Dünyanın en zor fakat en güzel mesleklerinden bir tanesi şüphesiz anneliktir. Annelik karşılıksız sevgi ve şefkat mesleği olduğu için olsa gerek; hiç bir iş insana, bu kadar zevk vermez. Yavrusu için hayatını telikeye atıp ölen anneler, buna en güzel şahittir.

Fakat gelin görün ki kapitalist sömürgeci alçaklar; anneleri yuvalarından çıkarmak için türlü türlü tuzaklar kurup bu şefkat madeni insanları kendi iğrenç amaçları için kullanmaktan bir an bile geri durmuyorlar. Dünyanın en güzel ve saygın işi olan ev hanımlığını aşağılayıp küçümseyerek, bütün insanları aldatmakta çok başarılı oluyorlar.

İşin kötüsü bu alçakça ve iğrenç sömürünün en önemli parçası ise hükümetler ve siyaset adamları olmaktadır. Bilim adamı kılıklı soytarıların her sözünü kutsal metin gibi algılayıp icra etmekten nasıl bir zevk alırlar; işte bunu anlamakta güçlük çekiyorum.

Ekonomik sömürü araçlarının başında üniversiteler yatmaktadır. İnsanlara bilimsel gerçekleri öğretmek ve bunun yöntem ve usullerini bulmak için kurulmuş ve milyarlarca bütçeye sahip bu kurumlar; Siyonistlerin güçlü olduğu sivil toplum örgütlerinin kuklası şeklinde hareket edip her türlü yalan ve sahtekarlığı "bilim" adı altında pazarlamaktadırlar.

Elbette gerçekten ekonomi bilimi ile uğraşan saygın bilim adamları da bulunmaktadır. Lakin bunların sayısı bütün dünyada azdır. Çünkü gerçekleri bulup ortaya çıkaran ve kapitalizmin tuzaklarını deşifre eden bilim adamları, en kısa zamanda gözden düşürülüp hak ettikleri mevkiilere ve terfilerine engel olunmaktadır. Nerede kapitalist egemen güçler ile iş birliği yapan kısaca bunlara yalakalık etmekte mahir akademisyenler var ise işte bunların önü açılmakta, her türlü ödüle boğularak hak etmedikleri maaş ve konfora boğulmaktadırlar.

Kapitalist sömürünün en önemli parçası günümüzde kadınlar olmuştur. Kadınları yuvalarından çıkararak tüketim metaı haline getirdikleri yetmiyormuş gibi çalışma hayatına zorla sokan bu insanlık şerefinden yoksun kişiler; devamlı surette tüketimi arttırarak yeni modern köleler ortaya çıkarmaktadır. Bu maksatla ev hanımlarını yuvalarından koparmak için her türlü desise ve yalanı akla gelmedik türlü hilelere başvurmak sureti ile yapmaktadırlar.

Özellikle medya sayesinde çocuk sahibi olmanın insanlara kazandırdığı güzel duygular kötülenip bekar yaşamak veya evlilik dışı ilişkiler teşvik edilmektedir. Ahlaksızlığın her türlüsü meşru gösterilip dini ve manevi değerler tahrip edilmektedir. Bu iğrenç görevi yapan güya dindar insanların sahip olduğu kurumlar çoktur. Allah ıslah etsin...

Bunu tüm dünyada bütün çıplaklığı ile görmek mümkündür. Peki, Türkiye'de durum ne aşamadadır? İşte asıl bu konuda biraz kafa yormak istiyorum.

Gördüğüm kadarı ile Türkiye; aile düşmanlarının en fazla cirit attığı ve Şeytanlıkta İblis'in dahi mahçup olduğu pis ve iğrenç işlerin yapıldığı bir ülke haline gelmiştir. Bu oyunlara en fazla direnmesi gereken ve tuzakları boşa çıkarmak için gayret etmesi gereken yöneticilerimiz ise tam bir hayal kırıklığı meydana getirmektedirler.

Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bütün hükümet üyeleri "kadın istihdamını arttırdık" diye adeta bayram etmekte; bunu başarılı oldukları icraatların başında saymaktadırlar. Özellikle anayasamızda aileyi korumak devletin önemli görevleri arasında sayılmasına rağmen Aile bakanlığı "nasıl yapsamda kadınları yuvalarından çıkarsam" telaşı içinde, olmadık rezilliğe imza atmaktadır.