Bugünlerde kamuoyunu karalama operasyonları ile meşgul edenler var. Öldüremezsek sakat bırakırız, onu da yapamadık, bari biraz sektelesin hükümet. Hala bu düşünce içerisinde bunlar… Akıntıya karşı kulaç vuranlar ne kadar yüzebilir? Aklın almadığı lakin kendilerini Aydın olarak tanıdanlar, çürük fikirler uğruna kariyerlerini hiçe sayanlar, birçoğu uydurma kariyer, yine kirli eller, saman altı icraatlarına başladı.
Ülkenin bu kritik durumundan faydalanıp biraz da bizler itelim diyen zihniyet! Hakkın eğilmeyen duruşu karşısında en batıl düşüncelerini ayakta tutmaya çalışanlar! Aydınlığı karartmak için hizmete giden yolu uzatmak için olanca gücü ile koşuşturuyorlar.
Nereye kadar?
Pek uzağa gidemiyorlar. Çamurlu kirli ayak izleri onları ele veriyor. Sinsi sinsi yürüyüşleri, bunların yüzleri de kararmaz yalandan. Baş imamları öyle uyarmış! Karalayın, lekeleyin, benim gibi yalandan ihanetten sıkılmayın. Ne koparabilirseniz! Bataklıkta iyice çamura bulaştılar. Sahte imamları az kaldı. Takkesi de çamurlandı! Elini açıp ejderha gözyaşları pek iş yapamıyor… İhanetin uç noktalarını harekete geçirdi. Hain mi istemediğiniz kadar!  Ne zaman düz bir yola çıksanız ayaklarınıza bulaşırlar kirli siyasetleri ile.
Lakin maskeleri düştü. İleriki yıllarda göçe hazırlanıyorlar çok satanlar ülkesine. Oranın mevsimi biraz değişken. Sinsi olma üzerine eğitim almışlar! Karda yürüyün izinizi belli etmeyin… İhanet hususunda ayrı ayrı mastır yapmış imamları! Göle maya vuruyorlar ya tutarsa! Ne yıkarsa ne kadar leke bırakırsa!
Bizim imam sessiz yürüyemiyor çok gürültülü. Bir zamanların gözü yaşlısı insanların hayırları ile memleketin kuyusunu kazdılar. O ağladı onlar inandı, o ağladı onlar güvendi. Gizli gizli memleketin satış dosyalarını oluşturdu. Ağladı da ağladı! Ne ağladı ama! Övgüler üzerine övgü aldı.
Burada bize ağladı dışarıda papazla tokalaştı! Mekânının hazırlıkları da yapılmış. “FETÖ’NUN CİFTLİĞİ” kolay mı? Çok ağladı çok, öyle dualar yaptı ki böylece kritik noktalara yerleşti. Öncü birlikler sonrasında ihanetin çizelgesini nereden bilirdik. Bu kadar ağlayanın memleketi ağlatma planının Maşallahı var. Hepsi de başarılı. Dudak ısırtıyor… Kim bilir cevaplar hazır. Sonra valiz valiz dosyalar, karalama operasyonu koltuğuna kurulmuş uzak diyarlarda kazdığı kuyular yavaş yavaş gün yüzüne çıktıkça ihanet mızrakları ile saldır emri geldi.
Çiftliğin ağası Ahtapot gibi sarmış memleketin her yanını. Bir ayağı kırsan bin ayak çıkıyor! Kimi susuyor, kimi saldırıyor, kimi güler yüzlü hiç tanınmıyor! Lakin çiftlik sahibinin takkesi düştü. Can damarları yavaş yavaş kesilmekte. Takkesi düşen sadece o değil. Nice takkesi ve maskesi düşenler oldu. Uydurma yalanları yatsıyı bulmadan söndü.
Bir yandan ağladı bir yandan kuyumuzu kazdı… Malum ülkemizde bir ihanet kokusu alınmasın hemen etrafına doluşur, desteği verir. Bunun tecrübesini yaşadık. En küçük bir kriz için saldırma pozisyonu ararlar. Yeter ki bir karışıklık olsun hemen ellerini ovalarlar… Yaşadığımız sorunların bir çoğunda mutlaka takkesinin kenarı gözükür.
ARTIK MASKELERDE TAKKELERDE DÜŞTÜ!
YAVAŞ YAVAŞ KOLLARI KIRILIYOR…