Bugün Tarih arşivlerine göre II. Dünya Savaşından sonra şahit olunan  en büyük soykırımın 21. yıl dönümü...
Yer Srebrenitsa
Avrupa’nın  en büyük dördüncü ordusuna sahip Sırp Milliyetçilerin, Bosna Hersek’e  ‘’etnik temizlik’’ adıyla 1 Nisan 1992 ‘de başlattığı savaşın ardından...
Cilition, bu katliama  NATO’nun ancak bölgede en az 5.000 Müslümanın öldürülmesinden sonra müdahale edebileceğini söylüyor. 
BM  duyarsız (?) kalmıyor.16 Temmuz 1993’te tüm  Müslümanları  güvenli bölge olarak belirledikleri  Sırbistan sınırına 10 km olan  Srebrenica kasabasında   topluyor… Ve bölgeye  Birleşmiş Milletler bünyesinde halkın  güvenliğini sağlaması için  ‘’barış gücü’’ adı altında 400  Hollanda’lı asker gönderiliyor. Sonra da Müslüman halktan  ellerindeki bütün silahları teslim etmeleri isteniyor...
Tarih 11.07.1995
Sırp askerleri Srebrenitsa’yı kuşatıyor. Barış gücü (!) birliğinin komutanı Thom Karremans, Srebrenitsa ‘yı Sırp askerlerine teslim ederek, askerleriyle birlikte arkasına bakmadan bölgeyi terk ediyor...
Katliam tam 5 gün sürüyor... 
Resmi rakamlara göre  (ellerinden silahları alınmış) tam 8.372 Boşnak kardeşimiz Sırp askerleri tarafından soykırıma uğruyor! Vicdanları sızlatan işkencelerle katlediliyor! 
Soykırımda katledilen Boşnakların cenazeleri, ülkedeki toplu mezarlıklara defnedilirken (cesetler Sırp askerler tarafından kimliklerinin tespit edilmemesi için parçalara ayrılarak gömülmüştür.) 12 bin kişinin cesedi hala kayıp... 
Her yıl bulunan yeni cesetlere cenaze namazları kılınırken aynı acı tekrar, tekrar yaşanıyor Srebrenitsa’da…
Yazarken kelimelerimin  yetersiz kaldığı bu soykırıma, yedi yaşımda gazetelerde gördüğüm elem dolu fotoğraflarla şahit olmuştum. Bu kanlı savaşın, fotoğrafları hafızamda yer ederken; savaşların beraberinde getirdiği yıkımı, göz yaşını, acıyı, dramı, sefaleti çocuk aklımla anlamlandırmaya çalışırken; savaşın en masum kurbanları olan kendi yaşıtım küçücük bedenleri kanlar içinde gördüğümde karar vermiştim gazeteci olup, savaşlarda yaşanılan vahşeti diğer gazeteciler gibi yazmaya, tüm dünyaya duyurmaya...
Sırpların, hiç bir ülkenin müdahale etmemesi ve gizliden gizliye destek vermesinden güç alıp;  çocuk, kadın, yaşlı demeden önceden silahsız bıraktıkları Müslüman sivilleri hunharca katletmesinin görüntüleri eminim herkesin hafızasında ve yüreğinde derin izler bırakmıştır...
‘’Soykırım unutulmamalıdır! Unutulursa tekrar eder.’’ Sözü tam da bugünleri anlatıyor!  
Bugün Filistin’de olduğu gibi...
Bugün Doğu Türkistan’da olduğu gibi...
Hep unuttuğumuz, ama asla unutmamamız gereken güzel bir atasözümüz daha var: ‘’Ayıdan post, gavurdan dost olmaz!’’  
Bazılarının medeniyetin başkenti olarak gördüğü, deli gibi hayran olduğu  ülkeler, 20.yy da yaşanılan  bu katliama  ( tıpkı şimdi olduğu gibi) sesini çıkarmamıştır. (Ki sesini çıkarmamış olduklarını da gizliden gizliye destek verdikleri anlamına gelir.) Bazılarının sesi çıksa da ( yine tıpkı şimdi de olduğu gibi) cılız kalıp, etkisiz olmuştur…
Ah Srebrenitsa!
Adın duyulduğunda akla gelen tek şey hüzün, acı, gözyaşı oluyor!..
Seni anlatan fotoğraflarda sadece cesetler, kanlı bedenler, gözyaşı döken insanlar var! Oysa sen kendi halinde, doğal güzellikleriyle ne şirin bir kasabaymışsın o insanlığın bittiği, vicdanların sustuğu, kapkara günden önce!