Anlatacaklarım Var,
Hayat !Dinler misin Beni?...
Verilen hiç nir nasihat
Yenilen bir kazık kadar
Öğüt verici değildir.(Tom Robbinsin)
Acıların acısını ,gözlerinden akan gizli yaşlar ile akıtıyor.
Yüreğinde ise ,ne depremler yaşanıyordu.
Derdini bilge âlime bile ,anlatsa da...
Sonuç değişmeyecekti.
Kendini suçlarcasına ...susuyordu.
Beyni ,kalbine sorular sordukça!!
Kalbinde kapanmayacak yaralar derinleşiyordu.
Yaşanmış anıları dinlerken,her zaman kendimi, o acıyı yaşayan insanın yerine koyarım.Ve empati kurarak karşımdaki insanın derdini anlamaya ,
Ve tabiki ders almaya da...çalışırım.
Lakin hayat öyle tuhaftır ki!!
Cildler dolusu kitap okusanda...
Yaşanmış olayları defalarca dinlesen de...
Bir acıyı yudum yudum içmeden,akıllanmıyor insan oğlu.
“Bir musibet,bin kötekten evladır.”
Boşuna mı demiş büyükler.
Yeni yürümeye başlayan çocuklar nasıl,düşe kalka ,canı acıya yana ,öğreniyor ise yürümeyi...
Yaşam da,insana acılar ile ders vererek,
Yaşatıyor,ecel perdesiyle kapanacak fani hayatı.
İnsanı en çok hangi derdi ,üzebilir di?
Yada kimler derinden ağlata bilir di ki?
Çevremizde ne olaylar yaşanıyor.
Ölümler ,acılar yada neler ile karşılaşmıyoruz ki...
Elbette tepkiler veriyoruz.Üzülüp dertleri anlamaya çalışıyoruz.
Desek te...
Ateş düştüğü yeri yakmadıkça,bizler akıllanmıyoruz.
Bir kötek yemedikçe ,doymuyor yüreklerimiz.Ağlamayayada ...
Yaşanmış olayın ardından ...
ve gözlerden yaşlar değilde,
Sanki bulutlardan yağmurlar boşalırcasına ağlamıştı.
Otel kapısında yapayalnız kaldığında.
Aslında, hayatında değer verdiği insanlardan hep kötek yemeye alışıktı.
Canı yansa da,üzülür sonra “Allah bilsin yaptıklarımı”der di.
Lakin bu sefer ,kelimeler boğazına düğümlenmişti.
Dudakları kurumuş,dili ağzında gizlenmişti.
Elinde valizi ile bilmediği bir otel kapısı önünde sadece sessizce ağlayayılının,
hıçkırık seslerini duyabiliyordu.
Dünya durmuştu.Zaman kavramı kalmamıştı.
Gidecek yerinin olmayışına değildi,ağlayışı.
Kendisinin canını verebileceği kadar sevdiği üç insanın ardı ardına ,
sanki söz birliği etmişlercesine ,yaptıkları nankörlüğe idi.Canın yanması.
Üstüne üstelik iftiraya maruz kalışı,
Aklını yitirecek dereceye getirmişti.
Genç kızı...
Ablasının evine misafir olarak gelmişti.
Az biraz köyün atmosferinden kurtulmak ve şehirde yaşayan ablasıyla özlem gidermek istemişti.
Geldiğinin daha ertesi gününde ablasının iğneleyici kelimelerine duydukça,kulakları inanamıyordu.
Daha fazla üzülmeden kaçarcasına,
Yeğenine gitmişti.
Hayat bu ya...
Yeğeni kendini bilmez bir “insan müsavettesi ile evlenme hatasını yapmıştı.Yıllar önce.Belki o da ,annesinden kaçmıştı.Kimbilir.Yanlış bir evlilik ti.Lakin yapacak fazla birşeyi de yoktu ,yeğeninin.
İnsan kılıklı yobaz eniştesi,”dakika bir goll bir”Demişti.
Uzaklardan gelen misafiri,
açıkça kovmak sanırım böyle birşey di.
Kendi eşine ağıza alınmayacak hakaretler yaparak.Evet kovma işlemini böyle başarmıştı.
Bizlerin örf ve adetlerinde misafirin yanında yüksek sesle bile konuşulmaz dı ki...
Misafir yanlış anlamasın da, üzülmesin diye.
Sessizce gece evden ayrılmayı düşünsede,yegenini üzmemek adına...
Sabaha kadar yastığa göz yaşlarıyla eşlik etmişti.