Amerika’ya gemi alımıyla ilgili olarak giden Türk heyeti döner dönmez gemimiz vuruldu. Yani “Sen kim oluyorsun. Sen benim verdiğimi ancak alabilirsin. Senin söz hakkın yok” anlamına gelen bir baskı, bir gözdağı olayıdır. Muavenet ve Eşref Bitlis cinayetleri aynı kalleşler tarafından yapılmıştır. Bu konunun üzerindeki örtünün çekilmesi büyük hayırlara vesile olacaktır. Çünkü üstünü örte örte cinayetler dağları aşmıştır. Kısaca Türkiye’ye Çekiç Güce karşı başlattığı bu direnişi durdurması için bir mesaj verilmiş ve zorla kabul ettirilmiştir. İsterseniz kitabımda yer verdiğim hususları burada da dile getireyim. Bir kere kaza nasıl olabilir? Atış yapılacaktır. Gerekli talimnameler çıkarılır. Ki ben denizciyim. Şu anda da bu işi yapıyorum. Atış yapılmadan önce denizcilere ilanlar yayınlanır. Buna göre atış yapılacak bu bölgeye ticaret gemilerinin girmemesi için tedbirler alınır. Bu durum aylar öncesinden belirlenir. Koordinatları belirlenen bölgeye gemilerin girişleri çıkışları yasaklanır. Bu birçok seyirle ilgili yayınlarda dile getirilir. Haritalarda dahi pilotlanır (işaretlenir) belirtilirdi. Bir kere böyle bir planlı atış yok. Atış olsa,”atışta mermi hedefinden şaştı, hata oluştu, kaza ile mermi dost gemiyi vurdu” denilebilir. Böyle bir atış söz konusu değil. Bu birincisi. İkincisi ise iki tane mermi atılıyor. Birincisine kaza oldu diyelim. Yahu bunlar iki tane. “Ah” kolum çarptı gibi bir söz konusu olup kaza da olamaz. Çünkü teknik olarak böyle bir şey mümkün değil. Bir güdümlü merminin atışının yapılabilmesi için öyle yanlış bir düğmeye basmakla atış gerçekleşmez. Muavenet’e isabet eden Sea Sparrow mermilerinin özelliği şöyledir. Silâh elektronik subayı olarak o yıllarda çalıştığım için bazı aydınlatıcı bilgiler verebilirim. Bu konuda Türk ve Amerikalı uzmanlardan birçok kurs gördüm. Sea Sparrow konusunda da bilgisi olan az sayıda olan kişilerden birisi sayılabilirim. Çünkü mesleğim icabı bu konu ile ilgili teknik bilgilere sahibim. Sea Sparrow mermisi ile birlikte birçok güdümlü merminin çalışma usûlleri biraz farklıdır. Sea Sparrow güdümlü mermisi “yarı aktif homing” adı verilen bir çalışma prensibiyle çalışıyor. “Yarı aktif homing” olduğu için yönlendirilmeye muhtaçtır. “Attım gitti” diye iş bitmiyor. Yani kaza olduktan sonra mermiye müdahale etme imkânınız vardır. Aktif homing mermiler ve pasif homing mermilerden ayıran en önemli özellik budur. Sea Sparrow mermisi de böyle bir özelliğe sahiptir. Aktif homing özelliğine sahip mermiler “At, unut” prensibine göre çalışır. Bu mermileri atarsınız. Verdiğiniz koordinatlara mermiyi sevk edersiniz. Ondan sonra mermi kendi küçük bilgisayarıyla hedefini bulur ve imha eder. Artık ona müdahale etme şansınız yoktur. Keza pasif homing mermiler de ki çoğu ısıya hassas mermiler. Mermi atıldıktan sonra artık kendini ısıya doğru yönlendirir. O gider hedefini kendisi vurur. Müdahale şansınız yoktur. Fakat yarı aktif homing mermiler ki—Sea Sparrow güdümlü mermisi—yarı aktif homingdir. Mermiyi sevk etmek zorundasınız. Nasıl sevk ediliyor? Bir atış kontrol radarı hedefi aydınlatır. Bu aydınlatma dediğim hedefi traklar, hedefle temas kurar. Hedeften yansıyan ekolar, mermiye gelir. Ve mermi o ekolara doğru kendini yönlendirir. Yani burada bir kontrol mekanizması mevcuttur. Nitekim yanlışlıkla atış gerçekleşmiş olsa bile, hedefe varmadan mermiyi geri çevirme imkânı var. Fakat Muavenet olayında böyle bir işlem yapılmamıştır. Kasıt unsuru vardır. Nitekim Bahriye’de 15 yıl kitabında bu konuyu elden geldiğince açıklamaya çalıştım. Bu işin kaza olmadığı çok açık. Bir gözdağı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.