Dünya üzerinde siyasi nedenlerle idam edilen kadın sayısı bir elin parmakları arasında sayılır. Ne yazık ki bu birkaç kadından birisi Türk olup Erzurumlu Şalcı Şöhret Anadır. Şapka devrimine karşı çıktığı için asılan bu kadının hikayesi şöyledir:
25 Kasım 1925 Tarihinde kabul edilen Şapka İktizası Kanunu, 28 Kasım’da Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Hala da bu kanun caridir, geçerlidir. Hiçbir hükümet ilkel olan bu zorlama kanunu kaldırmaya cesaret edememektedir.
Şapka Kanunu basit ve geçiştirilebilecek bir şey değildir. Zira bu kanun ile “benim devrimlerime uymazsanız sonunuz nice olur” denilerek hemem hemen her ilimizde idam cezaları uygulanmış hatta yetmemiş gibi Erzurum’da şal satan Şöhret Ana’yı idam etmişlerdir. Amaç halka korku salmaktı. Hatta zavallı bir kadını da kurban ettiler ve bunu da başardılar. İslam’ın izzet ve şerefini bin yıldır muhafaza eden bu millet kadınları dahil asılmak suretiyle acımasız bir şekilde ezildi, hakarete uğradı.
Erzurum, Rus işgalinden kurtulmuştur ama şehirde bir de Rus Konsolosluğu çalışmaktadır. Şapka devrimi ve çıkan olaylarda halkın içinde rahatça çalışmalarını sürdüren Rus konsolosunun büyük payı olduğu söylenir. Rus ajanlarının tahrik ve istismarı açık bir şekilde görülmüştür. Ruslar hala bu fitne kazanını kaynatmada üzerlerine düşen vazifeyi yapmaktan vazgeçmemişlerdir.
Halkın ileri gelenleri şu kararı alır “Gidelim Hükümet konağının önüne, Vali Bey’e rica edelim. Kar da yeni yağmış. Kar 3-5 santim, bizim kulaklarımız üşüyor. Bahara kadar müsaade etsin. Şimdi arasak şapka da bulamayız zaten, nereden bulacağız?”
Daha kalabalık Hükümet konağının önüne varmadan hafiyeler birkaç kişiyi kışkırtarak pencerenin camlarını taş atarak kırdırmışlar. İzmirli Vali Zühtü Bey hemen Ankara’ya, Erzurum’da halkın isyan ettiğini telgrafla bildirmiş. Oysa ki bu durumu isyan olarak görmek vicdansızlıktır. Lakin Erzurum’a İstiklal mahkemesi gelmiş ve hemen “Örfi İdare” yani sıkıyönetim ilan edilmiştir. Emir üzerine halk, evlerindeki silahları getirip Örfi İdareye teslim etmişler. 2500 tüfek toplanmış bunu gören gazeteciler sormuş:
“Kaç mermi sıkıldı devlete karşı bu tüfeklerle?” Cevap gelmiş: “Hiç!”
O halde bu bir isyan değildir. Büyütülen olay, Erzurum’a İzmir’den gelmiş zalim bir valinin marifetidir. Vali Zühtü halka gözdağı vermek için bahane aramaktadır. Erzurum’daki bu protestolardan sonra sıkıyönetim ilan edilir. Şehrin Komutanı Tatar Hasan Paşa ve Vali’nin idam etme yetkileri vardır. Kafa kafaya verip bu işi kısa yoldan bastırmak için bazı idamlar gerçekleştirmek isterler. Sıkıyönetim ile birlikte akşam namazından gün ağarıncaya kadar sokağa çıkma yasağı getirilir. Erzurum Camileri haftalarca sabah ve yatsı namazlarında kapalı kalır. Düzinelerce insan evlerinden toplanır. Yakınlarını görmek isteyenler, okkalı bir dayak yedikten sonra gönderilirler.
İlk çırpıda Cin Oğlu Hacı, İttihat ve Terakki’nin vurucu güçlerindendi, silahşordu, dadaşlık eder vurur kırardı. Ağır mahkûmiyet alıp Sinop’a sürüldü. Şehrin en itibarlı şahsiyetlerinden Ahmediyeli Akif Kullebi ile Papilacı Mahmut idam edildi. Ayrıca Divan-ı Harbi Örfi tarafından 21 kişinin idamı meydanlarda infaz edildi. Sekiz kişinin elleri kelepçeli olarak, Ankara İstiklal Mahkemesi’ne sevk edildiler. Müftü Solakzade ise bu vartadan kurtulmuştur.
İdam edilenler şehrin meydanlarında akşama kadar sergilenirler. Teşhir edilen mazlumlara öldükten sonra da saygı gösterilmez. Tek atlı çöp arabaları bunları alarak dini merasim yapılmadan toplu mezarlara gömerler. Ve bu idamların içerisinde bir tanesi vardır ki tarihe geçmiştir ama kara bir leke olarak. Evet, tarihimizde siyasi nedenle ilk kez bir kadın idam edilmiştir. İşte kadına şiddet bu olayla başlamıştır. Şalcı Bacı çuvala konulup o şekilde idam edilmiştir. Suçu nedir? Sıkıyönetime göre kanuna muhalefettir ama ya aslı nedir işin? Ana yüreğinin verdiği hassasiyet ile “acaba çocuklarım kayboldu mu”, “hapse mi atıldı” gibi düşüncelerden kaynaklanan endişedir.
Şapka yüzünden asılanlar arasında bir de kadının olması ne hazin ve ne gariptir. Tarihte emsaline az rastlanan bir durumdur. Şalcı Şöhret Kadın, Kasap Aziz’in anasıdır. Bir kadının siyaseten idam edilmesi herhalde adalet tarihinde ilk defa Erzurum’da vuku bulmuştur!
Bugün Ulusal basın dediğimiz devletten güdümlü İstanbul gazetelerinden Hakimiyet-i Milliye, Akşam, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinin hiçbiri bu olayı yazmadılar. Hala da bu insanlık dışı cinayetleri millete duyurmamakta ısrar eden benzer anlayıştaki basınımıza yazıklar olsun. Her türlü kadına şiddet olayında mangalda kül bırakmayan kadın dernekleri ise bir parça utanmalı ve tarihimizdeki bu kara lekeyi temizlemek için hiç olmaz ise bir iki kelam etmeli. Yoksa kendi içlerinde tutarlı olamayacak samimiyet sınavında sınıfta kalacaklardır.