Kış aylarında köyün sorunları ile ilgilenir eksiklerini giderir bazılarının ricalarını kırmaz talebe yetiştirir lakin bu eğitim uzun sürerdi neden sorulunca dedik ya titiz gülerek devam etti babamın anca on beş gün sonra abdestini beğenip bir buçuk ay kıldıktan sonra ki namazına tamam dedi lakin köyde bilinen bir gerçekti köye gelen en iyi imamlar bile dedemin önünde saf almakta zorlanır bir çoğu elini bağlamadan gözleriyle hafifçe buyur der gibi işaret etse de dedem devam et şeklinde göz işareti eder neden sen kıldırmıyorsun sorusuna iki kez hep herkes işinde herkes işinde der siz daha bilgilisiniz denilince o da öğrenir.
O da öğrenir zaten dışarıdan gören onu bir garip usta ilmini gören büyük bir alim bazı zamanlarda eve geç gelir anamlar ateşin etrafına düzülür kapıyı açınca o karanlık odada nur gibi yüzü gözükürmüş biraz durur öyle onları izler sonra üzerini değişir çeşme başına iyice temizlenir bu arada anam yer sofrasını kurar yemeğimize yer o gül ilginç hoşlarına giden bir olay yaşamış ise anlatır biraz beride durur sonra Kuran’ı alır öne koyar hızlı hızlı okurdu lakin herkesten farklı dikkatli şekilde dinleyenler nasıl sorunca Kuran’ın bazı yerinde elini başına koyar uzun düşünür bazı yerinde hüzünlenir gözünden yaş gelir bazı yerinde odayı gezinir tekrar başına oturur bazı yerinde ise öyle bir terler sanırlar ki o ocağın üzerinde güğümde kaynayan su başından aşağı dökülmüş öyle bir terler o okuduğu ayetleri tek yaşardı ta ki geçenin yarısına kadar bir çok geçe onun başından kaldırırlardı öyle bağlıydı yorgunluğunu hiç hatırlamazdı.
Sanki sabahın en erken saatlerinde onu çağırıyormuş gibi doğrulur yine uzun okurdu gideceği yol uzunsa yolda okurdu suskunluğa gömülen o topluluktan biri vefatı nasıl oldu dikkatler bir anda hüzne dönüştü bir gün Anama bugün işe gitmiyorum biraz kendimi iyi hissetmiyorum dedi sen işerini gör ben şöyle uzanayım dedi.
Sonra babamı çağırdı git Ahmet Efendiyi çağır ona bir görev vermişim Babam hızla Söylediğini yapmak için yola çıktı Anamı yolda yakaladı Anam babama nereye gidiyorum Ahmet efendiye hayırdır deyip geri döndü dört beş saat dönmüşler Babam Ahmet efendinin yol boyu konuşmamasına endişelenmiş yüz ifadesinden iyice huylanmış yürüyüşüyle birşeylerin olduğunu sezmiş.
Eve Ahmet Efendi varınca yanına yavaş yavaş sokuldu ve elini tuttu Gülümsedi Hoca sen mi geldin nasılsın deyince Ahmet Efendi Hoca bildiğin gibi bildiğin gibi biraz kötü biraz iyi sessizce başında bekleyip hoca unuttuğun birşey var mı? önce yok biraz duraklayıp gülümsedi unutmuşum var var Ahmet Efendi hayretle nedir, ...köyde ...isimli birine iş yaparken bir ağacı yerleştirirken kusur yaptım sanırım çiviyi ya boşa çıkardı yahut tam iliştirmedim ağaca o nu da oğluna gülerek bakarak oğluma bıraktım ve o gecenin sabahı huzurla uyudu.
Yıllar sonra Babama Dedemin borcunu ne yaptın sorunca hangi borcu Son yolculuğunda ki borcu Babam yüzünü öne eğdi hafif gözleri parladı ve O KOÇA ÇINARA YAKIŞIR BİR EDA İLE O ÇİVİYİ BULAMADIM FAKAT O İNSANA BİR HAFTA KARŞILIK ALMADAN ÇALIŞTIM PARAYI UZATTI ALMADIM VE EĞİLDİ KULAĞIMA BABANA SORMAZDIM SANADA SORMUYORUM SORMA DEDİM SADEÇE HELAL ET NE HELALİ EVLAT O BENDEN ALAÇAKLI ÇEKİÇDE DE SÖZ DE DE O HİÇ EKSİK OLMAYAN TEBESSÜMDE DE
Onun sayesinde evime sağlamlık gönlüme huzur geldi ve tam ayrılacaktım ha evlat bir şey daha var buyur amca bana oğluma burada küçük bir iş bırakıyorum şayet bir gün gelir o işi yaparsa ona şunu söyle EMANETİME İYİ BAKSIN Muzaffer dede emanetine elinden geldiğince iyi baktı o zamanlar yokluk vardı fakat dostluk çoktu, güven vardı sevgi saygı vardı sağlık vardı size de bir gün bir emanet verilirse iyi sahip çıkın.