Komplo teorileri iyidir ama bazen. Dikkati artırmak adına ufak ufak yer verilebilir. Ama tamamen ona bağlanılan bir bakış açısıyla hareket edilirse büyük bir gafletle baş başa kalınır. Ayrıca üretilen teoiri, düşmanla ilgili bir komplo teorisi ise düşmanı büyütüp sizi küçültür. Olduğundan fazla gözüken düşmanla mücadele belki de sarf edemeyeceğiniz bir efor gerektirir ki bu büyük bir risk demektir. 
Bununla beraber dünyanın hiçbir yerinde hiçbir olay başka birçok olaydan bağımsız bir şekilde cereyan etmez. Olayların sâriliği birbirini etkilemesi bakımından da büyük önem taşır. Türkiye sınırları son günlerde en azından şimdilik dikkatle izlediğimiz (maalesef) çok önemli doğumlara gebe bir durumdadır. Dünya üzerinde birçok olay aynı anda yaşanmaktadır. İlkin birbirinden farklı gibi gözükse de sebep sonuç ilişkisi veya direk eşit sebeplilik ilişkisi bağlamında çok benzerlik taşır ve de birbirinin etkileyicisi konumundadır. 
Belki hayretle izliyoruz olan biteni. Birkaç ay öncesinde IŞİD terör örgütünden kaçan PKK uzantısı PYD, Amerika’nın maşası olarak Türkmenleri sürmeye kalkıyor. Her ne oluyorsa Amerika, kendi türettiği IŞİD’i bombalama bahanesiyle bölgede yeni bir etnik plan çizmeye çalışıyor. Ancak ne Amerika eski Amerika ne de dünya eski dünya. Artık Batı merkezli bu tarz girişimler beyhude kalıyor. Zira artık Yeni Türkiye’nin Ankara’sı, Kominizm zincirlerini yeni yeni kırmış Rusya’nın Moskova’sı, dünyanın gözü önünde nükleer silahlar geliştiren İran’ın Tahran’ı, Amerikan’ın yeni düşman ütopyasında kullandığı gelişen güç Çin’in Pekin’i bölgede yeni aktörler olarak meydanı boş bırakmıyor. Bu durum gösteriyor ki artık dünya tek kutuplu bir dünya değil. Batı hegomanyası çökmüş, Ukrayna’da Rusya’ya, Yemen’de İran’a yenik düşmüştür. 
Bence tam da bu noktada Türkiye ciddi analizler ve coğrafya okumalarıyla diplomasi trafiğini artırarak bölgedeki ağırlığını ortaya koymalı. Suriye’deki eline her silah alanın iyi kötü bir destekleyicisi olduğu gerçeği üzerinde durmalı. Herkes bölgeden bir şekilde nemalanma peşinde ve çıkarları uğruna uygun gördüğü bir grubu meşruiyet –insani kriter, İslami kriter v.s.- gözetmeden desteklemeye çalışıyor. 
Batı, kaosla, terörle ortaya attığı fitne tohumlarıyla artık eskisi kadar başarılı olamayacak çünkü artık karşısında daha akıllı bir Türkiye, daha güçlü bir milli irade sözkonusu. 
Türkiye, bu kargaşa ortamında kıvrak bir diplomasi öngörmeli ve hızlı hareket etmeli. Buna muktedir olan Türkiye’de hükümetin henüz kurulmaması devletin organlarının iflas ettiği anlamına gelmiyor. Devletimizin çok şükür başı var ve tüm organları ile çalışıyor. Artık içimizdeki maşaların komplo teorilerine bakarak batının bizlere kuracakları tuzakları konuşmak yerine ‘tuzak kuranların en hayırlısı olan Allah’a(cc) güvenip var gücümüzle çalışmalıyız. Allah’a (cc) emanet olun!