Bu süreç sayesinde Avrupa Birliği yaşam standartlarını büyük ölçüde yakaladık. Bu noktada yapılması gereken şey daha fazla Avrupa’nın elini, eteğini öpmek değildir! Bu yolda harcanan enerji, zaman boşa geçecektir. Enerjimizi ve zamanımızı Avrupa’nın her isteğine boyun eğmeksizin kültürümüzden, geleneklerimizden kopmadan çağdaşlaşmak için harcamalıyız.
Ve yine bu noktada neden bir Türk Birliği kurulmasın?
Araplar Arap Birliğini kurmuş, Avrupa’lılar Avrupa Birliğini kurmuşken, Türkler neden birleşerek kendi birliğini kurmasın?
Neden Avrupa Birliğine girmek için verilen mücadele, enerji bir Türk Birliğinin kurulması için verilmesin?
Geçmiş tarihimize baktığımızda sırf Avrupa hayranlığı yüzünden bizi I.Dünya savaşında Almanya’nın yanında savaşa girmeye zorlayan zihniyetler yüzünden, Osmanlı Devleti’nin toprak kaybettiğini, Osmanlı Devleti’nin asker kaybettiğini görüyoruz. Şimdi dikkat edelim de tarih tekerrür etmesin! İçimizdeki Avrupa hayranları Avrupa’nın içinde bulunduğu batağa bizi de sokmasın!
Aslında bu son cümlelerden Sayın Merkel’e şöyle okkalı bir cevap çıkar da neyse...
Yazımı gayet manidar bir fıkra ile tamamlamak istiyorum efendim...
Selamlar...
Yıl 2050...
AB Komisyon Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:
‘’Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB’ye alacak mıyız?’’
AB Başkanı:
‘’Yok canım, henüz olmaz. Git duyur, tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçeyi yasaklıyorum.’’
‘’Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?’’
‘’O zaman söyle Kıbrıs’ı versinler..’’
‘’ Efendim onu da 40 sene önce verdiler zaten.’’
‘’ O zaman söyle Güneydoğu’ya özerklik versinler.’’
‘’ Aman efendim, Türkiye’de Güneydoğu mu kaldı? 2020’ de bağımsız devlet oldu ya orası zaten.’’
‘’O zaman söyle (sözde) Ermeni soykırımını tanısınlar.’’
‘’Efendim, sadece Ermeni soykırımı değil, Pontus, Yunan, Bulgar, Rus,
Ukrayna, Moldova soykırımını bile tanıdılar. Hatta Çanakkale savaşından dolayı İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda soykırımını bile
tanıdılar ya… Nasıl unuttunuz?’’
‘’Hımm o zaman söyle kokoreç yasaklansın.’’
‘’Aman efendim, onu yemeği 2008’de bıraktılar.’’
‘’ İsa aşkına, ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın, yakamasınlar.’’
‘’Ooooo Beyefendi. Hatırlayacaksınız. Cumhuriyeti el birliğiyle yıkınca toplu kına yaktılar. Kına bu sarfiyata dayanamayıp bitince de kına yakmayı bıraktılar yıllar önce.’’
AB Başkanı düşünüp taşınır ve;
‘’Almamak için bir sebebimiz kalmadıysa dağıtın o zaman Avrupa Birliğini...’’ der.
********************
Almanya’nın, Ermeni Tehcirini ‘’soykırım’’ olarak tanıması Türkiye’nin Avrupa Birliğine girmesinin sadece bir hayalden ibaret olduğunu tekrar tekrar ispatlamıştır!
Beni arkadaşlık gurubuna almak istemeyen gurup üyeleri bunun için bir çok bahane bulabilir, hakkımda ‘’yalancı, hırsız, dedikoducu’’ gibi gibi bir çok şey söyleyebilir!
Beni aralarına almak istemedikleri için ‘’Yalancı, hırsız, dedikoducu’’ gibi gibi iftiralarına maruz kalınca ben ‘’Yalancı, hırsız, dedikoducu’’ mu oldum?
Bunun için ahlayıp, vahlamalı mıyım? Savunmaya mı geçmeliyim? Yoksa onları kınamalı mıyım?
Doğrusu ‘’Eyvallah arkadaşım, ben kendimi biliyorum. Sizi de biliyorum. Beni istemeyeni, ben hiç istemem. Hadi şimdi siz yolunuza, ben yoluma!’’ deyip resti çekmektir!
Kınama, savunmaya geçme beni küçültür ve komik duruma düşürür...
Şimdi,
Biz kendimizi biliyoruz! Öyle değil mi?
Almanya, İngiltere, Fransa’yı da biliyoruz!
Bizi Avrupa Birliğine almayacaklarını da (Artık!) biliyoruz! (İnşaallah idrak ettik!)
Ermeni Tehcirini de sırf bu yüzden ‘’soykırım’’ olarak görmek istedikleri? Tekrar tekrar teyit edildi...
E ee o zaman?
Bizim verecek cevabımız da söyleyecek sözümüz de evet çoook!
Fakat önce,
Bir lafa bakalım! Bir de söyleyenlere bakalım!
Sonuç:
Püüüfff !!!
Ermeni Tehcirini soykırım olarak tanımalarının tek sebebi sadece Türkiye’yi Avrupa Birliğine almamak için uydurdukları bir bahane değildir! Ayrıca BÜYÜK BİR TÜRKİYE KISKANÇLIĞIDIR! Sebeplerini siz biliyorsunuz!
Almanya soykırım ile tehciri birbirine karıştırıyorsa, yada karıştırmak istiyorsa uğurlar ola!
Olayların ne olduğu değil, bizim olayları nasıl yorumladığımızdır önemli olan!
Dolayısıyla onlar istedikleri gibi konuşsun... Pardon anırsın!
Sonuçta it ürür, kervan yürür!
Ne savunma, ne onları nazi soykırımıyla yargılama, ne de kınama.... İşimize yaramaz!
Doğrusu;
Soykırım iddialarına karşı dik bir duruş sergilemek ve bu bağlamda Avrupa Birliği hayalini çöpe atmaktır!
Doğrusu;
Hükumetimizin bir an önce cesur, kararlı ve bağımsız bir dış politika vizyonu oluşturmasıdır!
Doğrusu;
Avrupa hayranı olmamaktır!
Tarihi tekerrür ettirmemektir!