Ay’dan gelen görüntülerin tarihiyle ilgili araştırma yapan Avustralyalı bilim adamı John Sarkassian, NASA’ya başvurarak kasetleri izlemek istediğini söylemiş ancak tüm aramalara rağmen görüntü kasetleri bulunamamıştı.
Hiç kimse kasetlerin yerini bilmiyordu. Bu olay bilim dünyasını ayağa kaldırmıştı. Orijinal görüntüler, manyetik bantlara kaydedildiği için bozulma riskleri çok yüksekti ve bir an önce bulunup dijital disklere kaydedilmeleri gerekiyordu. Yoksa gelecek nesiller, insanlık için büyük adımları sadece bozuk televizyon görüntülerinden izleyebilecekti.
20 Temmuz 1969’da gerçekleştiği iddia edilen seyahat, NASA’nın zamanın son teknolojisiyle üretilen kameraları tarafından canlı olarak yine NASA’nın Kaliforniya ve Avustralya’daki televizyon istasyonlarına gönderilmişti. O zamanlarda bu görüntüleri işleyecek teknolojisi olmayan televizyon kanalları; orijinal görüntülerin yansıtıldığı perdelerden çekim yapmışlardı.
Bu nedenle eldeki çok az görüntü; orijinallerindeki kadar net olarak görülemiyordu. Manyetik bantlı video kasetlere kaydedilen orijinal görüntüler ise 1970 yılında ABD Ulusal Arşivleri’ne kaldırılmış ve 1984’de hiçbir neden belirtilmeden Maryland’deki Goddard Uzay Üssü’ne taşınmıştı.
İşte ABD’nin sahtekarlığı bu şekilde ortaya çıkmıştı. Aslında Ay’a hiç gidilmemişti. Tüm görüntüler bir stüdyoda çekilmişti. ABD, Rusya ile bir uzay yarışına giriştiği için böyle akıl almaz bir sahtekârlığa imza atılmıştı. 
Rusya uzaya insan göndererek öne geçmişNASA‘da buna karşılık, Ay’a gittik yalanını uydurmuştu. 70 kilo olan Neil Armstrong, yüzeyde derin izler bırakırken, 1 tonluk uzay aracı neden hiçbir iz bırakmıyordu?Astronot gölgede kalmasına rağmen nasıl bu kadar net ve parlak görülüyordu?
Bu soruların cevabı basittir. Güneş gibi çok uzak bir ışık kaynağından bu kadar güçlü bir ışık gelip de taşların bu şekilde gölge yapmasına neden olamaz. Ama stüdyodaki lambalar bunu yapabilir.
Evet, insanoğlu hiçbir zaman Ay’a gitmedi ve bizler Amerikan hükümeti tarafından aldatıldık. O tarihlerde bunu yapan Nixon ve hükümetini anladık diyelim. Fakat 49 yıllık bir yalan nasıl sürdürülebilir. İşte asıl muamma budur?
Nixon böyle bir yalana ekonomiyi ayakta tutmak, dikkatleri başka alanlara çekmek ve uzay yarışını kazanmak için böyle bir sahtekarlığa imza atmış olabilir. Fakat sonradan gelenlerin bu yalanı sürdürmeye hiçbir hakları yoktur. 
Amerikan hükümeti, uzay çalışmaları için 30 milyar dolar harcamıştı. Olası bir başarısızlıkta vergi konusundaki hassas kamuoyu, bunun hesabını sandıkta soracaktı. Giden paraları taçlandırmak için böylesi parlak bir senaryo geliştirilip uygulanmıştı. Gururlanan halk, artık parasının peşine düşmeyecekti.