Halkın ekonomik sıkıntısı nedeniyle maddi menfaat karşılığı Hıristiyanlığı kabul etmelerini sağlayan papazlar, bazı vatandaşları Tifl is'e götürüp televizyon programlarında “Kendilerinin Müslüman olduğunu ama çocuklarının Hıristiyan olmasında bir problem olmadığını” söylemelerini sağlamaktadırlar. Gürcistan genelinde yayın yapan televizyonlar, Hıristiyanlığı seçenlerin katıldığı dini törenleri sürekli yayınlayarak Hıristiyanlık propagandasına devam ediyorlar. Diğer taraftan, Kilisenin Hıristiyanlık propagandaları çerçevesinde toplu vaftiz törenleri gerçekleştirilerek, halkın din değiştirmesi sağlanmakta papazlar ayrıca köylerdeki Ortodokslara verdikleri maddi destek karşılığı kilise kurmalarını talep etmektedirler. Örneğin, Batum'un güney doğusunda yer alan ve tamamı Müslümanlardan oluşan Hulo ve Keda köylerinde, Ekim 2004 tarihinde kiliseler açılmış Müslüman isimleri taşıyanların adları Hıristiyan isimleri ile değiştirilmiştir. Bu çerçevede sadece Temmuz 2006’da Batum’un Kobuleti ilçesinde gerçekleştirilen vaftiz töreninde yaklaşık 300 kişinin Hıristiyanlık dinini kabul ettiği iddia edilmektedir. İslam dini eğitimi verilmesinin yasak olduğu, Hıristiyanlık eğitiminin ilkokuldan itibaren ders olarak okutulmaya başlandığı Acaristan Özerk Cumhuriyeti'nde, özellikle gençler arasında “Hıristiyan olmak, modern olmak” gibi lanse edilmeye ve bir moda akımı halinde benimsetilmeye çalışılmaktadır. Halk arasında, “Gürcistan ile Acaristan Özerk Cumhuriyeti arasında inanç açısından büyük bir fark kalmadığı, Acaralıların Müslümanlaştırılmış Gürcüler oldukları ve şimdi esas dinlerine döndükleri, bu nedenle özerkliğe ihtiyaç kalmadığı, otonom statünün sona erdirilmesi gerektiği” yönünde propaganda faaliyetlerinin de yürütüldüğü biliniyor. Bu kapsamda, 2004 içerisinde üç Maçahel köyünün çeşitli vaat ve psikolojik baskılarla Hıristiyanlaştırıldığı basına da yansımıştır. Acaristan’lı yöneticiler özellikle Ramazan ayında bölgede vaaz vermek ve namaz kıldırmak için gelecek hocalara izin verilmemektedir. Acaralı Müslümanlar, inançları üzerinde kurulan psikolojik baskılar neticesinde, ibadetlerini özgürce yerine getirememekte ve Müslüman kimliklerini özgürce ifade edememektedir. Acaristan’da yaşayan Müslümanlar, bu tür olayların ilk defa yaşanmadığını, Abaşidze döneminde Hıristiyanlaştırma faaliyetlerinin gizli yürütüldüğünü, Saakaşvili darbesinden sonra ABD’nin mali desteği ile bunların açıktan yapıldığını, Osmanlı mirası olan bu toprakların, haçlı bayrakları ve kiliselerle donatıldığını söylemektedirler. Gürcistan Merkezi Hükümeti, Acaristan Özerk Cumhuriyeti Müslümanlarının dini faaliyetlerini sınırlama, Acaristan'a Abhazyalı Gürcü muhacirleri yerleştirme, Müslümanlara yönelik Hıristiyanlık propagandasına göz yumma gibi toplumu huzursuz edici uygulamalara zemin hazırlayıcı faaliyetlerde de bulunmaktadır. Acara Özerk Cumhuriyeti’nde Kızıl Haç'a bağlı olarak faaliyet gösteren “Sınır Tanımayan Doktorlar ve Eczacılar”, komünist dönemde dinden uzaklaşmış Abhazyalı Gürcü göçmenlere yönelik yoğun Hıristiyanlık propagandası sürdürürken propagandanın etkisinde kalan Abhazyalı Gürcü göçmenler; Acaralı Müslümanlarla sık sık dini tartışmalara girmektedir. Batum'da yaşayan Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında da Gürcistan yönetimi tarafından ayırım yapılmaktadır. Dağlık bölgelerde bulunan Müslüman köylerine mescit açılmasına izin verilmemekte bu çerçevede Batum'da bulunan Türk camisinden bile ezan okunması yasaklanmaya çalışılmaktadır. Acara'da Müslüman kimliğini göz ardı eden ve Gürcü Hıristiyan yaşantısını benimseyen kişiler, yönetimde yer almaktadır. Müslümanlara resmi kurumlarda iş imkanı sağlanmamakta Ortodoks Hristiyanlığa geçen Müslümanlara, kamu sektöründe iş bulmaları hususunda yardımcı olunmaktadır. Bu nedenle, Müslümanlar kimliklerini gizlemek zorunda kalmaktadırlar. Acara'daki cami ve medreselere atanan kişilerin özellikle Müslüman halkın sempati duymadığı ve İslamiyet konusunda herhangi bir bilgisi bulunmayan kişilerden seçildiği hususu da dillendirilmektedir. Acara’da Müslüman halka İslamiyet’i anlatacak herhangi bir kurumun olmaması çok önemli bir sorundur. Acaristan’da Hıristiyanlığın yayılmasında ısrarlı bir tutum izleyen Gürcistan yönetimi, son dönemde bölgeye yaptığı yatırımları artırarak Acaristan halkından gelebilecek tepkileri de bertaraf etmeye çalışıyor. Ancak sürekli olarak Gürcü yönetiminin Hıristiyanlık propagandasına maruz kalan Acaristan halkına Türkiye’nin gerekli desteği vermesi şarttır. Türkiye’nin Kars Antlaşması gereğince Acaristan Özerk Bölgesi için garantörlük sıfatı bulunduğu Gürcistan ynetimine bildirilmeli ve ayağını denk alması gerektiği dile getirilmelidir. Aksi takdirde benim yaşadığım gibi dehşetli ve üzücü çok daha vahim olayları yaşayabiliriz, vesselam…