STK’lar çevresine ve dünyaya küresel bir vizyonla bakmalı, siyasi iktidarlarla sürekli iletişim içerisinde olmalı ama onun kontrolüne kesinlikle girmemelilerdir.

Bizde maalesef  STK’lar yeni ve hala oturmamış bir vaziyette. Batıdaki gibi etkin ve yaygın değiller. Ayrıca ülkemizde sivil alan gittikçe daralmakta. Bunu etkisinde kalan birçok STK’lar, şeffaflıklarını ve özgürlüklerini kaybetmektelerdir.

Birçok STK’lar, başkanlarını bile zor değiştirebiliyorlar. Genellikle kazanımlarını kaybetmemek için yönetimleri yenilere bırakmıyorlar. Bu gibi kurumlar, genellikle sosyal, siyasi ve kişisel bir kazanç kapısı olarak görülüyor. İkbal ve istikbal için atlama taşı olarak kullanılıyor. Toplumun yeteri kadar sivil olmama sorunu varsa sebeplerinden biri de budur.

BizdeSayın Cumhurbaşkanı, maalesef STK’ların birçoğunu hipnozladı. Artık özgür ve bağımsızdüşünemiyorlar. Genellikle siyasi iktidarın ağzına bakıyorlar.  Onun gündeme getirdiğini destekler, karşı çıktığına karşı çıkarlar. Hükümetin bazı uygulamaları kuruluş ilkelerine, inançlarına ve amaçlarına çok ters düşse bileartık bir önem ifade etmez. Artık o değerlerkâğıt üzerinde kalmış yazılardan başka bir şey değildir. STK’larsiyasi iktidarlarayol göstermesi gerekirken siyasi iktidar onlara yol gösterir duruma gelindi. İtaat kültürünün kuşatması altında ezilip duruyorlar. İşin üzücü bir tarafı da bu ezilmişlikten şikâyetçi olmamalarıdır.

Çünkü onların bir kısmının yöneticileri, maalesef telkinlerle belirleniyor. Haliyle de onun yönlendirmesiyle kontrol edilir ve gündem oluştururlar.

Bizdeki STK’ların en büyük sorunu maalesef sivilleşememe sorunudur.

Hükümetin ekonomik ve para politikalarında birçok çarpıcı yanlış uygulamaları var. Bu işi bilen, ekonomistler, akademisyenler, uzmanlar, siyasetçiler bu yanlış uygulamaları duyurmak için bağır bağır bağırıyorlar.  Odalara, borsalara ve işinsanı derneklerine bir bakın,esas konuşulması gereken bu gibi durumlarda bunlarda tık yok. Yazık.

Peki bunun sebebi nedir? Önce, elde etmiş oldukları  birtakım dünyevi kazanımları kaybetmekten korkarlar. İleride birtakım beklentileri olabilir düşüncesiyle onlara aykırı davranmak istemezler. Aralarındaki dostlukların bozulup, itibarlarının azalmasını riske edemezler.

Herhangi bir partinin sözcüsü gibi davranmayan, haksızlık karşısında susmayan, en yakını bile olsa yanlışa yanlış diyen, karşı mahalleden bile olsa doğrularını destekleyen bir erdemliler topluluğu STK’lar oluşturmak ideal olanıdır.

Ülke için; konuşan, eleştiren, uyaran, yanlışa engel olmaya çalışan, STK’lar hayati öneme haizdir ve sivil yönetimlerin olmazsa olmazdır. Muhalefet partileriyle birlikte iktidarların en büyük ihtiyacı ve yol göstericisidir.