Sonuç değişmedi tabii ki. Yunanlılar Ankara önlerine kadar geldiler. Elbette birkaç maceracı Yunan’ı Anadolu’da toprağa gömecektik ve gömdük. Fakat bundan kazanç sağlamak yerine Lozan’da vatan topraklarımızın çoğunu kaybettik. Bu uğurda Mecliste sert tartışmalar yapılıyordu. Sonunda M. Kamâl, kürsüye çıkıp “İhtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” demesi ile birlikte, İngilizlerin çok telaş ettiği halifelik de kaldırıldı, misak-ı milli sınırları içindeki vatan toprakları da düşmanlarımıza peşkeş çekildi. Batılı güçler nasılsa kendi anlayışına uygun hareket eden yöneticileri bulmuşlardı. Genellikle Sabetaycı olan bu askerler kendinden olmayanları yavaş yavaş ordudan ve devletten tasfiye ettiler. Bunun için sıkıyönetim  (İstiklal) mahkemelerini kullanarak muhalefet eden herkesi sindirmeye çalıştılar. Memleket üzerinde taş taş üstüne koyulmaz iken buna mukabil baş baş üstünde kalmadı. 
Çok acıdır ki Batılıların giydiği şapkaya muhalefet etti diye şehir meydanlarında asılan insanların sayısı yüzlercedir. İbret olsun diye Erzurum’da olduğu gibi şapkaya karşı çıktı diye ismi Şöhret olan bir kadını dahi asmışlardı. 
Erzurumlu Şöhret Ana’nın itibarını vermek şöyle dursun daha nice utanç verici eylemi yaptılar. Üstelik bunları “Anayasanın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez” maddeleri haline getirdiler. Yetmedi en zor işi yani Ayasofya’yı kapatıp puthaneye bile çevirebildiler. Ezanı değiştirip şarkı sözlerini minarelerden okuttular. Bunu birisi daha önce söyleseydi, akıl hastası deyip geçilirdi, lakin bütün icraatlar sırası ile övüle övüle gerçekleştirildi. Yazıklar olsun ki bu övgü bıkmadan usanmadan devam ediyor…
Bütün bunları yaparken kendilerine riyakârlık edenleri de nasılsa bir yerlerden toplayıp ortaya çıkardılar. Halende bu haldevam ediyor. Faşist maddeler yürürlüktedir. Kimseyi de rahatsız etmiyor. Benim gibi bir iki cılız sesi ise dinleyen yok.
Tapınma derecesinde sahte kahramanlara ve heykellerine serfüru edilip yüceltilmeye devam ediliyor. Ne kadar üzüntü verici olsa da dindar kimliği ile bilinen ve harika bir şekilde Kuran okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bu sürü halindeki beyni yıkanmış insanların safına iltihak edebiliyor. İşin en çok can yakıcı taraflarından birisi budur, vesselam…