Yazıma başlarken…
Bu hafta  “Gıda ve İlaç Etkileşimleri” yazımı kaleme almamım nedeni,  gıdaların gücü hakkındaihmal edilen ya da görünmeyen noktalar hakkında bir bilinç yaratmaktır.Maalesef, bu konuda bir önceki yazımda sizlerle paylaştığım PKU hastalığı gibi toplum gündeminde çok fazla ele alınmayan konulardan biridir. Bu yazımda bitkisel gıdalar ve ilaç etkileşimini ele alacağım.
İşlenmiş gıdalar, gıda koruyucular bir yana bitkisel gıdanın gelişimine bakıldığında, tohum halinden olgun haline oradan eğer kullanılmazsa çürümeye varan hayat evresinde birçok kimyasal olayın tüm canlılarda olduğu gibi gerçekleştiği görülür. Bu durum, bitkisel gıdanın kendi yaşam döngüsü ile uyumlu, kendisine has özelliği veren,  kendisinde bulunan kimyasal maddeler sonucunda ortaya çıkar. Örneğin yeşil çay-epigallat kateşin, kahve-kafein, domates-likopen gibi.. İçerdikleri bu maddeler endüstriyel olarak üretilmediği, doğal olarak tanımlandığı için toplumumuzca  maalesef zararsız kabul edilir.  Ancak bunlar kendi başlarına bir hastalığın nedeni olabilir, bir hastalığın tedavisi sonucu oluşabilecek yan etkileri artırabilir ya da tedavinin başarı ile sonuçlanmasını engelleyebilir ya da tedavinin tam da kendisi olabilir.Gıdalarınızın derdinize çözüm, size sağlık olması ancak “gıda bilinciyani “gıda kontrolü” ile mümkün olacaktır. 

GREYFURT
Turunçgil ailesine bağlı greyfurt  metabolizmayı hızlandırması, kilo kaybına yardımcı olması, zararlı oksijen ürünlerini toplayarak hızlı yaşlanma belirtilerini yavaşlatması ve kansere karşı koruyucu etki göstermesi,   kolesterolü düşürmesi, akne gibi cilt problemlerinin giderilmesinde etkin olması, diş eti kanamalarını durdurabilmesi nedeniyle oldukça tercih edilen bir kış meyvesidir. Bunun yanındaözellikle aç karına tüketilmesi ülser,  gastrit gibi mide problemlerin oluşması ile sonuçlanabilir.  Fazla miktarda tüketimi normal tansiyona sahip bireylerde düşük tansiyona ve dolayısı ile bitkinliğe ya da  savunma sistemimizin güçlendirmek yerine zayıflamasına yanihastalıklara direnç gösteremememize neden olabilir.
Eğer felodipin gibi tansiyon ilaçları, kanser ilaçları, kolesterol düşürücü statinler ve organ naklinden sonra bağışıklık sistemini bastıran ilaçlar, psikolojik tedaviniz için anti-depresan (depresyon karşıtı) kullanıyorsanız,dost bildiğiniz greyfurt çok büyük bir düşman olarak karşınıza çıkabilmektedir.Greyfurt furanokumarin adlı kimyasal bir madde içermektedir ve bu madde karaciğer ve bağırsakta ilaçların parçalanarak zehirsiz hale getirilmesini önlemekte, ilaçların vücutta birikerek zehirli etki göstermelerine neden olmaktadır.
Greyfurt gibi turunçgil ailesine ait diğer bir üye olan, sofralarımızdan hemen hemen hiç eksik olmayan misket limonunun ve diğer bazı turunçgillerinde greyfurta benzer etki yaptığı çalışmalarda gösterilmiştir.

CEVİZ 
Aslında kabuklu bir meyve ola,  hepimizin kuruyemiş grubunda değerlendirdiğimiz ceviz,  fındıkla birlikte ya da ona bir seçenek olarak özellikle ara öğünlerde içerdiği lif ve yağ oranından dolayı tokluk hissi vermesi dolayısı ile kilo kontrolü sağladığı için sıkça önerilenyegane besinlerden biridir.
Cevizin öne çıkan faydalarından biri  beyin ve zekâ gelişimini sağlamak, hafızayı güçlendirmektir. Bunun yanında ceviz tüketmek  kemik gelişimine, kolestrolün ve şekerin dengelenmesine vebunlara bağlı tansiyon ve kalp rahatsızlıklarını önlenebilmesine, oksijen ürünlerini toplayarak hızlı yaşlanma belirtilerini yavaşlatması sağlıklı bir cilde sahip olmaya ve kanserin önlenebilmesineaçılan kapıdır. Bu saydıklarımıza ek olarak,   ceviz kan pıhtılaşmasını önleyerek kalp rahatsızlıklarını ve felci önlemede de etkin bir rol oynamaktadır. 
Bu kadar yararının yanında zararlarına bakıldığında ise en büyük zararının fazla tüketildiği zaman kilo alımına neden olduğunu görüyoruz. Kan pıhtılaşmasını önleyen (antikoagulan; kan sulandırıcı)  ilaçlar ile detüketilmemesine dikkat edilmelidir.Cevizin liflerinin,  guatr (tiroid bezi hastalığı) tedavisinde kullanılan ilaçların etkisini azalttığı da yapılan çalışmalarda uzmanlarca gösterilmiştir.

Brokoli
Lahanagiller ailesinin popüler bir üyesi, İtalyanların tüm dünyaya  hediyesi, bir  kış sebzesi olan brokoli, yüksek lif oranı ve düşük kalorili içeriği ile kilo kontrolünde zorluk çekenlerin vazgeçilmez adreslerinden biridir.  
Bunun yanında kanseri önlenmesinde, kadınlık hormonu olan östrojenin dengelenmesinde, sindirimin kolaylaştırılmasında, mide zarını koruyarak ülser gibi hastalıkların önlenmesinde, kolesterolün ve protein yıkımı sonucunda ortaya çıkan damar sertliğine neden olan homosistein denilen ara Trbet ürünün seviyelerini düşürmesi ile kalp-damar hastalıklarının ve felcin önlenmesinde, yabancı maddelerin zehirsizleştirmesinde ve vücuttan zehirlerin atılmasında, oksijen ürünlerini toplayarak hızlı yaşlanma belirtilerini yavaşlatılmasında,  sağlıklı bir cilde sahip olunmasında ve  kanserin önlenebilmesinde,  kemiğin  gelişiminde ve sağlamlığının korunmasında, iltihabın kurutulmasında ve kabızlığın önlenmesinde de önemli bir yere sahiptir.
Vitaminler ve mineraller bakımından oldukça zengin olan brokolide dikkat etmemiz gereken nokta yüksek K vitamini içeriğidir. Brokolinin sadece bir dalı, günlük vitamin K ihtiyacının tamamını karşılamaya yetebildiği saptanmıştır. K vitamini, kan pıhtılaşmasını sağlayan tek vitamindir. Kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsanız-ki bu ilaçlar K vitaminin etkisini ortadan kaldırarak etkilerini gösterirler-bu besini tüketmemeniz gerekir,  çünkü ilacın etkisini azaltırsınız. İlaç artan K vitamininin etkilerini durduramaz. Bunun sonucuda sizi normal, sağlıklı pıhtılaşma değerlerine çekemeyen ve miktarıbir türlü ayarlanamayan ilaç uygulamasıile gelişen düzelmeyen pıhtılaşma problemi(az ya da çok pıhtılaşma) ve en sonunda da organ hasarı olabilmektedir.
Brokoli yanında lahana, karalahana, ıspanak, kıvırcık lahana, Brüksel Lahanası gibi lahanagiller ailesinin diğer üyeleri yine yüksek K vitamini içeriği nedeni ile uzak durulması gereken sebzeler arasında yer almaktadır.

MUZ 
Zengin lif içeriği ile tok tutan ve şeker içeriği ile hızlı enerji desteği sağlayan,  atletler gibi profesyonel sporcuların, spor yapanların ve yoğun bir güne hazırlananların vazgeçilmez tercihlerinden biri olan ilkbahar meyvelerinden muzda dikkat etmemiz gereken bir gıdadır. Yapılan çalışmalar,  2 muzun 90 dakikalık yorucu bir antrenmana yetecek kadar enerji desteği sağladığını göstermiştir.
Bunun yanında muzun, mutluluk hormonu olan serotoninin üretiminde rol aldığı için depresyon tedavisinde, yüksek demir içeriği nedeniyle  kırmızı kan hücresi (alyuvar) üretiminde böylece kansızlığın önlemesi ve tedavisinde,  yüksek potasyum içermesinden dolayı kan basıncını düşürerek kalp-damar hastalıkları ve felci önlemede,  yine potasyum aracılığı ile  kandaki şeker seviyelerini düşüren hormon olan insülinin salgılanmasında yani Şeker Hastalığı’nın (Diyabet) önlenmesinde ve  yine potasyum aracılığı ile  kalp atışının olması için gerekli elektriğin üretilmesinde yani düzenli kalp atış ritminin sağlanmasında ve beyin gelişiminde ve dikkatin toplanmasında, mide asidinin etkisini ortadan kaldırarakmide ekşimesinin ve ülserin tedavisinde ve hatta vücut sıcaklığının düşürülmesinde rollleri de bulunmaktadır.Vücuttaki potasyum seviyelerinin  çok düşük ya da çok yüksek olması kalp atışlarının  düzensizleşmesine dolayısı ile kalp hastalıklarına neden olabilmektedir.
Muz ilaç etkileşimleri yönünden incelenirse kalp yetersizliğine, yüksek tansiyona ve Şeker Hastalığı ile ilişkili börek problemlerini tedavi etmek için kullanılan Anjiotensin Dönüştürücü Enzim’i (ACE) engelleyen ilaçları ile idrar söktürücü (anti-diüretik) ilaçları kullanan kişiler, muzu yiyerek vücuttaki potasyum düzeyini yükselttikleri için bu meyveden uzak durmalıdır.
Muz kadar dikkat edilmesi gereken, potasyum bakımından zengin dikkat çekici diğer gıdalar ise incir, buğday, portakal, kuru meyveler, enginar, brokoli, brüksel lahanası, patates, ıspanak, domates salçası, ananas suyu, kavun, kuru fasülye, mercimek, kuru hurma ve Hindistan Cevizi, taze nektarinler, şeftali, nar, greyfurt, avakado ve hardal olarak sıralanabilir.

Yazımı bitirirken… 
Yukarıda sizlerle paylaştığım az sayıda bazı bitkisel gıda örnekleridir.Sizlerin de bildiği gibi bunlar,  koskoca gıda dünyasından sadece küçük bir parçadır… Elbette ki bu örnekler artırılabilir.
Bırakın ilaçlarla  etkileşimlerini ya da birbirleri ile etkileşimlerini,   tek başına gıdaların doğru zaman ve doğru miktarda tüketilmemesi bile  insan sağlığını tehdit eden,  dikkate alınması gereken hayati noktalar olarak gözümüze çarpmaktadır. 
Gıdayı dostumuz ya da düşmanımız yapmak bizim elinizde… Bu da ancak bilinçli, kontrollü gıda tüketimi ile mümkün olabilecektir.
Sizlerden ricam, hastalığınız ya da başka özel bir durumunuz varsa beslenme düzeninizi faydalıya ya da zararlıya çevirebileceğiniz bilinci ile mutlaka doktorunuza danışmanız ve uyarılarını dinleyip uygulamanızdır.