İşte denizin ve denizyolunun önemini sadece bir örnekten yola çıkarak en akılsız bir kişiye dahi anlatmak mümkündür. Lakin denizciliği “Boğazda rakı içmek” olarak gören bir zihniyete göre asla böyle bir şey yani Kanal İstanbul gibi su yolları yapılmamalıdır. Eğer yapılırsa ülkemiz ekonomik olarak büyük kazançlar sağlayacaktır. İşte bu gezi zekâlılar ne yapıp edip Kanal İstanbul’a engel olmak istiyorlar.

Kanal İstanbul’a karşı çıkıyorlar Çünkü:bu proje Türkiye ekonomisine pek çok büyük fayda sağlayacaktır. Geçenlerde açıklanan faydalardan bir kısmını sayalım ki belki bir parça akıllanırlar:

İstanbul Boğazı’nda kaza riski ortadan kalkacaktır. Daha önceki yazılarımda Independenta tankerinin yol açtığı faciayı ve ölen 43 Romen denizciden bahsettiğim için bu kadarını yeterli görüyorum. İstanbul Boğazı tıpkı Sidney ve San Francisco körfezleri gibi dünyanın en gözde deniz sporları ve turizm merkezlerinden birine dönüşecektir. Bu sayede İstanbul’un ikame edilemez ve paha biçilemez kültür ve tabiat varlıkları korunmuş olacaktır.

Avrupa’nın en büyük kongre ve fuar merkezi kurulacaktır. Bu sayede İstanbul, dünyanın en nitelikli kongrelerine ve fuarlarına ev sahipliği yapabilecek kapasiteye ulaşarak Hannover ve Frankfurt gibi Alman şehirleri ile rekabet edecek altyapıya sahip olacaktır.

Eko turizm bölgesi oluşturulacak ve İstanbul-Trakya ekseni dünya çapında bir eko turizm merkezi haline gelecektir. Bu kapsamda atlı doğa yürüyüşü, bisiklet, botanik, foto safari, kamp, karavan, kuş gözlemciliği, tarım ve benzeri birçok faaliyet türünü kapsayan büyük bir eko turizm ekonomisi ortaya çıkacaktır. İstanbul-Trakya ekseni İtalya ve Avusturya’nın eko turizm bölgeleri ile rekabet edecek kapasiteye ulaşacaktır.

Sağlık turizmi bölgesi oluşturularak İstanbul’a tıpkı Houston gibi dünya çapında bir sağlık endüstrisi ve tedavi merkezi kazandırılacak. En kompleks ameliyatlar ve tedaviler İstanbul’da yapılabilecektir.

Proje bölgesinde oluşturulacak 80 milyon metrekareden fazla yeşil alan ile birlikte İstanbul’da aktif yeşil alan miktarı yaklaşık iki katına yükselerek Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği sınırın üzerine çıkacaktır.

Akıllı şehir inşa edilerek sıfır karbon emisyonlu, sıfır atıklı, çevre dostu ve hayatın en gelişmiş teknolojik çözümler üzerinden yaşandığı model bir yerleşim birimi kurulacaktır. Deprem riski taşıyan çok sayıda evin yerine dayanıklı konutlarda oturmaya başlayacağız.

Teknoloji geliştirme bölgesi oluşturularak Hong Kong Science Park’ın bir benzeri bölgeleri görme imkanına sahip olacağız. Burası, İstanbul’daki altmışa yakın üniversite ve teknoparkla birlikte Doğu Avrupa ve Batı Asya’nın en büyük Ar-Ge ve inovasyon merkezine dönüşecektir.

Karadeniz havzasının en büyük konteyner limanı inşa edilecek ve İstanbul Doğu Avrupa’dan Orta Asya’ya uzanan coğrafyalara hizmet eden en aktif limana sahip olacaktır. Türkiye tıpkı İspanya’nın Algeciras veya Belçika’nın Anvers limanı gibi fonksiyon gören büyük bir transit ticaret ve re-export limanına kavuşmuş olacaktır.

Avrupa’nın en büyük lojistik merkezlerinden biri kurularak İstanbul Havalimanı ve konteyner limanı ile birlikte ancak Rotterdam ile mukayese edilebilecek bir uluslararası lojistik üsse sahip olunacaktır.

Kanal İstanbul Projesinin bütün etaplarıyla birlikte hayata geçirilmesiyle birlikte binlerce kişilik yeni istihdam imkânı sağlanacaktır. Bölgede oluşacak büyük ekonomik kapasite ile birlikte çok daha fazla insana iş imkânı sağlanmış olacaktır.

Denizcilik sektörü Kanal İstanbul sayesinde bir ileri aşamaya taşınacaktır. Bu kanaldan sonra faydaları ülkemizin bir çok yerinden görülecek; yeni projelerle birlikte denizci bir ülke konumuna gelmek için önemli bir adım atmış olacağız.

Kanal İstanbul dünya üzerinde bir benzeri daha olmayan bir cazibe merkezini Türkiye’ye kazandırarak ülkenin ekonomik gücüne büyük katkılar sağlayacaktır, vesselam…