Müslüman daima itidali tercih etmeli, bir taraftan vermesi gereken yerlere verirken, bir taraftan da tutumlu olmalı, tasarrufa önem vermelidir. ısraftan sakınıp infak etmeli, cimrilikten sakınıp tasarrufa yönelmelidir. İsraf, İslâm’ın ileri derecede hoş görmediği lüks hayattan kaynaklanmaktadır. Servetin büyüyüp lüks uğruna harcanmaması için, malın zenginler arasında dönüp dolaşan bir devlet olması, İslâm tarafından reddedilmiştir. Bu nedenle lüks, bir toplum için “şer” kabul edilmiştir. 
Günümüzde maalesef Müslümanlar olarak yaşamımız, giyim-kuşamımız, yememiz, içmemiz, hayatımızı düzenlememiz İslâmî esaslara dayanmamakta. Fazlaca israf ediyoruz. İhtiyaç tanımını kendimize göre değiştiriyoruz. Nefsimizin arzuladığı şeyi ihtiyaçlaştırıyoruz. Aile hayatımız da ferdi hayatımızın bir benzeri. Evlerimiz kanaatkâr bir mü’minin evine değil de, en hafif tabirle zevk ve safa içinde yaşayan bir gafilin evine benziyor. Lüks ve gereksiz eşyalar evimizi doldurmakta, moda takip edilerek, bu eşyalar eskimeden değiştirilmektedir. Allah Rasûlu (s.a.s.) ibadet maksadıyla bile olsa abdest ve gusülde suyu kullanırken israftan ve lüzumsuz yere su sarfiyatından sakındırmış ve aykırı davrananları da uyarmıştır. Nitekim ashaptan Sa’d b. Ebî Vakkas’ı (ra); “(Ey Sa’d!) Nehir kenarında bile abdest alıyor olsan israf etme!”  (İbn Mâce, Tahâret, 48)  diye ikaz etmiştir.  Mü’min her hususta dengeli davranmalıdır, aşırıya gitmemelidir. Ne israf etmeli ne de cimrilik yapmalı, dengeyi sağlamayı bilmelidir.