Bir mescitte ikindi namazını cemaatle kılmış tesbihat yapıyordum. Yeni gelen birisi yana yakıla cemaat yapalım diye etrafındakilere seslendi. Nedense kimse cemaate iştirak etmedi yalnız başına namaz kılmaya başladılar. Çaresiz o zat da kendi kendine namazını kılmaya başladı. 
Ben de dayanamayıp kendi kendine namaz kılanları ikaz ettim ve cemaatle namaz kılmanın faziletinden bahsettim. Bu konuda Peygamber Efendimiz (asm), cemaatle namaz kılmayı teşvik ederek, cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan yirmi yedi veya yirmi beş derece daha faziletli olduğunu bildirmiştir. (Buharî, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 42) Allah Resulü (asm), hayatı boyunca cemaate namaz kıldırmış, hastalandığında ise cemaate katılarak Hz. Ebu Bekir (ra)'in arkasında namaz kılmıştır. Bu itibarla cemaatle namaz kılma, İslâm'ın bir şiarı ve sembolüdür. Asr-ı saadet'ten günümüze vazgeçilmez bir uygulama olarak gelmiş ve aynen de kıyamete kadar devam edecektir ve etmelidir.
İtalyan büyükelçisi PiyetroQuaroni, "Croquisd'Ambassador" adıyla yayınladığı hatıratında, İstanbul'daki Ayasofya Camii'nde gördüğü bir manzaradan çok etkilenmiş ve şu ifadeleri kullanmıştır:
"Cemaat halinde yapılan bir ibadet, yani namaz kadar ihtişamlı bir manzara olamaz."
Bir Katolik Hristiyan bu şekilde ifade kullandığına göre, Müslümanların ne muhteşem duygular yaşayacağını varın siz düşünün.
Namazda, özellikle de cemaatle kılınan namazda hissedilen güzel duyguları ifade etmek güçtür. Rahmetli babam ile neredeyse her yatsı namazını evimizin yakınında bulunan Fatih Camii'nde kılar büyük bir zevk alırdık. İş ve okul yorgunluğuna rağmen, bu ibadette öyle bir güzellik vardı ki, bir gün bile cemaati kaçırsam büyük eksiklik yaşadığımı hissederdim.
Camideki müezzinlerin namaza dâvet için okudukları salât ü selâm, Kur'ân ve daha nice ahenkli zikir ve teşbih sesleri uzun süre aklım hiç çıkmamıştır. Kılınan namazda yaşanan huşû ve sükûneti ise ifade etmekten acizim.
Fatih Camii yazın bir başka, kışın ise bir başka güzel olurdu. Sadece caminin içinde değil, avlusundaki çeşmelerden abdest alırken dahi başka bir zevk alınırdı. O soğuk kış günlerinde bile üşümez, sanki ibadetin verdiği manevî sıcaklıkla ısınmış olurduk. Benzer sözleri hacca gitmiş kişilerden de duyabilirsiniz. Özellikle Kâbe'de yapılan ibadetlerde daha büyük bir haz alındığını, bu görevi yapmış olan hacılardan duyarız.
Demek ki, ibadette büyük bir zevk vardır. Özellikle cemaatle kılınan namazlarda bunun kat kat fazlası bulunmaktadır. Nedense insanlar elinin altında olan veya Allah'ın vermiş olduğu nimetlerin kıymetini, ancak olmadığı zaman daha iyi anlıyor. İşte ben de gurbette iken gemide çalıştığım zamanlarda, Fatih Camii'nde kıldığım namazları hatırlıyorum da o muhteşem manzarayı tekrar yaşayabilmeyi özlemle arzu ediyorum. Bu nedenle birisiyle bulaşacağım zaman bir namaz vaktinde Fatih veya Süleymaniye gibi camilerde randevu veriyor bu sayede bu ihtişamlı camilerimizde namazımı kılıyorum.