Rüyasını görmek gerek. Her ne iş ile meşgul isen o iş seni sarıp sarmalı ki başarıya bir davetiye yollayabilesin. Bir davete icabet için davetiye yeterli değildir. Çoğu zaman davet edilenlerin çok azı mezkûr çağrıya uyar. Bundan sonra davetiye aracılığı ile gelen haberin ve sahibinin hatırı devreye girer. Burada tesis edilmiş hatır o işe/kişiye senin nasıl yaklaştığınla birebir örtüşür. Seni saymalı, seni aramalı. Rüyasını görecek kadar hayalini kurmuş, hayalini kuracak kadar ciddiye almış olmalı. Ciddiye almak onun için çok çalışmak... Fetih açmaktır, fetih paylaşmak. Gönlündekini gözüne dökmektir. Göze dökülen aşikârdır. Göz yalan söylemez. Göz hasbîdir. İnsan gözüyle gülerse gerçekten güldüğü, mutlu olduğu anlaşılır. Gözüyle gülmez ise gönlü el vermez. Fetih, gönülleri İslâm’a açmaktır, gönül zincirlerini İslâm’ın ışığıyla kırmaktır. Fetih, savaşlar kazanmak, toprakları geçmek, sınırları aşmak değildir. Fiziksel savaşın kazanılması fethin gerçekleştiği anlamına gelmez. Fiilî savaş yanında kavlî hatta kalbî savaş da gereklidir. Kavlî savaşın yegane vasıtası duadır. Dua bu mücadelede her zaman başvurulması gereken bir rehberdir. Bir Akşemseddin’dir. Bir Edebâlidir. Bir Merkez Efendi, Sümbül Efendi’dir. Fetih nefisten başlar. Çünkü cihadın büyüğü nefisledir. Nefsimizin bizleri işgaline izin vermeden ailemizi fethetmeliyiz. Nefsin fethi, neslin fethini getirir. Neslin fethi ise nice Konstantiniyyeler fethettirir, nice Viyanalar kuşattırır, adınıza nice hutbeler okutturur, nice ilhaklar doğurur. Nemelazımcılık, vurdumduymazlık, aman canım bundan da ne olurculukla güzelliklerin gizlendiği birçok ayrıntıyı kaçırdık. Bir mıh bir at, bir at bir asker, bir asker bir tümen, bir tümen bir ordu, bir ordu bir millet, bir millet bir vatan, bir vatan dünya ölçeğinde bir imparatorluk demektir. Bir mıh bir imparatorluktur. Fethi bu ciddiyetle düşünmek gerektir. Fethin rüyasını görmek bir ‘mıh’ın rüyasını görmektir. Küfür tek millet olmuş; Hedef İslam, ileri! derken, Bizler nice fetihler gerçekleştirmek, nice bayraklar dikmek zorundayız. Düşman bizim imparatorluğumuzu yıkamadığı için atımızın mıhını sökmekle başladı. Dilimizi değiştirdi örneğin, çocuklarımız Fetih Sûresi’ni okuyamasın diye. Avrupalıların dolayısıyla haçlı zihniyetinin; “İşte şimdi Osmanlıyı yendik” dediği topraklarımızı işgalinden yıllar sonrası 1954’lerdi. Zira yenme sebepleri podyumda mayolu fotoğrafıyla boy gösteren Türk kızının dünya güzellik kraliçesi olarak seçilmesiydi. Karşılarına aldıklarında yenemeyeceklerini anladılar, aralarına aldılar, dost görünmeye başladılar. Ve yenmeye başladılar. 50 yıl sürekli zaferlerden zaferlere koştular. One minute! Artık yeter! Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar bizi bekleyen insanlar var. Bizi, Osmanlı zihniyetini dört gözle bekleyen insanlar… Hoşgörünün, insanlığın zirvesini… Onlar için fetih rüyası görmeli. Fethi bir toprak ilhakından başka bir şey olarak görmeli. Fetih, i’lâ-yı kelimetullahtır, fetih, Allah’ın adının yeniden hakim olmasını sağlamaktır. Asıl fetih gönüllerin fethidir. Asıl fetih, imanın küfre, adaletin zulme, ilmin cehalete, hoşgörünün kabalığa galip gelmesidir. Fethe açılan kapı, bazen bir kale kapısıdır, bazen bir oy sandığı, bazen bir çocuğun başının okşanması, bir yetimin elinden tutulmasıdır. Allah’a (CC) emanet olun!