Bekarlık sultanlıktır çoğu evliden duyduğumuz. Bu sözleri edecektin de niye evlendin madem. Bekarlara teselli verme şekli mi yoksa gerçek mi bilemedim doğrusu. Gençlerin hayalini süsleyen mutlu uzun evliliklerin sırrını vermek biz emektarlara düşer sanırım. Yaşınız şöyle yirmileri geçtimi korkudan büyüklerin yanına giremezsiniz. Mutlaka birinin ne zaman senin de mürvetini göreceğiz sözünün bir tokat gibi çarptığı acaba yerin dibine mi girsem yoksa kafamı deve kuşu gibi kumamı soksam hissiyatının zirve yaptığı anları yaşarsınız çünkü. Bir de flörtünüz  varsa artık tırnaklarınızı mı yersiniz yoksa terden sucuğunuz mu çıkar bilemem. Bunlar gibi nice baskılar işte. Belki herkes den uzak güzel günler yaşamanın hayalini kuruyorsunuz sevdiğinizle, zamanı gelince evleneceksiniz, daha işinizi kurmanız ya da iyi bir yönetici olmanız gerekli, araba almayı, ev almayı düşünüyorsunuz ama ne mümkün fırsat vermiyorlar ki sağınıza bakıyorsunuz evlen solunuza bakıyorsunuz evlen. Ya evleneceksiniz  ya evleneceksiniz. Nihayetin de birine gönlünüz kaydımı evlenme kararı verirsiniz. Aileler tanıştırılır yemeğe davetler,  iadeyi ziyaretler derken bakmışsınız ki tuzlu kahve içme, içirme zamanı gelmiş. Yüzükler takılır damada geline hediyeler alınır gelenekler yerine getirilir tabiri caiz ise kesenin ağzı açıldıkça açılır. Dostlar alışverişte görsün diyerek gelin damat baştan aşağı giydirilir. Çikolataların en fiyakalısı da unutulmaz çiçeklerin en nadidesi de. İçiniz yüreğiniz pır pır nikah günü alırsınız evin koltuğu tabakları çanakları da bitti ise düğün hazırlıkları başlamıştır artık. Gelinlik son moda olmalı damatlıksa jilet gibi parlak, mendilli, kuşaklı. Fotoğrafçı kuaför falan filan derken gelin arabası da süslenmişse artık siz tam düğünün ortasındasınız. Kulaklarınız tıkanmış bütün gözler üzerinizde sizse sadece boş bakan gözlerle etrafı seyrediyorsunuz. Kimin düğünü kim evleniyor gibi düşüncelere kapılıyorsunuz bir an. Ağlamalar. gülmeler, eğlenceler de bitti ise hayatın tam içine bırakılıp terk ediliyorsunuz. Baş başa afallamış gözlerle yeni bir hayata göz açıyorsunuz hadi size hayırlı uğurlu mesut, uzun, bol kavgalı ya da bol kahkahalı yıllar ne diyeyim. Şaka bir yana eğer elmanın yarısı dediğinizi bulduysanız hayat size güllük gülistanlık ama tam aksiyse her gününüz zehir zıkkım. Mutlu evliliği elde edebilmenin sırları var elbette. Sevmeyi bilip saygıyı da bilirsen çok uzun yıllar mutlu olabilirsin. Beklentini sıfıra indirmen hep karşındaki ile empati kurman gerekli. Her söylenilende sebep sonuç araman gereksiz. Olduğu gibi kabul edip bir çok şeyi yutacaksın yani. Karşılık beklemeden hep vereceksin. Başka türlü çözemezsin bu bilmeceyi. Hep iyimser olacaksın hep sakin. Zamanı gelince anlarsın ki senin de fedakarlıkların karşılıksız kalmamış. Seni anlamaya başlamış bir eş duruyor karşında. Bu mücadeleler sonucunda saçlarınıza aklar da düşüyor ama sonuçta   aynı dilden konuşmaya, zevkleriniz fikirleriniz aynı olmaya başlıyor. Ve asla onsuz bir hayat düşünemiyorsunuz. Biraz zaman alıyor ama oluyor. Yani neymiş hep fedakarlıkmış, görmemezlikten gelmekmiş mutlu olmanın sırrı. Karşındakini tanımaya izin verirsen eğer bilmecenin taşları sıra ile oturuyor yerine. Nasıl mı izin vereceksin hep sabırlı ve sakin olarak, karşındaki kendini masal diyarında sanacak bu kadar da iyilik perisi olamaz diye düşünecek sonra istersen başına vura vura yaptırırsın her istediğini. Bunu azıcık gülelim diye söyledim elbette. Evlilik dünyanın en güzel nimeti eğer kıymetini bilirsek. Ortak menfaatler için mücadele etmeyi başarabilirsek. Yıllar geçecek ve biz birbirimizi her gün yeniden tanıyacağız. Çünkü yaşamadığımız çok derde çok sevince birlikte göğüs gereceğiz. Zor mu evet zor güzel mi evet güzel yaşanılası mı evet sonsuza dek yaşanılası. Bir elmanın yarısı biri sensin biri ben, iki ceylan yavrusu biri sensin biri ben. Gel bir dünya kuralım başka kimse olmasın... Bir elmanın yarısını bulmanız ve sonsuza kadar birlikte yaşamanız dileklerimle...