Hz. İbrahim denilince akla “teslimiyet” gelir “Rabbi İbrâhim’e “müslüman ol!” dediğinde, “Âlemlerin rabbine teslim oldum, müslüman oldum” (2/Bakara, 131) diyerek bu dâvete icâbet etmiştir. salih müminler Allah’a teslim olan, katıksız şekilde İslâmı yaşayan, ihlâs sahibi kimselerdir. Allah bu insanları “Müslüman” ismiyle şereflendirmiştir. Her Müslüman, Hz. İbrahim’in gösterdiği güzel ahlâkı, Allah’a imanındaki samimiyeti, Allah’a olan teslimiyetindeki ve itaatindeki derinliği örnek almalıdır. Hz. İbrahim denilince akla “kurbam”gelir Allah’a adamaya söz verdiği oğlunun gırtlağına bıçağı dayayacak kadar fedakâr bir peygamberdir Hz. İbrahim. “Ey oğulcuğum, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm, buna ne dersin?” dedi. Hz. İsmail; “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın, diye cevap verdi.” (37/Saffat, 102). Hz. İbrahim (as) ve İsmail (as)’in bu teslimiyetini Allah mükâfatlandırdı. İsmail (as)’in yerine büyük bir kurbanlık verdi. (37/Saffat, 107). Bu ayetten, Allah’a teslim olanı bıçak bile kesmediğini görüyoruz. Kurban, Allah yolunda fedakârlığın ona teslim olmanın ifadesidir. Mü’minler Kurban kesmekle, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in şanlı hatıralarını anmakta, tazelemekte ve gerektiğinde kendilerinin de aynı teslimiyet ve fedakârlığa hazır olduklarını ifade etmektedirler. Tabii ki, et değil, kan değil; Allah’a takvâ ulaşır (22/Hac, 37). Kurban bizim takvâmızı içerdiği oranda makbul bir ibâdettir. Kurban, fedakârlık, vefâ, ihlâs, ve cömertliğin sembolüdür. Kişilik kazanılmasında da etkisi büyüktür. Hz İbrahim denilince akla “ ihlâs” gelir Allah Kur’an’da Hz. İbrahim’i ve onun soyunu katıksızca ahireti düşünüp anan ihlâs sahipleri olarak tarif eder: “İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da hatırla. Gerçekten Biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp-anan ihlâs sahipleri kıldık” (38/Sad, 45-46) Peygamberleri ve samimi iman sahiplerini diğer insanlardan ayıran en temel özelliklerden biri, onların dünya hayatına dair bir beklenti içinde olmaksızın sadece Allah’ın rızasını ve ahireti kazanmak için ciddi bir çaba içinde olmalarıdır. İhlâs sahibi bir mümin, yaptığı işler ve ibadetlerle sadece Allah’ın sevgisini, hoşnutluğunu, takdirini ve dostluğunu hedefler. İbrahim (a.s.) Allah’a olan bağlılığı, teslimiyeti ve ihlâsıyla da müminler için güzel bir örnektir. Hz. İbrahim denilince akla “tevhid mücadelesi” gelir Hz İbrahim denilince, “Lâ ilâhe illâllah (Allah’tan başka ilâh yoktur)”a davet eden bir Tevhid mücadelesi gelir aklımıza. Anlayışları körelmiş, kalpleri taşlaşmış Nemrut ve kavmine karşı iman mücadelesi gelir aklımıza: “…Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Çünkü ben yüzümü gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben O’na ortak koşanlardan değilim.” (6/En’am, 78–79) “(Resûlüm!) Onlara İbrahim’in haberini de naklet. Hani o, babasına ve kavmine: Neye tapıyorsunuz? demişti. “Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz” diye cevap verdiler.” (26/Şurâ 69-71)Hz. İbrahim, putlara tapan kavmi karşısında tek başına tevhid mücadelesini sürdürmüş ve şirke karşı gereken tavrı, putları kırarak ortaya koymuştur.