Bilimsel ve kurumsal anlamda sosyal hizmet mesleği İslam dininin ortaya çıkması ile beraber çıkan bir bilimsel faaliyet olmayıp 18. yüzyılda batı dünyasında tanımlanan bir meslek olsa da uygulama noktasında İslam dininin temel referansları ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV)’le beraber başlayan dönemlerde bunun ciddi örneklerini görmek mümkündür. 

‘İnsan değerlidir

İslam dinine göre insan eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en şereflisi) olarak ifade edilmiştir. Rabbimiz insanı bedenî, rûhî, sosyal ve manevî olarak tüm yaratıkları içerisinde en şereflisi olarak yaratmıştır. İnsanoğlunun sahip olduğu sıfatlar vesilesiyle yeryüzünde Allah'a halife olabilecek donanımda olduğu gibi aşağıların aşağısına düşürebilecek bir donanıma da sahiptir. Sosyal hizmet noktasına bakıldığında sosyal hizmetin gerçekleştirilmesini kabul edilen temel etik değerler açısından insanın değerli ve onurlu olduğu fikri, en önde kabul edilen bir görüştür. İslam dini de insanın diğer tüm yaratılanlara göre en değerli olduğunu vurgulamak suretiyle insana her türlü hizmetin götürülmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Bu hizmetin götürülmesinde temel özellik insanın değerli oluşudur. Yoksa  sahip olduğu makam mevki ırk din ve benzeri özellikler değildir. Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV); “Hepiniz Âdem’densiniz Âdem de topraktandır. Arabanın Arap olmayana, Arap olmayanın da arap olana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâdadır” diyerek insanların tarağın dişleri gibi eşit olduğunu vurgulamaktadır. İnsan yeryüzüne imtihan için gönderilmiştir. Allah'ın halifesi olabilmesi sıfatlarıyla donatılmış olan insan, yeryüzüne imtihan için gönderilmiştir. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyuruyor; “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla bir de mallar canlar ve ürünlerden eksilterek imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele…” Bir başka ayetinde ise “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz” Bu ayetlerde üzerinde durulduğu üzere insanoğlu yeryüzüne gönderilmesi ile beraber bir imtihandan geçmektedir.

Sosyal hizmet noktasında insanın karşı karşıya kalacağı imtihan konuları ise şunlardır: Korku açlık canların yitirilmesi, kötülükte imtihan, iyilikle imtihan, çocuklarla imtihan, sahip olan nimetlerle imtihan, sahip olan nimetleri elimizden gitmesi ile imtihan, afet veya musibetlerle imtihandır. Netice itibariyle insan yoksulluk ve yoksunlukla neticelenebilecek her şeyle ölüm gelip çatıncaya kadar bir imtihandan geçmektedir. Tüm bu imtihanlardan geçen insanların imtihan karşısında Allah’a karşı teslim ve tevekkül içinde olup olmadıkları sabır ve şükür içerisinde karşılayıp karşılamadıkları da imtihan sorularına verilecek cevaplar olarak nitelendirilmektedir.

Gerek yoksulluk gerekse yoksunluk noktasında sorunlarla karşıya karşıya kalan insana yapılacak olan sosyal hizmetleri işaret eden Peygamber Efendimiz’in “insanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisi ile genel bir perspektif çizmiştir. Bu perspektiften konuya bakıldığında insanların en hayırlısı din değil ırk renk cinsiyet mezhep meşreb herhangi bir görüş ayırt etmeksizin insana sırf insan olduğu için hizmet etmeyi kendine prensip edinen kişidir.

İnsanların karşılaştıkları sorunlarla baş etmede en büyük destekçisi yine insandır. Bu insanlar elinden tutulması onlara maddi ve manevi açıdan sahip çıkılması ve desteklenmesi İslam dininin üzerine durduğu en temel konulardan biridir.