirmekle mümkündür. Bilindiği gibi toplumda yaşayan her fert; kendine, ailesine ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Küçük yaşta kazandırılan ahlâkî değerler ve din eğitimi yoluyla verilen temel dinî bilgiler, öğretilen emir ve yasaklar, ezberletilen ayet ve duâlar, çocuğun düşünce ufkunu genişletir, manâ dünyasını aydınlatır ve dinî hayatını şekillendirir. Çocuğun fıtratında var olan din duygusunu geliştirir, çocuğu ahlâkî olgunluğa ve erdemliliğe eriştirir.

Ahlaki konularda da çocukların huylarının şekillenmesi bu döneme aittir. Özellikle ahlaki davranışlarda çocukluk çağındaki öğrenmelerin etkileri çok büyüktür. Nitekim bir çocuk “yedisinde ne ise yetmişinde de odur” diye bu hususu çok güzel vecizeleştirmiştirzdir. Çocuğumuzun ahlaki davranışlarının kötü olmamasını arzu ediyorsak bizlerde kendi ahlaki davranışlarımıza özen göstermeli, en güzel davranış modellerini hayatımıza aktarmalı ve çocuklarımıza örnek olmalıyız. Yalancı bir ana-baba çocuğuna yalanın kötü bir şey olduğunu öğretemeyeceği aşikardır. Sevgili Peygamberimiz de bir hadislerinde bu hususa şöyle işaret etmektedir. “Allah’ın Elçisi, çocuğunu çağırıp ona bir şey vereceğini söyleyen bir anne gördü. Ona vaat ettiği şeyi çocuğuna gerçekten verip vermeyeceğini sordu. Sonra, ona, ‘‘Eğer o dediğini vermezsen, yalan söylemiş ve günah işlemiş olursun.’ dedi.” (Ebû Davud, Edeb 88)

Çocuklar bizim dünya neşelerimizdir. Aile mutluluğumuz, birlikteliğimizin en güzel meyvesidir. Bize verilen bu nimetler şükür ise kendilerine karşı sorumluluklarımızı yerine getirmekle olacaktır. Dünya hayatındaki geçici nimetlerin insanı tatmin etmeyeceğini, ancak hakiki bir dînin gerek maddi gerekse manevi dünyamızı anlamlı hale getireceğini bilelim. Bu anlamda yüce dinimizin inanç, ibadet, sosyal hayat ve ahlâkla ilgili ilkelerini başta çocuklarımız olmak üzere, sorumluluk alanımızdaki diğer kişilere öğretmeye gayret edelim.