Hayata aldığımız ilk nefesten, bu dünyadan göçüp gittiğimizde verdiğimiz son nefese kadar imtihan içerisindeyiz.

Devamlı bir teyakkuz içindeyken hata yapma ihtimali zor gibi görünür. Çünkü sürekli bir gözetim altında olduğunu, her hareketinin takip edildiği ve bunu her şekilde kaydeden birilerinin var olduğunu bilir insan. Bilir ama çoğu zaman gafil olur. Unutur tüm bunları. Uçu verir aklında gözetildiğinden.

Zor gibi görünür. Ama artık günümüzde çok basit hata yapmak, artık çok kolay ifsat çukuruna düşmek. Nefsin esiri olup heva ve hevesim istekleriyle hareket etmek gafil olup kötü işlere imza atmakla sonuçlanır.

Çocukluk yıllarında temeli atılmamışsa bir insana İslam’ın sarsılmaz taşları; ilerleyen yaşlarında o boşluğu dolduran birçok şey yer edinir zihninde. Kurtulması da zordur tabi. Söküp atmak çok meşakkatlidir insan zihninden kötürüm fikriyatları.

Ne öğrendiyse onu yapar be yaptıysa karşılığını öteki alemde bulur. Kimi İnsan başlı başına bir iyilik tüccarı oluverirken, diğer insan ise kötülüğün üretim merkezi haline dönüşebilir. Son nefesteyken gördüğü sınavı da yaşamı gibi atlatırsa ne ala. Yok eğer çizgiden bir dönüş büyük bir sermayeyi çöpe atmak olur.

Uzun yıllar dediği 60/70 yıllık yaşamına sığdırdığı ama film şeridi gibi geçtiği hayatından geriye hiçbir şey kalmazken, gördüğü son sınavda verdiği performans onun öteki alemdeki konumunu belirler.

“Ne oldum dememeli ne olacağım demeli” derken doğru söylenmiş ve pekâlâ çok yerinde bir tespit olmuştur. Bir insan yedisinde neyse 70’inde de öyle olduğunun doğruluğu doğarken, ömrünün ortası ve son nefesindeki durumunu karşılaştırıldığında belli olacaktır.

Uzun yıllar eğitim öğretim hayatımızda çeşitli imtihanlarla nasıl karşılaşıyorken cennet yahut cehennem içinde bir imtihan içinde olduğumuzu da unutmamalıyız. Pek tabi bu sınavlar yazılı ve kalemle gerçekleşmemektedir ancak kimi zaman insan bu imtihanı hayatıyla, yakın arkadaşlarıyla, büyük belalarla, ciddi hastalıklarla, devasa yıkımlarla vermektedir.

Marifet her türlü sıkıntı ve keder karşısında çizgiyi bozmadan sabır etmeli yerinde sebat etmeli her gelenin rabbinden olduğunu bilip sükût etmelidir.  

Peygamber Efendimiz imtihan ile ilgili şu hadisi şerifi buyurmuştur: “Sevabın miktarı, belanın büyüklüğü ve küçüklüğüyle orantılıdır. Allah, bir toplumu sevdiği zaman mutlaka onları (belalarla) imtihan eder. Artık kim rıza gösterirse, Allah`ın rızası o kimseyedir. Kim de öfkelenirse, Allah`ın gazabı o kimseyedir.”